Salı, Şubat 25, 2014

Bi tur versene

foto ve çizim AYDAN ÇELİK


Gizli cennet yürüyüşlerimden birinde, yanıma radyomu da almıştım. İyi ki de almışım. O kadar şahane programlara denk geldim ki, hem yürüdüm, hem bilgilendim, hem keyiflendim. Biraz TRT radyo 1, biraz NTV radyo, birazda Radyo İlef derken , yürüyüş süper geçmişti. O güne ait aldığım notlardan birisi bir kitap adı . TRT Radyo 1 de  Eko Yaşam adlı programa denk geldim o gün . Pazartesi günleri saat 14:30 da yayınlanıyor. Programda ekolojiye ait şeyler, eko yaşam hakkında konuşuluyor.  Dinlediğinizde kulaklarımı çınlatacağınıza inanıyorum. Hiç değilse bir kez dinleyin. 

Dönelim kitaba. Kitabın adı " Bi tur versene " . Yazan, Aydan Çelik. 
İşte o gün radyodaki konu, bisikletin eko yaşamdaki yeri idi ve konuklardan birisi de Aydan Çelik'ti. Diğer konuklarla birlikte süper bir sohbet gerçekleşti programda. Ekolojik yaşamda bisikletin yeri tartışılmaz. Ama bisiklet deyince öyle elektrikli, motorlu bisikletler değil, pedallarını sizin çevirdiğiniz bisikletlerden söz ediliyor. Aydan Çelik'te bisiklet sevdalısı ve bu kitabı yazıp çizmiş. Kitabın içinde bisiklete dair bir sürü bilginin yanında çizimlerde var. Aydan Çelik kendisi biz yazar-çizer ve bisikleti bize yazıp-çizip anlatmış.

İlk bisikletimi biraz geç elde ettim ben. Ama tam bir sevdalıydım. Sabah biner, akşam eve bisikletle girerdim desem abartmam. Hala da çok severim, bahçedeki bisikletle her gittiğimde bi tur atarım. O yüzden, kitap ve konu benim ilgimi daha çok çekti. İlgim olmasa bile kitabın içindeki bilgileri zevkle okuyacağımdan eminim. Çünkü bilgilenmeyi ayrı seviyorum. Bu kitap 2012 yılında basılmış. En çok sevdiğim şeyde; kitapların ölümsüzlüğü, modasının geçmeyişi. Kitap en kısa sürede elimde olacak inşallah.
foto ve çizim AYDAN ÇELİK


Kitaptan bir kaç alıntı .

John Lennon, “Çocukluk rüyam bir bisiklete sahip olmaktı” diyor ve ekliyor: “O bisiklete kavuştuğumda Liverpool’daki, belki de dünyadaki en mutlu çocuk bendim. Çoğu çocuk geceleri bisikletlerini dışarıda bırakıyordu ama ben eve alıyordum. Hatta ilk gece onu yatağımda sakladım…”


Bisiklet nedir?


"Eşitliktir: Bazen o sizi taşır, bazen siz onu.
Özgürlüktür: Ferman padişahın, dağlar bizimdir.
Kardeşliktir: Bir ağaç gibi tek ve hür öte yandan.
Tevazudur: Estağfurullah beri yandan.
Çocukluktur: Hayatla izdivacın balayı günlerinden.
Aylaklıktır: Akreple yelkovana nispet.
Sükûnettir: Ne der filozof: Gürültü zekâyla ters orantılıdır.
İdraktir: Hepimiz Gogolün Paltosundan çıktık.
Rüyadır: Üç yaşında başlar, hayat boyu sürer.
Hayal gücüdür: Durduğunda devrilir.
Dengedir: Statükoyla alakasız.
Şeytan arabasıdır: İtaat mi, o da kim?
Aşktır: Her bahar sırtınızı ürpertir.
Libidodur: Düz duvarlar sizindir.
Bahardır: Papatyalarla aynı nebatattan.
Yazdır: Yaz yaz bitmez bir metnin iki noktası.
Kıştır: Her mevsim Vivaldi.
Kendisidir: Doğan görünümlü Şahin değil.
Devrimdir: Gerçekçi olur imkânsızı ister…"
*Bisiklet Manifestosundan



Aydan Çelik'in bir web sayfası var. Burada da çok keyifli vakit geçireceğinizi, bilgileneceğinizi, gülümseyeceğinizi, düşünüyorum. TIKTIK

