Pazartesi, Ekim 26, 2015

Günaydın

Yanınızda "günaydın" diyen birinin olması, bir günaydın öpücüğü, ne kadar kıymetlidir bir bilseniz. Bazen bunu bilmek için yalnız kalmak gerekir. Hele ki uzun süreli yalnızsanız bunu çok acı bir şekilde anlarsınız. 

Çok şeyin kıymeti, kaybedilince anlaşılıyor. Kaybetmeden sahip çıkmayı bilmenin hazzı inanılmaz lezzetli. Günaydın pek sıradan bir kelime geliyorsa, yanına bir öpücük ilave edebilirsiniz. Yeter ki şükrederek, iyi ki varsın diyerek , içinizin en derininden hissederek yapabilin bunu. Böyle başlanan bir gün kötü olabilir mi ?  Üstelikte yaşam her sabah, hatta her an yeniden başlarken.



Yaklaşan dolunaya rağmen, içten gelen bir günaydın beni iyimser yapmaya yetti. Belki son günlerde Heidi çizgi film izlememde etkili olmuştur bu iyimserliğime. Annemde çizgi filmleri severdi. Bazen, eve geldiğimde onu Redkit izlerken bulurdum. Heidi bitince onu da izleyeceğim. 

Heidi izlemeyen, yada okumayan yoktur sanırım. Bir şekilde hayatınıza mutlaka dahil olmuştur. Bilirsiniz Heidi'nin  ayakları çıplaktır çizgi filmde. Peki bunun sebebini biliyor musunuz ? Bilmeyenlerin okumasını öneririm.  TIKTIK   

Çıplak ayaklı çocukların olmadığı bir dünyada yaşamak ümidiyle, güzel bir hafta, güzel bir gün geçirmenizi dilerim.


Pazar, Ekim 25, 2015

Pazar


Agideyi çok seven kadının kocası ölür. Aradan uzun zaman geçer. Adet üzere oğlan anasına sorar; -“Ana sen agideyi çoh sevirsen, sene agide mi alim,yohsa seni ere mi(kocaya) verim?” 
 Anası içini çeke,cevap verir; 
 -"Oğul, ben ehdiyar gari. Agideyi hanci dişiminnen yiyimçi?”


Gülmek kadar müzikte ruhun şifası. Zor günlerden geçiyoruz. Kendimizi bir şekilde korumamız lazım. Yoksa sonbaharın bu kasvetli günlerinde , yaşadığımız kasvetlerle beraber depresyona kucak açıveririz maazallah. 

Bu yüzden, pazar günleri şarkı günümüz malum, paylaşalım o zaman. İlk kez dinlediğim bir şarkı bugünün şarkısı. Kalbini değiştir diyor . Gün ışığı gibi sevgine ihtiyacım var. O zaman sevelim , sevilelim, bundan güzel bir şey yok bugünlerde .


Çok çok sevdiğim bir şarkı ise günün bonusu. Filmini defalarca izleyebilirim,  o eğri büyrü adamı seviyorum. 




** Bu yayını beğenirseniz, dostlarınızla paylaşabilirsiniz.

Çarşamba, Ekim 21, 2015

Back to the future



1985 yılı yapımı bir film Back to the future. Geleceğe dönüş 2 olarak 1989 yılında gösterime girmiş. Film kahramanları Marty ve Doc, zamanda yolculukla, 1985 yılından , içinde bulunduğumuz bu güne gelmiş dönmüşler. Yani 21 Ekim 2015' e yolculuk yapmışlar. Neler görmüşler neler . Akıllı giysiler, kendi kendine bağcıkları bağlanan ayakkabılar, konuşan ceketler vs, vbg... Peki, filmde öngörülen şeylerden   bugün hangileri gerçekleşmiş derseniz, ben de size hiçbiri diyebilirim. Bu konu ile ilgilide sizi hemen bir web sitesine yönlendirebilirim . TIKTIK  Filmi izledin mi derseniz ona cevabımsa , hayır izlemedim. Bugün haberim oldu bu filmin varlığından. Bilim kurgu pek ilgimi çeken bir  tür olmadı. Ayrıca o yıllarda sinema bu kadar elimizin altında da değildi. Ve bugünkü gibi her şeyden anında haberdar olamıyorduk yada olamıyordum.


Back to the future gününden de, bu sabah internet turum sayesinde bilgi sahibi oldum. "O zaman" dedim kendim kendime, "bu yağmurlu ve kasvetli Ankara havasında bugün yapacak daha iyi bir işin olmadığına göre , patlat mısırını bu filmi izle".

Ve bugünün tarihi için bir de internet sitesi açılmış. "www.october212015.com"  

Ben bugünümü, bu etkinliğe ayırdım anlayacağınız.  Belki işiniz yok vaktiniz çoksa sizde ilgilenirsiniz. 21*10*2016 da görüşebilmek dileği ile. 

Pazartesi, Ekim 19, 2015

Günaydın


Bu mevsimde genelde doğduğum toprakları ziyarete giderdim. Bu yıl olmadı ne yazık ki. 

