ondan bundan şundan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ondan bundan şundan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Şubat 29, 2024

Ondan Bundan Şundan

                                         
                                             

Zaman hızla geçip gidiyor... Size de olur mu? Hiç bitmesin dediğiniz anlarda saatler jet hızı ile ilerlerken, bir an önce bitse de gitsem anlarında zaman adeta durur. O jet hızı ile geçtiğini düşündüğüm zamanları not etmeye karar verdim. Madem zaman zalim, bari notlarda yaşasın o anlar. Hafızaya kaydediliyor ama ya ilerde hatırlamazsam? Hikaye gibi okurum o zaman işte. Saçmaladım mı biraz? Olsun varsın.

Beyin iyi bakıldığı sürece bize bunları hatırlamakta yardımcı oluyor. Beyin hücrelerini arttırmak lazım tüm bunlar için. İşte listemiz:

  • Az kullanılan elinizi çalıştırın.

  • Aralıklı oruç beslenme sistemini benimseyin.

  • Dans edin, egzersiz yapın.

  • Yeni bir dil öğrenin.

  • Düzenli bir uyku sistemi oluşturun.

  • Beslenmenize dikkat edin. (ceviz, badem, kabak çekirdeği, ıspanak, semizotu, yer fıstığı, tavuk, balık, ay çekirdeği, barbunya, fındık, brokoli, pancar, yaban mersini, bitter çikolata ve kahve beyin destekleyici besinlerden bazıları)

Astroloji ve yapay zeka... Siz bu satırları okurken gökyüzünde neler oluyor neler. Güneş ve Satürn kavuşuyor, 21 Mart'ta gökyüzünde bir kapı açılıyor ki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak vs... Liste uzar gider. Dolunayda gergin ve uykusuz olanlardanım ben. Bu da gökyüzü hareketlerine inanmaya itiyor beni. Aşırıya kaçmadan özel hayatıma yansıtmadan günlük rutinimde astroloji de var. Takip ettiğim ümit veren bir astrolog var, hep iyi şeyler söylüyor: Can Aydoğmuş. 2024 Mayıs ayından sonra 2025 Mayıs'a kadar iyi şeyler olacağını, insanların mutlu olacağını söylüyor mesela. Bu da benim hoşuma gidiyor. Evet, kendimi avutuyorum. Bu çivisi çıkmış dünyada ufakta olsa iyi şeyler olacağına dair ümitleniyorum onunla. Siz ne düşünüyorsunuz astroloji ile ilgili?

Yapay zeka kısmına gelince; insanların hayatları ile ilgili veri kullanımı arttıkça ve ChatGPT gibi dili işlemede kullanılan 'dönüştürücü modeller' eğitildiğinde yapay zekanın hayatımızda olacak olayları önceden tahmin edebileceğini ve ölüm zamanımızın da buna dahil olduğunu okudum az önce. Test edilmiş ve yüksek isabet gözlemlenmiş. Ben istemem ölüm zamanımı öğrenmeyi. Ya siz?

Kulak kurdu... Geceleri yatmadan müzik dinlemek uykuyu olumsuz etkileyebiliyormuş. Benim evde müzik hiç susmaz. Uyanınca açar, uyurken kapatırım. Ondan mı acaba uykusuzluk sorunum? Bir şarkının ya da melodinin kişinin zihninde tekrar tekrar çalması durumuna "kulak kurdu" deniyormuş. Yatmadan önce kulak kurdu durumu olursa kalitesiz bir uyku uyuyormuşuz. Enstrümantal müziklerin kulak kurdu oluşturma ihtimali, sözlü müziklere göre daha fazlaymış. Kulağınızı kurtlardan koruyun.

Google trend... 2023 yılında "hissediyorum" başlığı ile en çok arananlar Türkiye'nin durum özeti. İnsanlar mutsuz, insanlar endişeli.