** Dip not: Yazıyı hazırlayıp yayınladıktan sonra yürüyüşe çıktım ve dönüşte kitabı aldım geldim.

Pazartesi, Şubat 24, 2014

Yağmur duası

foto
Bu sabah erken uyandım. Havayı kapalı görünce "yaşasın yağmur yağıyor" diye cama yöneldim ama hayal kırıklığına uğradım. Radyoyu açıp , Kızılırmak nehrinin 10 km.'lik kısmının kuruduğunu duyunca daha da kırıldı hayallerim. Kara hasret kalmışken, bu yıl yağmura da hasret kaldık. Tasarrufa gidiyorum ben. Yapabildiğim kadar su tasarrufu yapacağım. Zaten dikkat ederim ama biraz daha gayret etmem gerektiğini düşünüyorum. Dün bahçedeydim. Çiçekler, çimler kurumuş. Mecburen su verdik biraz. Bu mevsimde böyle olduysa, yazın ne olacak.
Sonra dedim ki kendim kendime, biliyorum yağmur duası topluca yapılıyor ama bireysel okusam belki kabul olur gibi bir iyi niyet  hasıl oldu içimde :)) Gülmeyin. Ben okuyacağım. Okumak isteyen varsa işte yağmur duası. Hem bloga uğrayan herkes okursa , toplu okunmuş gibi de olabilir.

Allahümmel Eskına ğaysen muğisen henien merien ğadekan mücellilen şeyhan âmmen tabekan. Allahümme! Eskıne'l ğayse ve la tec'alna mine'l kanitin. Allahümme! Inne bil biladi vel ibadi vel hakkı minel levai vaddanki mâlâ neşku illa ileyk. Allahümme! Enbit lena ezzer'a ve edirre lenaddar'a ve eskına min berekatis-sema ve enbit lena min berekatil arz. Allahümme! Inna nestağfirüke inneke künte ğaffaren fe erseles-semae aleyna midraran


Bize yardım eden, içimize sinen, bol ve faydalı olup her tarafı kaplayan ve her tarafı sulayan genel bir yağmur ihsan et Allah'ım.  Bizi yağmurla sula, bizi ümitlerini kesmiş kimselerden etme. Allah'ım, İllerde, kullarda ve yaratıklarda öyle bir güçlük ve darlık var ki, senden başkasına arz edemeyiz. Allah'ım, Bizim için ekinler bitir, hayvan memelerini sütle doldur, bizi göğün bereketlerinden sula ve yeryüzünün bereketlerinden bize ürün bitir. Allah'ım, Biz senden mağfiret dileriz. Şüphe yok ki sen, çok bağışlayansın. Artık bize gökten bol bol yağmur yağdır.

Pazar, Şubat 23, 2014

Pazar şarkısı



Photograph Hold Tight by Ryan Brenizer on 500px

Ne yaparsam yapayım romantiklikten kurtulamıyorum. Kurtulmak istemiyorum aslında, seçimlerim için söylüyorum bu kurtulmayı. Şarkı seçeceğim mesele bugün için, aklım hep romantik müziklere kayıyor. Oysa çok neşeli şarkılar paylaşmaktı niyetim , olmadı yine.
Çok çok çok bilinen, bildiğiniz bir parça.Çok sevdiğinizi de tahmin ediyorum. Şarkının sözleri çok güzel mesajlar veriyor. Hiç yapamadığımız ama bildiğimiz "anı yaşamak" var şarkının içinde. Sözleri ve Türkçe karşılığını okuyun önce, sonra şarkıyı dinleyin. Arzu ettiğiniz dünyayı hayal etmek serbest.
Parçayı mix' den paylaşıyorum. Müzik bitince diğer şarkılara otomatik geçiş yapacak, onları da dinlemek istersiniz diye düşündüm.