Her sabah uyandığımda kendimi orada hissediyorum bugünlerde. Sabahın o güzel  sessizliğini yaşıyorum hayalimde. Kokusu geliyor burnuma toprağın. Bağ yollarında yürüyorum huzurla. Sonbaharın sarı yaprakları görünüyor çok yerde. Çalı çırpı yakılmış, salçalar kaynıyor, pekmezler yapılıyor sanki. Dumanın kokusu bile hoş. Sessizliğin muhteşem güzelliğinde ilerlerken, bir yavru kedinin cılız miyavlamasını duyuyorum. Bir kuş ötüyor dalda ve bir arı kulağımın dibinde vızıldıyor. Karşıdan bir teyze geliyor elinde güğümler, belli ki çeşmeye gidiyor. Tozlu yollarda huzurla ilerlerken bu sefer de heybeleri elma dolu bir eşeğin tıkır tıkır ayak sesleri yankılanıyor kulağımda . Dumanı tütüyor bacanın incecik, ve dumanı tüten çaydanlığı elinde bir kadın sesleniyor sanki ev halkına " dudun altına geliiinn " . 



Tüm bu huzurlu hayalin bir de buruk yanı var ki, o ana gelince doluyor işte gözlerim. Yitirdiklerimi hatırlıyorum hasretle. Onlarla yaşanan anlar bugün huzurla bu hayale dalma sebebim. Onlarla yaşanan o şahane, yeri doldurulamayan dakikalar olmasaydı, bu kadar hasretle ve huzurla dalarmıydım hayallere. Sonra tek tek hatırlıyorum hepsiyle geçen günleri. İşte bu karmaşık duygu başka nerede yaşanır bilmiyorum. Hem çok mutlusun hem çok üzgün. 

                                     
Sonbahar romantiklere, duygusallara daha bir ağır gelir. 

Pazar, Ekim 18, 2015

Pazar şarkısı





Dionne Warwick / Thats What Friends Are For


Arkadaşlar Bunun İçindir

Böyle hissedebileceğimi hiç düşünmemiştim
İlgilendiğim sürece
Sana seni sevdiğime inandığımı
Söyleyebildiğime memnunum.

Bir gün uzağa gitmem gerekirse eğer;
Gözlerini kapatıp bugün yaptığımız gibi
Hissetmeye çalış;
Ve eğer aklına gelirse;

Gülümsemeye devam et, ışıldamaya devam et
Bana her zaman güvenebileceğini bilerek,
İşte arkadaşlar bunun içindir.
İyi ve kötü günler için.
Sonsuza kadar yanında olacağım.
Arkadaşlar bunun içindir.

Bana gelip açıldığında
Şimdi görebildiğim çok daha fazla şey var
Bu arada bunun için de teşekkür ederim.

Ayrıldığımız günlerde
Gözlerini kapat ve unutma
Bu sözler kalbimden geliyor
Ve aklına gelirse;


Gülümsemeye devam et, ışıldamaya devam et
Bana her zaman güvenebileceğini bilerek,
İşte arkadaşlar bunun içindir.
İyi ve kötü günler için.
Sonsuza kadar yanında olacağım.
Arkadaşlar bunun içindir.

Bana güven, kesinlikle
Arkadaşlar bunun içindir
Gülümsemeye devam et, ışıldamaya devam et.

Çeviri :buradan


***** FOTOĞRAFA TIKLARSANIZ BONUS ŞARKIMI DA DİNLEYEBİLİRSİNİZ. 

Çarşamba, Ekim 14, 2015

Trafik hayattır

Son günlerde şehir içi trafikte yol alırken bir sürü riskli durumla karşı karşıya kaldım. Ara yoldan ok gibi önüme fırlayan araçlar, yan yana seyrederken üzerime doğru gelenler, kavşakta burun buruna geldiklerim. Sadece araç trafiğinde değil, yaya kaldırımında yürürken üstüme doğru geleni de oldu. Hepsinin tek bir ortak yönü vardı. Sürücülerin ellerinde cep telefonu vardı. Kimi konuşuyor, kimi mesaj yazıyordu. Ve en sinir bozucu kısım ise "kusura bakma " diyen bir el ve yüz hareketi. Tamam kusura bakmayım ama hayatım senin cep telefonun kadar ucuz değil.

Kaldırımda yürüyorum. Bir anda , bir arabanın hızla üzerime doğru geldiğini fark ettim. Durmakla kaçmak arasında tereddüt geçirdim. Tüm bunlar saniyeler içinde oluyor tabii. Allah'tan aynı anda  sürücü direksiyonu toparladı ve yoluna devam etti. Cep telefonu elindeydi. Şu an tam hatırlamıyorum ,ya mesaj yazıyordu yada konuşuyordu. Son dakikada yoldan çıktığını fark edip direksiyonu kırmasaydı, ben şimdi ne halde olurdum bilmiyorum.

