Cuma, Aralık 30, 2016

Cuma, Aralık 16, 2016

Çocuklar için etkinlikler

Yeşil, kırmızı, sarı, mavi ....

Kıpır kıpır kıpraşan bu dört renk ışığın bana mutluluk verdiğinden eminim. Daha da çocuk gibi (zaten çocuk gibiyim de ) oluyorum onların kıpraşmasına baktıkça . Çocuk mutluluğuna erişiyorum. Saf , temiz, her şeyden bi haber. Bence bir iksir, bu yemyeşil çam ağacı üzerinde kıpraşan renkli ışıklar. Ve çam ağacının tepesindeki neol babanın kırmızı rengi "haydi canlan " der gibi. 

Tam bunları hissederken bir anda Beşiktaş'ta ki patlamaya gidiyor aklım. Ölenlerin geride bıraktıkları geliyor aklıma. Onların acıları sarıyor içimi. Nasıl kabullenecekler bu kabullenilmezi diyorum. Ardından  "Halep" i düşünüyorum. Tüm mutluluğum alt üst oluyor. 15 Temmuz gecesine gidiyor aklım.  Biz, yaşadığımız o korku dolu "bir" geceyi ne zor geçirdik derken, her gün ateş altında yaşayan, ölen insanlar geliyor  aklıma. Kıpraşan ışıkları seyrederken yudumladığım sıcacık çay, boğazımdan zor geçiyor. Hakkım yok gibi geliyor onlar acı çekerken bu mutlu anı yaşamaya. Bir an aklımdan  daha da tuhaf düşünceler geçiyor. Türkiye'nin başına böyle bir şey gelse , kaç Avrupalı, kaç Asyalı benim düşündüklerimi yaşar , içtiği çay boğazına düğümlenirdi, diyorum. 

Biliyorum, pek çoğumuz aynı durumdayız. Bir tahterevalliye binmişiz, sürekli bir tepedeyiz bir altta. 

Bu blogda hep iyi şeyler paylaştım. Zaten içimiz dışımız kasvet ve acı olmuşken, bloguma geldiğinizde azcık da olsa tüm bunlardan uzaklaşın istedim. Evet hepimiz zor günlerden geçiyoruz, bunlardan çocuklarımız etkilenmesin. Tüm umutsuzluklara rağmen onlara umut ve mutluluk verelim, çocukluğun o güzel , saf duygularını yaşasınlar. 


Benimde minicik bir yeğenim var. Onunla ne yapabiliriz diye araştırırken bunları buldum. Üstteki resmi görür görmez de ilkokul yıllarıma doğru bir yolculuk yapıverdim. Severdim ben bu yerli malı haftasını. 😊 Bunu da kim yaptıysa ellerine sağlık, harika olmuş. 


Kar da yağmışken, bir karton ve iki renk gazlı kalemle yapılabilecek bu şirin kardan adamı severler diye düşündüm. 


Yılbaşı gecesi minik misafirleriniz varsa ( büyük ama ruhu miniklere bile olabilir ) onlara kağıt tabaklardan yapılmış bu şapkalarla sürpriz yapabilirsiniz belki. 


Bir miktar sert plastik bardaklarla yılbaşı gecesini keyifli ve sizden biraz olsun uzak geçirmelerini de sağlayabilirsiniz bu etkinlikle. 

Bizim minik ancak bunu yapabilir diye düşündüm. Henüz 1.5 yaşında çünkü. Bu onu en azından beş dakika oyalar. 

Yeşil, kırmızı, sarı , mavi kıpraşan ışıkların etrafında çoluk çombağınızla keyifli dakikalar geçirmeniz dileğimle. 

                                                                         Malum;
HAYAT KISA, KUŞLAR UÇUYOR


** Fotoğrafların üzerine tıklayıp kaynağına ulaşabilirsiniz. Pintersetten alınmıştır.

Salı, Aralık 13, 2016

İllüstrasyon / Burak Ağdemir

İllüstrasyon her zaman ilgimi çekmiştir. Kitaplardaki çizimlere bayılırım mesela. Karikatürde aynen. Lise yıllarımda Gırgır dergisi alır ve Oğuz Aral 'ın Avanak Avni çizimlerine bakarak, bende çizmeye çalışırdım. Bir yerlerde Avni çizimlerim olacak , bulursam paylaşırım. Ayrıca; belki grafik sanatının bu  dalını da öğrenmeyi denerim bir gün.

İllüstrasyonun en eski ismi İhap Hulusi Görey. Türkiye de bu sanatın öncüsü. 1932 yılında Atatürk'ün isteği ile, okullarda okutulan Alfabe'nin kapak tasarımını yapmış dersem, eminim gözünüzün önüne gelecektir eseri.