Imagine there’s no heaven’ 
Cennetin olmadığını hayal et 
It’s easy if you try’ 
Eğer denersen bu kolay 
No hell below us’ 
Altımızda cehennem yok 
Above us only sky’ 
Üstümüzdeyse sadece gökyüzü var 
Imagine all the people 
Hayal et bütün insanların 
living for today... 
bu gün için yaşadığını... 
Imagine there’s no countries’ 
Hiç ülke olmadığını hayal et 
It isnt hard to do’ 
Bunu yapmak zor değil 
Nothing to kill or die for’ 
Öldürecek ve uğruna ölecek bir şey yok 
No religion too’ 
Ve din de yok 
Imagine all the people 
Hayal et bütün insanların 
living life in peace... 
hayatı barış içinde yaşadığını 
Imagine no possesions’ 
Mülkiyetin olmadığını hayal et 
I wonder if you can’ 
Yapabilir misin merak ediyorum 
No need for greed or hunger’ 
Hırsa ve açgözlülüğe gerek yok 
A brotherhood of man’ 
İnsanların kardeşliği 
Imagine all the people 
Hayat et bütün insanların 
Sharing all the world... 
Tüm dünyayı paylaştığını 
You may say Im a dreamer’ 
Benim bir hayalci olduğumu söyleyebilirsin 
but Im not the only one’ 
ama tek ben değilim 
I hope some day you’ll join us’ 
Umarım bir gün sen de bize katılırsın 
And the world will live as one 
Ve dünya yekvücut olarak yaşar

Çeviri BU sayfadan alınmıştır. Teşekkür ederim.




şarkıyı dinlerken dans etmeyi unutmayın TIKTIK

Çarşamba, Şubat 19, 2014

Hayal bu ya

Hayal kurmayı ihmal ediyoruz gibi geliyor bana. Çevremdeki insanlarda da kendimde de öyle bir durum göremiyorum. Oysa hayal kurmak ne güzeldir. Bazen ufkunu bile açar insanın. Ben hayal kurmaya bile üşeniyorum şu günlerde ama denemeli diyorum, belki güzel bir şeyler çıkar. Doğaçlama yapacağım. Şimdi , şu anda hayal kurmaya başlıyorum. Sizi de ortak edeceğim.

foto
Yanımdaki kişi kim olsa acaba  ? Anlaşabildiğim, paylaşabildiğim, neşeli, dinamik  birisi olsun. Beni içinde bulunduğum ruh halinden çıkarabilecek güçlü biri.  Önemlidir çünkü yola kiminle çıktığınız.
foto
İlk mola bir dere kenarı olsun evet. Suyun lıkır lıkır akışını, taşların şıkırtısını ve doğanın, kuşların  sesini dinleyelim. TIK
Hayalim bitti gibi. Kalakaldım bu su başında. Üstelik nereye gideceğimizi de zaten bilmiyorum. Arabalı fotoğrafın o son dönemeci nereye çıkmalı ? Bu yolun sonu beni şu fotoğrafa taşıdı. Çok sevdiğim bir fotoğraf. Tuscany / İtalya
foto
E gelmişken bir kaç gün konaklayalım. Para nerde demeyin hayal bu. Hemde villa kiralayacağız. Tuscany hep hayallerimde olmuştur benim. Bir gün gidersem, kendi fotoğraflarımı paylaşırım. Ne demiştik villa kiralayacağız. Bu nasıl ?

foto
Ya da bu ? Belki de başka biri. Seçmek için TIK 
Belki gelincikler de açmıştır. Bir anda karşımıza çıkıverir. Gezikolik anlatmış oraları. Okumak için TIK 

foto
Bir de Trendrulet sitesinde okuyun derim gittiğimiz yeri. Ayrıca sitede başka hayallere yelken açmanızda mümkün.
Bu arada kulağıma çamaşır makinesinin  sıkma sesi geldi. Tabi ki gerçeğe dönüş zamanı da gelmiş oldu. Ben çamaşırları asmaya giderken , vaktiniz varsa siz başka hayaller kurmaya devam edebilirsiniz. 
hayaliniz her ne ise en kısa sürede gerçek olsun

Salı, Şubat 18, 2014

Benden şeyler


Diş problemim dolayısı ile bu aralar Kızılay'a iniyorum. Ankara'lıların bu sözü de enteresandır. Nerede oturursanız oturun tanımlama budur "Kızılay'a indim". Ankara'yı hiç bilmeyenlere şöyle anlatabilirim. Kızılay; tüm istikametlere, otobüs, minibüs bulabileceğiniz merkezi bir yer. Gideceğiniz yere vesait değiştirerek gidecekseniz, önce Kızılay'a iner, oradan gideceğiniz yerin otobüsüne binersiniz. vs, vbg..