  • Sürekli başım dönüyor gibi hissediyorum

  • Sürekli yorgun hissediyorum

  • Sürekli tuvaletim var gibi hissediyorum

  • Karında kalp atışı hissediyorum

  • Sürekli aç hissediyorum

  • Neden deprem oluyor gibi hissediyorum

  • Kendimi çok yalnız hissediyorum

  • Hasta olacak gibi hissediyorum

  • Kendimi halsiz hissediyorum

  • Kendimi değersiz hissediyorum

Füsun T. 🌸

Salı, Aralık 13, 2022

Ondan Bundan Şundan

 Kelimelerimizi kısıtlı kullanıyoruz. Bilmediğimiz, bilip  kullanmadığımız  bir sürü kelime var. Sizce kaç tanedir bilmediklerimiz ? TDK sözlüğünde  yaklaşık 616.000 kelime varken günlük hayatta kullandığımız kelime sayısı 400 civarı imiş. Bugün,  internette okumalar yaparken, TRT nin Türk Lehçeleri Sözlüğü'ne denk geldim . Kelimelerin lehçelere göre nasıl söylendiği ilgimi çekti. Azerice, Türkmence ve Türkçe olarak sesli olarak dinleyebiliyorsunuz kelimeleri. Bazıları aynı bazıları da oldukça farklı Türkçe'den. "Laf lafı açtı " deriz ya bende de sayfalar sayfaları açtı dolaştım durdum Türkçe sözcüklerde. Çok lüzumlu olmasa da en uzun Türkçe kelimeyi de okumaya çalıştım.70 harften oluşuyor. Anlamını öğrenmek için çabalamak isterseniz kelimenin üzerine tıklamanız yeterli. 

"Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine"

Kedi kelimesi Azerice ve Türkmence'de Pişik demekmiş ve bu pişikler  ilk olarak Bereketli Hilal (Mezopotamya) bölgesinde evcilleştirilmiş. Yaklaşık 10.000 yıl önce Dicle ve Fırat nehirleri civarında yani Mezopotamya' da yaşayan insanlar , kemirgenlerle beslenen ve böylelikle haşere kontrolü yapan kedilerle bağ kurmuşlar. Sonrada dünyayı gezdikçe bu dostlarını yanlarında götürmüşler. Böylece evcil kediler dünyaya yayılmış.

Hayvanlar alemi enteresan. Zebraların vücudundaki çizgiler, üzerlerine sinek konmasını zorlaştırıyormuş . Yazın ne giyeceğime karar verdim , zebra desenli giysiler derken hevesim kursağımda kaldı.  Bunu  atlar üzerinde denemişler. Onlara siyah beyaz çizgili örtü örtmüşler , şeritli örtüye az konarken, atın örtülmeyen kafasına aynı sıklıkta konmuş sinekler. 

Hayırlı uğurlu olsun. Wifi ağları yardımıyla duvarların diğer tarafını görebilen dron tabanlı bir cihaz geliştirilmiş. Bu cihaz duvarın ardında wifi ağını kullanan cihazların yerini tespit ediyor. Böylece bir güvenlik açığı daha ortaya çıkmış oluyor. Bir bankadaki güvenlik görevlilerinin cep telefonları ile yerlerini dışarıdan tespit edebiliyor. Hırsızlar ise evdeki cihazların yerini tespit edip ona göre giriş planı yapabiliyor. Teknoloji gün geçtikçe bizim için çemberi daraltıyor. Sıkışıp kalacağız bir gün o çemberde. 


Ve tüm bunları sizinle paylaşmadan önce okurken müziksiz olmazdı.  Alice Coltrane dinledim bir süre. Öneririm.







Pazartesi, Nisan 25, 2022

Ondan Bundan Şundan

 Partnerinizin önce ayağına bakın !

Bakmadıysanız çok geç kaldınız.  İngiliz bir araştırmacı araştırmış ve ayak parmaklarının şekline göre kişilikleri sınıflandırmış. Mesela ; ikinci parmağı uzun olanlar lider , kısa olanlar ise uyumlu insanlar oluyormuş. Liste uzun mevzu derin. Bundan sonra aklınızda olsun, ilk iş çıkar ayakkabıyı, çorabı, ayağına bakacağım diyeceksiniz. Gazetelerde dergilerde çok ilginç başlıklar görüyorum uzun zamandır. Ayrıca başlıkla metnin bağlantısı da ayrı ilginç oluyor. Bir de, okunmak için habere atılan başlıklara söyleniyorum bolca. Özellikle haber sitelerinin  twitter hesaplarında sıkça oluyor. 

