Bu sabah kahvaltıda çocukluğumdan bildiğim bir dörtlüğü söyledim. Sanırım dedemden öğrenmiştim. Karnı doyup sofradan kalkarken söylerdi diye hatırlıyorum.
Yarabbi şükürün
Karnı doydu Bekir'in
Yerse getirin
Yemezse ağzına yüzüne tükürün
Benim bildiğim hali ile böyleydi dörtlük. Dedem nerden öğrenmişti , başkaları da biliyor mu, devamı var mı diye düşününce minik bir araştırma yaptım. Araştırma sonucunda gördüm ki, halk edebiyatında yemek destanları olarak mevcut olup , daha bir çok örneği varmış. Ne mutlu , bir şey daha öğrendim bugün.
Sımatiye ne demek ?
Sımat; Yer sofrası , sofraya dizilmiş yemekler demek. Sımatiye ise ; yemek hakkında yazılan şiirlermiş. Bir çok örneği mevcut olan bu şiirlerin ilk örnekleri Kaygusuz Abdal'a aitmiş.
Yemek destanlarının çoğu onbir heceli oluyormuş. Üç tür özellikleri var. Çeşitli yemekleri konu edinenleri, sadece bir yemek, içecek, tatlı ya da meyveyi konu edinenleri ve mizahi olanları.
Anonim halk şiirinde sofradan kalkarken tekerleme niteliğinde yemek duası edilirmiş. İşte bu duanın içinde geçiyor benim bildiğim dörtlük.
Rabbi yessir
Vela tüassir
Rabbi Temmim
Bi 'l-hayr
Erenler erliğine
Şükür Hakk 'ın birliğine
Dostların varlığına
Lokma nur
Kaza bela dur
Nimete bereket
Geçmişe rahmet
Elhamdürüsüyle
Kızlar sürüsüyle
Babam karısıyla
Ben de birisiyle
Elhamdülillah Ya Rabbi şükür
Doymadıysam yüzüme tükür
Elhamdülillahi Şakirin
Karnı doydu fakirin
Daha varsa getirin
Yemezsem yüzüme tükürün
Amin ecmain
Ya Rabbi şükürün
Evi yıkılsın Bekir 'in
Bir tas çorba getirin
Yemezsem yüzüme tükürün
Amin dedik
Dilli düdük
Bunu bulduk
Bunu yedik
Daha olsa
Daha yerdik...
Bir başka örnek ise kahve ile ilgili. Bir kahve sever olarak bu dizeleri de bilir ve söylerim bazen.
Ehl-i keyfe kahve verse tazeler
Ehl-i keyfin keyfini yelpazeler
Ehl-i keyfin keyfini bilmem ki kimler tazeler
Taze elden taze pişmiş taze kahve tazeler
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet ister kahve bahane
Evlere kapanmış olsak da , zamanımız bol gibi görünse de, uzun yazılar okumak bana bazen zor geliyor. Bir çoğunuzda da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. O yüzden; bu konu hakkında anlatılacak çok şey olsada ben burada noktalayacağım. Sizlere benim okuduğum linkleri bırakıyorum. İlginizi çektiyse, daha detaylı öğrenmek isterseniz vereceğim linke tıklayınız.
Sımat yer sofrası demekmiş, eşimin kasabasında da senit diyorlar. Yöreye göre değişiyor demek ki.
YanıtlaSilDoğru, eskiden masa mı vardı, herkes yer sofrasında yerdi yemeği. Öyle yazmışlar bende onlara uydum ama bu çok mantıklı , değiştireyim ben onu. Bizim oralarda yok di mi öyle bir sözcük.?
SilTeşekkürler bu şirin paylaşım için :)
YanıtlaSilBayramımız kutlu olsun.
Ben teşekkür ederim uğrayıp okuduğunuz ve yorum bıraktığınız için.
SilSımatiyeyi ilk kez duydum. ne kadar güzel sözlü geleneklerimiz
YanıtlaSilvarmış değil mi? şimdi bile duyduklarımızı bizde bitiriyoruz
çocuklarımıza geçiremiyoruz. çok kötü.
babaannemde rabbiyesiri her dakika okurdu bende onu çok duyardım.
şimdide en sevdiğim kısa dualardandır. Anlamı;
Rabbim! kolaylaştır zorlaştırma, Rabbim hayırla sonuçlandır demek.
bana bir de yatarken dua öğretmişti;
Yattım sağıma
döndüm soluma
melekler şahit olsun
dinime, imanıma..
Buketcim,Lale devri çocuklarıyız biz zamanımız geçti . Bizim güzel devrimiz kapandı. Gençler hep ileriye bakıyor,bizse değerlerimize sarılıyoruz. Bana göre şahane bir kuşaktık. Yatarken okuduğun duayı çok severim. Senide çok severim. İyi ki varsın.
SilBlogları bu nedenle çok seviyorum. Ne ilginç ki sımatiye kelimesini bile ilk kez duyuyorum. Dörtlük güldürdü beni. Güzel sofralarda olmak ne güzel.
YanıtlaSil