Hayatımın yarıya  yakını orada geçti. Ortaokulu, liseyi, o semtteki okullarda okudum. Sonrasında 13 yıl kadarda iş yerim orada idi. İşte tüm bu yıllarda son derece nezih, tüm alışverişlerin oradan gerçekleştiği bir yer iken, şimdilerde  bu özelliklerini yitirmiş bir semt olmuş. Olmuş diyorum, çünkü uzun zamandır bu kadar ilgim olmamıştı. İçimden "hay bu AVM'ler, olmaz olsun " diyesim geldi. Bu değişimin sebebini, onların bu kadar çok olması ve insanların oralara kayması olarak görüyorum. Ankara'da bir AVM çılgınlığıdır gidiyor. Pazar günü babamın isteği ile yeni açılan Taurus alışveriş merkezine gittik. Yine aynı markalar, yine aynı mağazalar, yine aynı yiyecek-içecek yerleri, aynı havasız ortam ve yine kazanan bir grup. Bir arkadaşım güzel bir şey söyledi bugün, "aslında birazda Kızılay'dan alışveriş yapıp, esnafa destek olsak " dedi. Yıllarca ticaretle uğraşmış birisi olarak kulağıma gayet hoş geldi.

Hoş olan bir başka şeyse, dün eski kurs arkadaşlarım ve hocamla güzel bir buluşma gerçekleştirdik. Özlem giderdik. Buluşma, Kızılay Mado'nun üst katında olunca , benim için nostaljide oldu. Orada yaptığım organizasyonları hatırladım. Hani derler ya "film şeridi gibi geçti gözümün önünden " , bana da aynen öyle oldu. Eski günleri hatırlamakta, hafif buruk ama güzeldi. 

Hastalıklardan fırsat buldukça, azcık moralim düzgün olduğunda gezmelere gitmeyi  ihmal etmiyorum okuduğunuz gibi. Biraz yavaş gitse de; baharla birlikte, ben üzerimdeki bu saçma hal ve hastalıklardan kurtulup hızlanacağım diye düşünmekteyim. Yapmak istediğim ziyaretler, buluşmak istediğim dostlar var. Onları gerçekleştireceğim diye hayal kuruyorum. Bir de niyetimde, Ankara sokaklarında araba ile kaybolmak var. Hiç yol bilmiyorum, öğrenmek istiyorum. Misal , Eryaman'dan çok hoş bir davet aldım arabamla gidemiyorum. Bunu aşmam gerek. Yön fukarasıyım bir de. Off feci bir durum bu, bilemezsiniz. Büyük kapalı otoparklarda ilk yaptığım şey arabamı hangi kat, hangi sıraya park ettiğimi not etmek mesela. Yoksa yandım. hangi kapıdan girdim, nerden gittim şaşırır kalırım ben. 

Yapacağım en yakın iki etkinlikse şunlar. Bugün Eyvah Eyvah 3'ü izleyeceğiz arkadaşlarla. 21'in de ise "Vişne Bahçesi "  adlı oyun için tiyatroya gideceğim. Ve çok şükür yakın zamanda bir kitap okuyup bitirebildim. Marc Levy / Bay Daldry'nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu. Ben sevdim . Limonata gibi hafif bir kitap. Sıkmıyor insanı. Uykudan önce kitap okuma alışkanlığımı yeniden kazanıyorum gibi sanki. Yupppiii. O zaman gelsin kitaplar.

Tüm bunlar olup biterken, bugün ne pişirsem derdi hep benimle beraber. Dön dolaş hep aynı şeyleri pişir ye. Çok sıkıcı çokkk. Yeni şeyler deneme hevesi de yok içimde şu aralar. Kısa ve öz, bu durum beni çok yıpratıyor. "Beni deeee" diye bağırıyor gibisiniz hanımlar. Biliyorum yalnız değilim. 

Ve son olarak. İhmal ettiğimi bildiğim bloguma daha çok zaman ayırmak istiyorum. Yazabilmek istiyorum. Daha çok resim yapabilmek çok istiyorum. Yeni beceriler edinmek istiyorum. Kendime biraz özen göstermek, zayıflamak, daha sağlıklı bir görünme kavuşmak istiyorum. Çünkü dün bir kurs arkadaşımdan zılgıt yedim.! Başarılar bana ....




