Pazartesi, Mayıs 15, 2017

Asaf Erdemli

Asaf Erdemli , Hacettepe üniversitesi Güzel sanatlar fakültesi heykel bölümünü birincilikle bitirmiş ve şimdi Hidromek dizayn stüdyoda kil modelci ve stüdyo ekip lideri olarak çalışmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda ARTAnkara Çağdaş sanat fuarında eserlerini görüp, kendisi ile tanışıp , kısacık sohbet imkanı bulduğum sanatçının eserlerine hayran kaldım. Hurdaya çıkan malzemeleri kullanarak yaptığı enstrümanları 5-24 Mayıs 2017 tarihleri arasında Galeri Soyut'da sergileniyor. Görmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Gördüğünüzde sizde de hayranlık uyandıracağından eminim. Eserleri yakından incelerken çok tanıdık olduğunuz hurda metal parçaları göreceksiniz. Benimde bugünkü programımda, bir kez daha bu sergiyi gezip eserleri tekrar incelemek var. 











Cuma, Mayıs 12, 2017

Ondan Bundan Şundan


Dolunay nedeni ile birkaç gündür , bende dahil çok kişi gergindi. Normal bir şey söylesem bile atarlara maruz kaldım, sesler yükseldi. Allah'tan bir süredir daha akıllıyım da  alttan alabiliyorum. Yoksa en büyük dolunay mağduru olan ben de duramaz yükselirdim. Neyse gözümüz aydın etkisini yitirmeye başladı. Fotoğraf ne alaka derseniz, bakıp rahatlamak için. Doğa ve mavi ve su insana her zaman iyi gelir. 

Kocaeli'de düzenlenen 9.ncu kitap fuarı etkinliği kapsamında , Kocaeli'nin en işlek caddesindeki ağaçlara kitaplar asılmış ve halk ağaçlardan kitapları birkaç dakika içinde  toplamış. Çok güzel de, umarım okuyacak olanlar almıştır kitapları. Bedava olunca, alalım bi köşede dursun zihniyeti yaygındır bizde malum. Böyle bir etkinliği Çankaya belediyesi de yapar mı acaba. ?

Çankaya belediyesi deyince aklıma geldi. Her zaman gittiğimiz , arabamızı park edip rahatça yürüyüş yaptığımız Çankaya 365 AVM yakınındaki Lozan parkımızın otoparkı paralı olmuş. Parayla hizmet veren  bir park oldu yani. Oysa çocuklu aileler için ne büyük nimetti o otopark. Her gün çocuğunu parka götüren aileler için günde 5 TL. büyük para. Yakın çevrede de araba park edebilecek pek bir yer yok. Olsa bile çocuk arabalarını ve eşyalarını taşımak bir hayli sorun.  Teşekkürler  Çankaya Belediyesi verdiğiniz bu hizmetten dolayı. !!!!


Madem park  dedik,  bir fikrimi de şuracığa not düşeyim, belki bir gören, okuyan, duyan olur. Bu fikrim Portakal Çiçeği Vadisi parkı için. Parkın Atakule yakını  Hoşdere caddesi girişine bi yürüyen merdiven yapsanız sayın Büyükşehir Belediyemiz. O merdivenleri inip çıkmak çok zor oluyor, çok dik. Yaşlılarımız , hastalarımız, sakatlarımız parka gelip doğa ile kucaklaşamıyor. Bu  park benim gizli cennetim. Çok seviyorum. Temiz bakımlı yemyeşil . Havuzu çok güzel. Ama o merdivenleri inip çıkmayı gözüm yemiyor çok zaman, o yüzden de parka gitmiyorum. 44.700 m2 toplam alan ve 40.000 m2 çim alan olan bu park, bu her girişteki dik ve çok merdivenleri yüzünden boş kalıyor olabilir mi ? Bi fikir işte benimki. Ama merdiveni yapınca parkı da paralı yapmayasınız. 

Ne kadar doğru , ne kadar yanlış bilemiyorum fakat çok eski zamanlarda böyle yaşandığını düşününce , çok da yanlış olmadığına inanıyorum. Nasıl mı bu yaşam ? Kendini kötü şeylerden soyutlayarak, doğa ile mümkün olduğunca fazla zaman geçirip yaşamak. Bunu yapmaya çalışıyorum. Eskiden dünyada olan bitenlerden haberimiz pek olmuyordu. Haberdar olduğumuz şeylerse , haberdar olmamız gerekenlerdi. Az önce  twitter'a baktım birazcık. Haberim olması gerekenin dışında o kadar çok gereksize maruz kaldım ki, ruhum daraldı. Ah bir param olsa, sadece gerekli haberlerin yer aldığı bir gazete çıkartacağım mesela. Magazin yok, üçüncü sayfa haberi yok, sadece bilinmesinde fayda olan haberler yer alacak. Kısa ve öz. Yine ; hadi gel köyümüze geri gidelim modundayım. Gidecek köyde kalmadı aslına bakarsan. Benim köyümü bile kocaman Amerikan jeepleri ve son model arabaların egzoz kokuları dolduruyor artık. Küçücük sokaklarda kocaman arabalar dolaşıyor . Orada bile bize yer kalmamış. 