Eğitim ailede başlar ve devam eder. Ara sıra ev halkını bu hususta uyarmakta fayda var. Belki bir nebze işe yarar. Buradan türlü nasihatlerde bulunmayacağım. Doğuş otomotiv çok güzel animasyonlar hazırlamış bu konu ile ilgili. Çünkü son zamanlarda oluşan kazaların çoğunluğu cep telefonu yüzündenmiş. Bu videoları, izleyip, izletelim.                TRAFİK HAYATTIR 







Cumartesi, Ekim 03, 2015

Benden şeyler

Dün gece tiyatro sezonunu açtık çok şükür. Tiyatro sihirdir, büyüdür ,çocukluk hayallerimdir,  aşktır, tır da tır benim için. Geçen sezon izleyemediğim, Yeşilçam adlı oyuna gittim. Keyifliydi, komikti. Sevdim yani. Hatta salon olarak topluca sevdik ki bol bol gülücükler attık. Buraya kadar iyi de , oyun sonunda bir çok kişinin ayağa kalkıp alkışlaması kısmında sorunsalım var. Otuz yılı aşkın süredir sezon aksatmadan tiyatro oyunu izlerim. Eskiden bu olay yoktu. Yani vardı da bu kadar sıradanlaşmamıştı. Gerçekten hak eden oyuncu ya da oyuncular ya da oyunun tümü alkışlanırdı ayakta. Şimdi ise hemen her gittiğim oyunda, bir ayağa kalkıp alkışlama durumu görüyorum. Dün gece ben ayağa kalkmadım alkışlamak için . Göreceli bir kavram "beğeni" elbette, bu da benim "görecem " diyelim .

 Oyun öncesi Tunalı Hilmi Zeynel 'de karnımı doyurdum. Kıtır piliçli  sandviçi yine gayet lezizdi. Ankara' da en sevdiğim mekanlardan birisi. Saatlerimi geçirebilirim orada. Zeynel'le ilgili , hem garsonları hem beni güldüren hoş bir anım var, araya sıkıştırayım. Geçtiğimiz günlerde Tunalı'da bir işim vardı. Kısa bir süre bekleme yapmam gerek. Zeynel'e oturup beklemeyi seçtim. Sabahın erken saatleri. Çay içmiyorum, soğuk bir şey canım çekmiyor, sıcak su içeyim en iyisi dedim. Garson geldi isteğimi sordu.
_Çay bardağında sıcak su istiyorum, dedim.
_ Nasıl yani ?
_ Çay bardağına sıcak su koyacaksınız o kadar, dedim.
O garson gitti, arasından bir başka garson geldi.
_ Pardon, sıcak su istemişsiniz ama nasıl olacak anlamadık, gibi bişiler söyledi.
_ Çay bardağını alın, hani dem  koyuyorsunuz ya , dem koymayın, üstüne su dökersiniz ya, sadece o suyu dökün getirin.
_ Hıı , tamam, sadece sıcak su.
Biraz sonra sıcak suyum geldi. Bende keyifle tükettim . Sıra hesap ödemeye geldi. Garsona seslendim.
_ Hesap lütfen.
Garson " afiyet olsun " diye cevapladı.
_ Nası yani? Olmaz , parasını alın.
_ Biz böyle bir şey satmıyoruz ki, bizim menümüzde böyle bir kalem yok, ne diye alacağız parasını .
_ Çay parası alacaksınız.
_ Olur mu efendim, sıcak suya para almak bize yakışmaz, ayrıca her zaman bekleriz mola verdiğinizde uğrayın.
E severim tabii böyle kibar, samimi ve konuksever firmayı. Koca bir alkıııışşşşşş.


Oyun çıkışı ise Tunalı'ya indik. Uzun zamandır akşam saatlerinde sokaklarda değilim. Bir kalabalık, bir kalabalık, bir trafik. Bağdat caddesi mübarek . C'viz de  bir gece  kahvesi içmek için oturduk. Kahvelerimiz görkemli bir şekilde geldi. Bizde serin havanın dinçliği ile, sohbet muhabbet eşliğinde kahvelerimizi yudumladık. Kahve fincanları görkemli ama çok küçük. Kahvenin lezzeti ise orta derece. Doğru düzgün kahve içebildiğim bir yer yok bildiğim. Gittiğim yerlerde ya çok kahve atıyorlar sırf telve içiyorsun, ya fincanlar çok küçük, ya da kahvesi iyi değil. Sizin var mı zevkle Türk kahvesi içtiğiniz yerler ? Varsa bana da söyleyin lütfen. Tunalı'nın hareketli ortamı keyif kattı ruhuma.


Küçücük fıçıcık Ankara'mın en güzel mevsimi geldi. Sonbahar. Gün batımları çok güzel olur artık. İşte size dün batımından iki fotoğraf.Ankara'nın fotoğrafını en iyi ben çekerim diyenlerin katılımını bekleyen , ATO' nun düzenlediği bir fotoğraf yarışması var. Katılsam mı acaba ?




Hepinize güzel bir hafta sonu dilerim. Ankara'da  yaşıyorsanız ve bugün ne yapsam diyorsanız size bir öneri. Cermodern 'de Tasarım Pazarı var bugün. Bi TIK layın bakın isterseniz.

.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...