Cumartesi, Şubat 15, 2014

Bir doz mutluluk

Sevginin eşsiz gücü. Herkesin ihtiyacı olan güç. Daima hissetmeyi istediğimiz, çoğununda, azınında bize zarar verebildiği, dengede kalması gereken duygu. Kapsama alanı ve çeşitliliği çok geniş bir yelpaze. Aynı cins, ayrı cins, aile, arkadaş, komşu, canlı varlıklar vs, vbg ...Kimi saklı, kimi açık, kimi yasak, kimi ilk kez, kimi son kez....vs, vbg ..

Genelde sevdiğimiz kişilere çokta sık söylemediğimiz ,sevginin kalıplaşmış sözcüğü " seni seviyorum" .

İşte bu sözcük dün, onyüzmilyonbin kişi tarafından, çeşitli lisanlarda söylendi, yazıldı, çizildi. 
Kimi çok içten gelerek söyledi, kimi konsepte uymak için söyledi, kimi söylemeye zorlandı, kimi söylemeye mecbur kaldı, kimi heyecanla söyledi, kimi zaten çok sık söylüyordu. Söylenişi ne şekilde olursa olsun, duyanı mutlu etti, duymayanı üzdü. 

Kısacası dün hepimiz bir şekilde, bir doz mutluluk aldık. Sevildiğini bilmek insanı mutlu eden en iyi şeylerden biri . Fakat ne yazık ki, sevgililer günü adı altında sunulan bu şirin gün bittikten sonra, ihtiyacımız olan yeni dozu ne zaman alabileceğimiz belli değil. Birbirimize bu sözcüğü daha sık  söylemeli miyiz ? Yoksa, " ben sadece içimden geldiği zaman söylerim " deyip, o içten gelmeleri mi beklememiz gerekecek ? Fazla söylersem şımarır deyip içimizde mi barındıracağız ? Şımartana kadar mı söyleyeceğiz ?

Çarşamba, Şubat 12, 2014

Ondan bundan şundan

Bu kadar garip bir dünyaya sahip  olmak için çok çalıştık sanırım. Nasıl ve ne hızla bu hallere geldik anlayamıyorum. Yaşımda 80'ler  falan değil ama, şu söylediğim sözleri geçmişte benim 80'lik büyüklerim söylüyordu ancak. Sizce de öylemi bilmiyorum, çok çok çok hızlı değiştik. Bu değişim içinde en haz etmediğim şey, saldırgan hallerimizin  artması oldu. Neler neler farklılaşmadı ki dünyamızda,  mesela artık kendi çocuğumuzu kendimiz yapamaz olduk. Bu sebepten yeni meslekler bile türedi. İşte Amerikalı Trent Arsenault'da bu yeni mesleklerden birine sahip. Kendi deyimi ile mesleğinin adı donör seksüeli. Cinsel yolla bulaşan hastalıkları kapacağı korkusu ile şimdiye kadar hiç bir kadınla ilişkisi olmamış ve 16 çocuğu olan birisi imiş. Nasıl mı ? 2006 yılından beri spermlerini çocuğu olmayan ailelere bağışlıyor.

Ảnh cưới đẹp - Biển Hồ Tràm (Kim Ngân, Thanh Trực) by Ồ studio  www.opro.vn on 500px.com
Ảnh cưới đẹp - Biển Hồ Tràm (Kim Ngân, Thanh Trực) by Ồ studio www.opro.vn
Aşklarda teknolojiye ayak uydurdu. Belki yakında sizin yerinize beğendiğiniz kişiyle arkadaşlık edecek kişiler de türeyecek. Olmaz mı ? Onlara ne tür bir isim konur acaba. Aşık olmak geçmişte, hoşlanma,konuşma, buluşma, koklaşma gibi belirli evrelerden oluşurdu. Bu da biraz zaman alırdı elbette. Şimdi aşık olma süresi attığınız twettler, facebook mesajları ve sms lerle ölçülüyor. Bununla ilgili yapılan anketler ve ölçütler şöyle :
224 tweet
70 facebook mesajı
163 SMS
37 E_mail
30 telefon görüşmesi aşık olmak için geçmesi gereken süre olarak değerlendiriliyor. Biz eskiler içinse, hala eski yöntemleri kullandığımız için bu süre 2.5 ayı buluyormuş. Ayrılık için geçen süreden söz edilmiyor ama ayrılıkların  hızlandığından söz ediliyor. İlişkileri sonlandırma yöntemleri de sırayla, telefon, SMS ve sosyal medya. Boş ol diye üç kere tweet atmak yeterli artık sanırım. Ne dondurucu ve soğuk şeyler AŞK kelimesi için.