Gidiyorum. Şimdilik beni kucağında sarıp sarmalayan, henüz kocaman arabaların egzoz kokularının etrafımı sarmadığı cennetime. Şükredip , temiz ve sakin havayı solumaya. Bu şükürle ilgili çok söz var zihnimde söyleyecek. Attığım her adımda zihnimde bir şükür var, paylaşırım bir ara. İnstagram'dan takip ederseniz, size kuş sesleri dinletirim birazcık huzur bulursunuz belki. Birde ana sayfanın sağındaki radyoyu tıklayın arada bir. Müzik ruhun gıdasıdır daima. 

Cuma, Mayıs 05, 2017

Hıdrellez


Kış sona eriyor ve yaz başlıyor yarın. Eskiden, çok eskiden, yıl ikiye ayrılırmış. 6 Mayıs'tan 8 Kasım'a kadar olan zaman dilimine  yaz, yada Hızır günleri denirmiş. 8 Kasım _ 6 Mayıs arası ise kış.Yani gözümüz aydın, önümüzde güzelim yaz ayları var artık. Hemen hemen tüm kültürlerde mevsim değişimleri bayramlarla kutlanıyor. Bizim kültürümüzde de var bu kutlama . Hıdrellez  deniyor.  Bu gece ve yarın kutlayacağız bizde yazın gelişini.  Peki bu gece ne olacak ?   Bu gece ,Ruz_ı Hızır . Yani Hızır günü. Hızır ve İlyas peygamberler yeryüzünde buluşup yeşilliklere değnekleri ile dokunacaklar ve tüm yeşillikler hayat bulacak yarından sonra. Böyle bir inanış var. Bu sadece bize ait bir kutlama değil. Çeşitli dinlerde farklı şekillerde kutlamalar yapılıyor yaz geldi diye.

Bu bayram gibi kutlanan günün en büyük özelliklerinden biri , Hızır peygamberin darda kalan insanlara yardım edeceğine, bolluk bereket getireceğine ve onların dileklerini gerçekleştireceğine olan inanç. Bu dileklerinizi yapma zamanı 5 Mayıs akşam ezanı saatidir, bilginize. Ve yaptığınız dilekleri ertesi sabah erkenden toplayacaksınız. Bu bayram gibi kutlama  sebebi ile  yapılan bir sürü ritüel  var. Muhakkak sizlerinde bildiği, yaptığınız şeyler vardır.   Arzu ederseniz yorum kısmında paylaşabilirsiniz. Ben o ritüellerden bir derleme oluşturdum. Belki içinde size uyan bir şeyler olur, yaparsınız. İnanma ve inanmama meselesine gelince, bana göre ; dilekler gerçekleşmese bile, uygulanacak ritüel ve yapılacak kutlamaların psikolojik olarak  insanı rahatlattığı, bayram olarak kutlarken insanların bir araya gelip neşeli vakit geçirdikleri için, o günü mutlu geçirmelerinden dolayı yine bir rahatlama yaşamaları, dilekler kabul olmasa bile, bugünün yanımıza kar kalan kısmı olacaktır.  Hıdrellezde yaptığım isteklerin  bir kısmı gerçekleşmiştir diye bir not da düşeyim şuracığa.