" O şehirde alarm verildi ! "

Önce tivite tıklayacaksın, sonra bir sürü reklamı kapatacaksın. Sonra tekrar eden bir sürü satırı okuyacaksın, sonrada alarm verilen şehri öğreneceksin. Üstelikte verilen alarm falan yok. Olan, sadece bir şirketin alarmının bozulması ve sürekli çalması durumu. Buradan başlıkçılara ( yeni meslek uydurdum bi anda ) sesleniyorum; 

Zaman kıymetli eyyy başlıkçılar. Oyalamayın bizi.

Seda Sayan 7.nci kez evlenmiş. Bir yastıkta kocasınlar. !

Ara sıra google trendlerine bakarım. İnsanlar neleri araştırıyor diye. Bilin bakalım 25 Nisan 2022 itibari ile en çok aranan kelimeler sıralaması nasıl  ?

Biirr... Çağlar Ökten

İkiii.... Sedat Peker

Üççç.. Celal Al 

Barbra Streisand 24 Nisan'da 80 nci yaşını kutladı. !



Kemerli burnu ile gönlümde yer etmiştir. Ergendim ve burnum kemerli olduğu için biraz alay konusu oluyordum. O sebeple kendime yakın görmüş sevmiştim ve hala severim şarkılarını. Woman in love  mesela , unutulur mu ? Bee Gees sevgimi de araya ilave edeyim. Willie Nelson ile düetleri yazıma eşlik etti, sizde dinleyin istedim.


Eski koltukları ne yapmalı !

Bizim evdeki eşyalar 80 lerden kalma. Hazeranlı  koltukları nasıl değerlendirsem düşüncesi ile gezinirken Batsheva Hay tasarımlarına denk geldim. Baktım benim koltuğun az da olsa benzeri 1200 dolar, gittim koltuk takımına sarıldım sıkıca. Batsheva Hay bir gün eski Laura Ashley elbisesini yenilemek için bir terziye gider ve modaya ilgi duymaya başlar , kendi tasarımlarını yapar. Batsheva elbiselerine göz atarken rahmetli anneannemi yad ettim. En ufak kumaş parçasını atmaz değerlendirirdi. Rahmetle. 





Pazar, Haziran 14, 2020

Ondan Bundan Şundan

Eskiciyim ben. Eski olan şeyleri sever, onların yaşanmışlığından hikayeler uydururum kafamda. Birkaç parça eskinin de sahibiyim. 

1949-1950 yılları arasında çıkmış Yaprak dergisi varmış. Bilmiyordum , öğrendim. Orhan Veli Kanık öncülüğünde çıkmış dergi. Orhan Veli; derginin yayını sürdürebilmesi için önce ceketini, sonrada Abidin Dino'nun kendisine hediye ettiği resimleri satmış. İşte bu eski derginin tüm sayıları erişime açılmış. Edebiyatın eskisi yenisi olmaz ama derginin eski, tozlu sayfaları arasında dolaşmak isterseniz buradan  erişebilirsiniz. Derginin son sayısı Orhan Veli öldükten sonra  Son Yaprak olarak yayınlanmış. Ve şairin ölümünden sonra ele geçen bir şiirini basmışlar bu son sayıda. Eski dedik madem , eskilerden bir ses okusun o zaman bize şiiri, hem de şiirin hikayesini. Aşk resmi geçidi  Dinleyelim 


Restorasyon baya emek ve zevk isteyen bir iş  benim gözümde. Bazen öyle tuhaf örneklere denk geliyorum ki, eski sever olarak hayal kırıklığımı anlatmam zor . Haydarpaşa garının restorasyon sonu halini çok merak ediyorum mesela ve korkuyorum. Eskiyi olduğu gibi korumak çok mu zor acaba ? Mesela söylentiye göre Eyüp ve Balat semtinde bulunan tarihi eserlerin sayısı, Floransa'dan fazlaymış. Acaba korunur mu, bir Floransa olur mu turistik  açıdan.? İyi restore edilir mi oradaki binalar ve tarih ? Yapılaşma önlenebilir, hatta yasaklanır mı ? Kalır mı olduğu gibi acaba ? Gezmek isterseniz burada 