First Snow - Peyto Lake by Shuchun D on 500px.com
First Snow - Peyto Lake by Shuchun D      
Bir başka dondurucu haber ; - 91 derecede insanın gözleri, burnu ve akciğerleri bile donabilirmiş. Nerede mi bu -91 derece, Antartika kıtası üzerinde yer alan, 4000 metre yüksekliğindeki Dome Fuji dağında. Gelişmiş uydu teknolojisi ile yapılan ölçümde bu derece elde edilmiş.
Aman organlarımıza dikkat edelim, soğuktan koruyalım. Bezelyenin böbrek rahatsızlıklarına ve tansiyona iyi geldiği fark edilmiş. İlaç yapımında kullanılması düşünülüyormuş. Siz yine de ölçülü yiyin derim.

Fresh Sugar Snap Peas by Suzanne Clements on 500px.com
Fresh Sugar Snap Peas by Suzanne Clements
İngiltere de Cambirdge üniversitesi mezunu ve başarılı bir genç (25 yaşında) ,gömleğini güzel ütüleyemedi diye, sıcak ütüyü karısının üstüne basmış. Demek ki bazı şeyler başarı ya da eğitimle olmuyor. Eğitilemeyen kısımlar kalıyor insanda.

Dünyanın normal yolla doğum yapan en yaşlı annesi, 59 yaşında gerçekleştirmiş bu doğumu. Çocuk 10 yaşında iken anne haliyle 69 baba ise 74 yaşındaymış. Çocuk için durumun nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim. Yok istemiyorum vazgeçtim. Bence genç doğumda fayda var.

Bir erkek ortalama olarak hayatının 3350 saatini traş olmak için harcıyormuş. Buna ne diyeceğimi bilemedim ama birazda bunun gibi lüzumsuz bilgiler paylaşayım istedim.
world halved by Alexey Mikhaylov on 500px.com
world halved by Alexey Mikhaylov


Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saatmiş. "İyi de neden yahu. Neydi zorun ? " diyesim geldi.
be yourself by Svetlana Olshanskaya on 500px.com
be yourself by Svetlana Olshanskaya
Bir bardak taze şampanya içine kuru üzüm atılırsa, üzüm bardağın içinde bir aşağı bir yukarı sürekli hareket edermiş. Deneyenler sonucu bildirsin bi zahmet. Ben okuduğumun yalancısıyım.
 
The Suitors by Gert Lavsen on 500px.com
The Suitors by Gert Lavsen



Cumartesi, Şubat 08, 2014

Günaydın



günaydın, günaydın, insanlara günaydın 
günaydın, günaydın, sevenlere günaydın 
değişiyor dünyamız, görmek istemesende 
mutluluk yanı başında, sen ne söylersen söyle 
her sabah daha sıcak, güneşi doğuralım 
sevişen gönüllerde, mutluluk yoğuralım 
ışıl ışıl bakışan gözlere 
cıvıl cıvıl uçuşan sözlere 
sıra sıra uyanan kalplere 
güzel ola her şeye, herkese 
her yeni gün insanlar, yaşamı dokusunlar 
insanca yaşayanlar, sonsuza karışsınlar 
her yeni gün sevinçler, dökülsün başımıza 
mutluluklar karışsın, yıllarla yaşımıza 


ilhan irem

Cuma, Şubat 07, 2014

Düş



Yüreğim üşüdü bu gece. Buz kesti ellerim. Öylece duruyorum penceremde. Bir gece, kar yağarken seni düşlemiştim, bu camdan bakarken. Kendi yansımamda seni görmüştüm. Yine kar yağsa sevdiğim. Seni  görsem penceremden bakarken yine. Gözlerimi kapatıyorum usulca , belki kar yağar diye.

Rüyadasın sevdiğim , rüyamda. Bir düş görüyorsun, düşünde bir kadın. Hep o kadın olmak geçti içimden. Bitmesin rüyan , sonsuza kadar sürsün istedim.  Ellerim ısındı, yüreğimi ateş bastı düşümde. Düşünün sonsuza dek süreceğini düşleyince.