* Yarın yumurta haşlayıp yerseniz şifa getirir. Annemle yapardık biz. Ve o haşlanmış yumurtaları çoluk çombak tokuşturmanın zevki bambaşkadır. Hile yapmak yok ama tokuştururken. Fotoğraftaki yumurtaları ben yapmıştım. Peçetelerden kestiğim desenleri yumurtaların üzerine yapıştırmıştım.
* İsteklerinizi bir kağıda yazıp gül ağacına asabilir yada ufak taşlarla arzu ettiğiniz şeyin resmini yapabilirsiniz, ev, araba gibi. 5 Mayıs günü yazıp astığınız kağıtları ertesi sabah erkenden toplayıp akarsuya atacaksınız.
* Yine gül ağacına  bir kese içinde para asıp, sonra o parayı cüzdanınızda taşıyabilirsiniz, bereket getirdiğine inanılıyor.
* Ateş yakılıp üzerinden atlanırsa, içinizdeki dertlerin kederlerin ateşe döküldüğüne inanılıyor. Ayrıca nazardan ve hastalıklardan korunulduğuna da  inanılıyor. Çocukluğumda böyle bir törene katılıp, ateş üzerinden atlamıştım.
* Şifa için yapılacaklar ise şöyle; gül dalına elbisenizden bir parça asabilirsiniz. Bir diğeri ve en zevklisi ise çimlerde yuvarlanmak.
* Dileklerinizi yazıp akarsuya bırakabilirsiniz.
* Yarın sabah erken kalkıp kapılarınızı pencerelerinizi açıp güneşin doğuşunu izlemek, size bolluk bereket getirecektir.
* 5 Mayıs günü bekar kızlara bulaşık yıkatmayın . Bekar kızlar bu iki gün süpürgeden de  uzak durun. Süpürge kullanırsanız kısmetiniz kapanıyor. Acaba yıllar önce böyle bir hatamı yaptım ben....
* Neyse şöyle bir ümit var hala, sevdiğinizin ismini yazıp gül dalına asarsanız, sevdiğinize kavuşuyorsunuz..
* Bu gece görülen rüyalar önemli. Siz yinede ne görürseniz görün hayra yorun.
* Birde şöyle bir inanış var; Hızır peygamber farklı suretlerle yeryüzünde dolaşmaktadır. Yarın yabancı insanların sizden bir ricaları olursa falan dikkatli olun, karşınızdaki Hızır peygamber olabilir!
* Sakın yarın hiçbir yeşil bitkiyi koparmayın !
* 6 Mayıs günü kırlarda piknik yapıp, Hızır'ın ayak izlerine basmak iyi gelir diyorlar. O yüzden yarın çoluğu çombağı toplayıp pikniğe gidiniz, eğlenirsiniz hem.
* Bu iki gün içinde beyaz kelebek görenler şanslı, kısmetleri açık olacak bütün bir yıl.
gül ağacı bulamazsanız dileklerinizi buraya bırakabilirsiniz 

Umarım tüm dileklerimiz kabul olur, yazı da sağlıkla, keyifle tamamlar kışa ulaşırız inşallah. 

Çarşamba, Mayıs 03, 2017

İtinayla atar yapılır

Sabahın seherinde uyandım bugün. Ama; o şarkıdaki "öten kuşlara" rastlayamadım . Niyeyse ötmüyorlardı. Oysa; gece sokak lambasının ışığında bile öter bizim buraların kuşları. Odamın camını açtım havalansın diye. Şöyle bir gezindim evin içinde, vukuat var mı.? Baktım her şey yerli yerindeydi. Açık camdan polis arabasının kart sesini duydum, "dart dart". "Sabah sabah ne bu dart dart" deyip atarlandım.  Gece de duymuştum uykumun arasında. Biz uyurken, sokaklarda hırsız-polis kovalamacası vardı herhalde. Yatmadan önce de çok polis arabası geçmişti. 

Madem erken uyandım, tekrar uyuyamıyorum da, kitap okuyayım dedim. Bu sefer Franz Kafka'ya atarlandım. "Ruhumu daralttın bebeğim yaa" " ne çekmişsin babandan yaa" diyerek beş on sayfa okuyup kitabı (Babaya mektup) yavaşça yanımdaki komodinin üzerine bırakıp, diğer kitabımı aldım. O da bir fark yaratmadı. İhsan Otay Anar' da anlattığı Efrasiyab'ın hikayeleri  ile atara hak kazandı bu sabah. Kitabın henüz başındayım ve sabahın köründe kan içen bir okul müdürünün hikayesini okusanız siz n'apardınız ? 

En iyisi kalkıp kahvaltı yapmak. Kahvaltı sırasında yine aynı ses "dart dart". Atarlandım," n'oluyo yahu" diye. Hızla giden bir polis arabasından başka bir şey göremedim. Şimdi, polisi böyle hareketli kılanlara da atarlanacağım , "ağır oturup batman gelin " yormayın polislerimizi. 

Bari bugün pişecek bezelyeleri ayıklıyayım  diyerek işe koyuldum. Bir kaç bezelye aldım elime, sıska ve boş çıktılar. "Hay Allah kötü mü ne" diye sıska bezelyelere atarlanırken, bir şişman bezelyeyi açmamla birlikte, koca bir yeşil tırtılla göz göze gelince, bu sefer "ayyyy sende kimsin , git git git " diye tırtıla atarlandım. 
Aslında dün gece başlamıştı her şey . Uykuya dalmadan önce de, telefonda konuştuğum şahsa atar yapmıştım. "o iş öyle olmaz güzelim !" diyerek, hafif bir şımarıklıkla. Gece neyle yatarsan, sabah onla kalkarsın, der büyükler.  

Herkes uslu dursun, aklını başına alsın, gün uzun, atarlatmayın beni ....

**( Yazıyı bitirdiğim an itibari ile,  sabah saatlerindeki telaşın sebebini öğrendim galiba TIKTIK )



.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...