Son tanıdığım illüstratör  ise Burak Ağdemir.  Yeşilçam Üniversitesi çizimleri ile gündemde epeydir. Kafa dergisi yazar ve çizeri kendisi.  Yazımı okur belki diyerek, kendisini tebrik ediyor ve Yeşilçam çizimlerinin hayranı olduğumu belirtiyorum . Başarıları ödüllenir umarım yaşamı boyunca.

O kadar çok ki beğendiğim, hangisini paylaşacağım bilemedim. Benim paylaşmadıklarımı siz İNSATGRAM ve FACEBOOK hesaplarından görebilirsiniz.

BABA

















**Ülkemizin içinde bulunduğu son derece üzüntülü bu günlerde, ben yine sanata tutunup, "güzel günler göreceğiz çocuklar ,güneşli günler göreceğiz " diyen Nazım Hikmet dizelerinde umut buluyorum.

Pazar, Aralık 04, 2016

Benden şeyler

Sabah, güzel ve mutlu bir kahvaltının hemen ardından yolum salona düştü. Annemden yadigar orkidem iki daldan çiçeğe durmuşken onu sevmemek olmaz diye yanına gittiğimde bir de ne göreyim, pis Ziya ( cennet papağanım ) çiçeğimin bütün tomurcuklarını tek tek düşürmüş , bi dalıda ortasından koparmış atmış. Çok üzüldüm. Çiçeğin tomurcuklarını toplayıp elime aldığımda ağlayacaktım neredeyse. Döndüm kafese yüzümü , anlamasa da bağırdım, "cezalısın Ziya, kafesten çıkmak yok bir hafta ". 

Sonra anlık bir düşünceyle, hayat bu duruma öfkelenecek kadar uzun değil, n'apalım olmuş bi kere, boşa üzme kendini , boşa bağlanma bu kadar dünya hallerine deyip yoluma devam ettim. Öyle ya , zaman su gibi akıp gidiyor, bu kadar küçük bir şeye öfkelenecek zaman yok. Metin Hara'nın  Yol kitabında dediği gibi;
"Stres , tehlike varken seni yaşatır, yokken seni öldürür "

İnsan yaşamanın özünü küçük yaşlarda anlayabilse keşke. Yaş ilerleyince anladım ben birçok şeyin güzel ve kısalığını. Daha farklı bakıyorum şimdi , yapabildiğim kadarı ile tabii. Bazen rotadan çıkıyorum yinede. Yaşlılar gençlere öğütler verir  " gençliğinizin kıymetini bilin" diye, ne çok haklılarmış da geç anlamışız. Ve geç anlayacak yeni gençlikte. 

Yeni gençlikten hiç ümidim yok benim. Sizin var mı bilmem ? İnsan gözlemlemeyi çok severim, bakıyorum ve gördüğüm gençlerden korkuyorum. İnşallah göremediğim gençlerde vardır ümit. Sıfır küfürlü bir ailede büyüdüm belkide ondadır yadırgamam ama nedir bu kadar küfürlü konuşmak, kızlar erkeklerden daha küfürbaz olmuş. Evliliklerinde de küfürbazlar ve saygı bekliyorlar. Karmaşık.... İki gün önce şahit oldum bir AVM'nin yemek katında iki genç sevgilinin kavgasına. Birbirlerine o. çocuğu diyorlardı ve kız masanın altından oğlanın bacaklarını tekmeliyordu. Sizce evlendiklerinde ne yapar bu iki genç evin içindeki kavgalarında. ??

Pazar sabahı ruhunuzu daralttım di mi ? 

Emre Aydın şarkılarını severim. İki gün önce yeni single'ı çıktı. Sen beni unutamazsın. Blogumda sağ sütunda "müzik ruhun gıdasıdır" başlığı altında yayınladım. O, bugünün bonus şarkısı olsun. Malum, pazar günü müzik günü bu blogda. Neler seçtim sizin için dinlemek için şarkı adlarına tıklamanız yeterli. 

Bryan Adams / You Belong To Me   Bu parçada sesi biraz fazla açıp, tüm aile piste fırlayıp dilediği gibi şımarıp dans edecek, böyle bir şart var !!

John Legend / Love me Now  Şimdi sev beni ... Bu şarkının şartı da herkes birbirini sevdiğini söyleyip sarılacak. !!

Rihanna / This is What You Came Bu şarkı ise , güncel olanı takip etmeyi ihmal etmeyin öğüdünde bulunan sevgili Betül Mardin'in bu şahane önerisine uymak için. !!

Vücudunuz yaşlansa da siz daima genç bir ruha sahip olun. Mutlu pazarlar. 
                                                          


.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...