Rüyadasın sevdiğim , rüyamda. Bir dağ görüyorsun, dağda tek başına , düşlere dalmış bir adamsın. Hep o adamın yüreğinde olmak istedim sevdiğim. O dağda , o adamın yüreğinde, sonsuza dek kalmak istedim. Yüreğim ısındı, yüzümü ateş bastı  düşümde. O adamın yüreğinde olduğumu düşleyince.

Rüyadasın sevdiğim, rüyamda. Beni görüyorsun. Hep sende olmak istedim . Bendesin sevdiğim benim düşümde, seni görüyorum. İçim içinde. İçin içimde. Bizi görüyoruz , bizim düşümüzde.

                                                                                          Füsun T.

© Her hakkı saklıdır,çoğaltılamaz,alıntı yapılamaz.

Perşembe, Şubat 06, 2014

Baharın ayak sesleri

Baharın ayak seslerini duyuyor musunuz ? İçinizde bi pıtırtılar, bi kıpırtılar başlamadı mı ? Çiçekler canlanmaya başladı , siz başlamadınız mı ? Güneş daha gibi güzel  parlamadı mı ?
Ben sanki hafiften yakaladım bu durumu. Ne kaldı ki zaten. Mart demek bahar başlıyor demek.  "Yaşasın" dedim kendim kendime, "atarsın artık bu ataleti üstünden". Bahar da yorgunluk yapar ama hiç değilse umutlarını çoğaltır insanın. Kendimi üstüne ölü toprağı serilmiş gibi hissediyorum yılbaşından bu yana. Bir ağırlık ki, zorlamalara bile kulak asmıyor. Neyse ki bugün kahvemi içerken bi umutlandım geleceğe dair. Geleceği düşünmemek , şimdiki anı yaşamak lazım ama çok kolay bir şey değil. Biraz çalışmak lazım. Şu an o çalışmayı yapayım bari.
Sabah kahvesi beni yeterince mutlu etti. Mutfağıma gelen güneş, umutlarımı çoğalttı, içimi ısıttı. Kalbim bir farklı çarptı. Çok şükür. Gelecek bildiği gibi gelsin o zaman. "İşimiz bu yaşamak". Sezen Aksu'nun Ceza ile birlikte söylediği şarkının , Sezen Aksu tarafından söylenen nakaratında şöyle der ve çok severim. 

Gelsin hayat bildiği gibi gelsin, işimiz bu yaşamak
Unuttum bildiğimi doğarken ,umudum ölmeden hatırlamak.


Salı, Şubat 04, 2014

Şubat ayında bahçede yapılacaklar

Mevsimler öyle bir değişti ki, ilkokulda öğretilen mevsim sıralaması hala aynı mı acaba.?  Hatırladığım kadarı ile Aralık Ocak Şubat kış ayı olmalıydı. Yağmurlar, karlar ve soğuklarla geçerdi. Kış yaşadığımızdan şüphelenmekteyim.Ne yazık ki bu sene ne kar ne de yağmur görebildik. Dolayısı ile yazın susuz kalma ihtimalimiz bir hayli fazlalaştı. Tasarruf yapmaya şimdiden başlasak, belki bir nebze durumu kurtarırız diye düşünüyorum. 
Ankara için biraz erken olsa bile ılıman iklimin hüküm sürdüğü bölgelerimizde artık bahçelere bakım yapma zamanı geldi. Bizler içinde; Şubat nasılsa kısadır Mart çabucak gelir, biz de bahçe sezonunu o zaman açarız diye ümitlenme zamanıdır. Neler yapacağız ılıman bölgelerde bu ay bakalım. Az ılıman hatta az az ılıman bölgelerde Mart ayında yapacaklar bunları. 


  • Bahçeleri ot sarar bu ay. Otla mücadele için gerekli ilaçlamalar yapılır.
  • Çimlerin üzerindeki yapraklar , yosunlar, esnek uçlu tırmıkla temizlenir. Ve çimlere yosun önleyici gübre uygulanır.
  • Hava durumu kontrolü ile, don tehlikesi yoksa; meyve ağaçları dikilebilir.
  • Kiraz, erik, şeftali ağaçlarına bordo bulamacı uygulanır. 
  • 15'inden sonra güllere ilk gübreleri verilir ve budanır.
  • Meyve ağaçları çiçeklenmeden, budamaları yapılır.
  • Yaprak dökmüş olan sarmaşık türleri budanarak şekillendirilir.
  • Ortancalar temizlenir, kuru dalları alınır.
  • Sebze tarhları; çapalanır, gübrelenir,tırmıklanır ve hazırlanır.15'inden sonra soğan sarımsak ekilebilir.
*Tüm bu saydıklarım don olmayan ılıman bölgelerde yapılacak Şubat ayı işleridir. 