Eski güzeldir. Eski insanlarda güzeldi. Sahiciydi. Şimdiki insanlar gibi tek tip değildi. Kültürel zenginlik  vardı. Çok çeşitli karakterler ve fiziki görüntülere sahiptiler. Şimdi çoğunluk birbirinin benzeri her açıdan. Eski fotoğraflara bakarken ruhum dinleniyor benim. Sevdiğim şeylerden biri de eski sanatçıların siyah beyaz fotoğrafları. Kartpostallarını alırdım gençken. Özellikle de  Kadir İnanır kartpostallarını. Eski Türk filmlerini de severim. Buraya bir tanesinin linkini bırakacağım. İyi seyirler. Buradan izleyin 





 Eski diye diye sıra eski oyuncaklara geldi. Sakladığınız oyuncaklarınız var mı ? Benim iki plastik bebeğim var sakladığım. Zaten fazla oyuncağım da yoktu. Sokakta oynamayı severdim ben, bisiklete binmeyi, lastik atlamayı, misket,  top oynamayı. Eski oyuncakları toplayıp değerlendiren bir anne oğul var. Harika insanlar. Sizi onlarla tanıştırarak noktalıyorum yazıyı. Buradalar    






Pazartesi, Nisan 06, 2020

Ondan Bundan Şundan

"Hayat sürprizlerle dolu" sözünü  kanıtlamak için geldi sanırım bu yıl Mart ayı  .  Unuttuysanız hatırlatayım dedi, bu hayatta her an her şey olabilir. Birçok şeyi unutmuşuz meğer, sadece sürprizleri değil. Hepsini bol bol hatırladık. Sınava çekti bizi. Bu sınavı en kısa zamanda tamamlarız inşallah ve daha kötüleriyle sınanmayız, tek dileğim bu.

Corona ve sonrası...
Günler evde, gönüllü karantina ile geçiyor. Yaşamımızdaki  birçok şeyden mahrum kaldık malumunuz. Yapılması gerekenler dijital ortama kaydı. Enteresan şeyler de ortaya çıkmaya başladı dolayısı ile. Bunlar içinde beni mutlu eden şeylerden birisi, İnstagram'da yapılan canlı yayınlar. Konserlerine gidemeyeceğim sanatçıları canlı olarak izleme olanağı buluyorum. Güzel sohbetlere tanık oluyorum. Bir diğeri ; Kültür bakanlığı bazı tiyatro oyunlarını, opera ve baleyi YouTube'a yükledi. Oradan izleme şansına sahip oldum. Ünlü Bolşoy Tiyatrosu bile gösterilerini YouTube'da bizlere sunmaya başladı ki bu da ayrı bir şans. Bazı şeyleride şaşkınlıkla karşılıyorum. Hastaneye gitmeden, ücret karşılığı doktorunuzla telefonda görüşüp danışabiliyorsunuz. Kendi divanınıza uzanıp, psikoterapistinizle online seans yapıyorsunuz.

Bu ara bloglarda da bir canlanma oldu. Ondan bundan şundan serisi ile bende katılayım istedim  bu canlılığa. Az önce internet sörfü yaparken  Prenses Qajar çıktı karşıma. Corona günlerinde hem stresten , hemde aşırı yeme içmeye düşmekten dolayı bir çok kişi kadınların sonunun bu şekilde olacağını resmetti. Üzülmeyelim. Prenses Qajar; adına şiirler yazılmış, uğruna intiharlar  edilmiş bir kadınmış. Kim bilir Corona sonrası  belki moda değişir. Yemeye ve boş vermişliğe  devam derim ben. 