Ve hevesle , heyecanla, bahçede geçirilecek, doğayla özdeşleşilecek, dostlarla sohbetleşilecek günler beklenir.






Pazartesi, Şubat 03, 2014

Alkışşşşşş

Alkışlar alkışlar. Kime bu alkışlar.?  Ülker gıda'ya. Hangi ürünü için? Laviva için. Yoğun sütlü çikolata, gofret ve bitter çikolata kreması.Üçünü bir arada düşünün. Mursayımdır , her şeyi beğenmem buna aşık oldum. Az miktarda rejimsel bir dönemde olmama rağmen, saatler Laviva'yı vurduğunda rejim bitiyor. İki gün önce market alışverişinde beş Laviva sepete, sonra bir Laviva'dan fedakarlık, sonra gene sepete sıralaması , içten hissedilen vicdan azabı, arada gözlerin göbeğe kayması halleri ile tamamlandı alışveriş. Deneyin dememe gerek var mı ?

ALKIŞŞŞŞŞŞŞ


Pazar, Şubat 02, 2014

Bugün Pazar

Nefis bir kahvaltı ardından vücudumda yükselen glikozumu seviyorum. Beni bir kez daha muhteşem bir uykuya sürüklüyor. Ama uyumayacağım. Yazmak istiyorum, okumak istiyorum, müzik dinlemek istiyorum. Sanki hala bir işte çalışıyormuşum gibi Pazar günleri tatil yapmayı seviyorum. Madem tatil günü hakkını vermek gerek. Çalıştığım dönemlerde, kahvaltı sonrası yataktan hiç çıkmadan saat dörde kadar yattığım doğrudur. Gazeteler, dergiler, müzik, film ,uyku, sar başa , gazeteler,dergiler,müzik, film, uyku .. Bugünün yazısını hazırladıktan sonra bu tempoya dönmem an meselesi de olabilir. 

Bugün Pazarsa günlerden pazar şarkısıdır ayrıca. Ahhh, günlerden deyince tarihe baktım. Malum evde oturunca tarihle de aranız açılıyor bir süre sonra. Tarihe baktım ve gördüm ki bu ayın ilk pazarı. Bu da demek oluyor ki, bugün Ayrancı semt pazarında antika pazarı  kuruluyor. Uzun zamandır gitmedim ve gitmek istiyorum. Hava fena halde ayaz. Acaba pazarcılar bu soğukta gelmiş midir ? Pazar şarkısı dedik ya, işte o antika pazarında çok güzel plaklar bulma şansımız var. Bilginiz olsun. 

Daldan dala atlar yar...

Dönelim şarkı kısmına. Daha önce hiç bilmediğim bir şeyler dinlemek istedim bugün. Google amcaya sordum, 2013 de müzik adına neler var diye. Bir yazıya denk geldim. Hürriyet gazetesi yazarı Hikmet Demirkol bu şarkıları dinlemeden 2013 'ü bitirmeyin demiş. Hoş, 2013 bitti gitti çoktan ama , neler kaçırmışız bakalım. Buraya hemen iki link vereceğim. Biri yazının linki, konu hakkında detay bilgiler var ve ben tüm müzikleri buraya aktarmayacağım, kendi beğendiklerimi,seçtiklerimi yayınlayacağım. Siz belki kalan şarkıları da bilmek ve dinlemek istersiniz. Belki de bilip sevdiğiniz şarkılar. Olsun bir kez daha dinlersiniz.  Bu link onun için. Hikmet Demirkol'un bir blogu var. Bu link ise blog için. 

Okuduğum listeden dinleyip seçtiklerim şunlar oldu.

London Grammer -  Hey Now * *

Foals - Moon * * *

Paramore - Still in to you   * * * *

David Bowie - Where are we now ? *

Woodkid - The Golden Age  * * * * * klibi çok hoş, diğer klipleri de enteresan...En çok Woodkid' i sevdim galiba. Güne diğer şarkılarını dinleyerek devam edeceğim.  I Love You  da güzelmişşşşş. I love you demekte güzel.






.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...