Corona günleri sonunda evlerine kapanan insanlar , kişiye özel zamanların kıymetini daha da çok anladı herhalde. Evlerde şiddet ve kavgalar çoğalmış. Benim tahminim boşanmalar artacak yönünde. Umarım yanılırım. Tabii büyük bir ümitle evlenenler hala var bu hayatta. Alınmış tarihlerin bir kısmı ertelenirken, bir kısmı da düğünlerine değişik organizasyonlar hazırlamışlar. Amerikalı çiftimizin erkek olanı, nişanlısının boş kilise koridorunda yürümesini istemediği için kartondan davetliler hazırlatmış. Bir yastıkta kocasınlar. 




Coronanın kısıtladığı şeyler arasında seyahat de var malum. Bir çok yüreğin kıpır kıpır ettiğini ben uzaklardan bile duyuyorum. Sabır. Az kaldı inşallah özgürce yol alınacak günlere. Ben pek seyahat edemiyorum bazı sebeplerden dolayı. Genelde sanal seyahat yapar ve seyahat edenleri izlerim. Dışarı çıkma engelim olmasa da kendi engelimi kendim koydum tabii ki. Ve evde kalıyorum.  Bu dönemde tek üzüldüğüm şey baharı kaçırıyor olmak. Şehrimdeki rengarenk çiçeklenen ağaçları görememek üzüyor beni. O zaman buraya bir kaç güzel bahar fotoğrafı ,iliştireyim. Gözümüz şenlensin. 










 Siz yine de hazır tutun piknik sepetlerini, inşallah bir ucundan yakalarız baharı...

Çocukluğumdan beri bir sürü arkadaşım oldu. Ama içlerinde biri var ki onunla bağım hiç kopmadı. Ve bu Corona günlerinde yine, her daim benimle. KENDİM. Kendimle  çok iyi arkadaştık her zaman. Çok kahveler içtik , çok kitaplar okuduk, çiçekler yetiştirdik, bir sürü  manzaraya birlikte baktık  hayran hayran , ve çok sevdik. O yüzden genelde kendimi  yalnız hissetmedim. Tabii onunda benden bezip uzaklaştığı dönemler olmadı değil. O zaman da yalnızlığımızı yaşadık. Corona günlerinde herkes çok sıkıldı. Biz henüz çok sıkılmadık şükür. Kendimize yetmeyi çok küçük yaşta öğrendiğimizden sanırım. Ondan bundan şundan derken bu da benden olsun istedim. 



Cuma, Temmuz 12, 2019

Ondan Bundan Şundan

Uzun zaman oldu ondan bundan şundan söz etmeyeli. Merhaba yeniden. Çok seri kitap okuyan biri değilim ama her gün birkaç satır da olsa okurum, üç dört kitabı bir arada okurum, yavaş okurum, iç sesle tiyatro sahneler gibi okurum. Bugünlerde İlber Ortaylı'nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır adlı kitabını okuyorum ve İlber Ortaylı sesi ile okuyorum. İlber hocada ağır ağır konuşur malum, o yüzden kitapta ağır ilerliyor. Kitabı çok sevdim. Yaşanmışlıkları seviyorum çünkü. Kitapları ve dergileri kağıt baskı okumaktan hoşlanırım ama bugün neden bilmem ücretsiz online dergi arayışına girdim. Bir kaç dergi buldum ama henüz detaylı bir araştırma yapamadım. Beğendiğiniz , bildiğiniz ücretsiz online dergi varsa lütfen yoruma ilave eder misiniz. Benim bulduklarım Sis Dergi , Rıhtım dergi ve issuu.com daki bir sürü ücretsiz yayın.


Sigara sağlığa zararlıdır sloganı ile başlayalım bu fotoğrafı anlatmaya. Hollanda da  sigara ve kötü hava koşullarına bağlı hastalıklar ön sıradaymış. Hava kalitesini artırmak amaçlı olarak, Utrecht şehrinde bir çok otobüs durağının çatışına belediye  mini bahçeler oluşturmuş. İnsanlarda kendi çatılarını yeşillendirmeye başlamışlar ve bu konu için vatandaşlara maddi destek sağlanıyormuş. Buna en çok arılar sevinmiş  bitkiler arıların hoşlandığı bitkilerden seçilmiş. Çünkü arıları da mutlu etmekmiş amaçlardan biri. Ve elektrikli otobüslerle hava kalitesini artırmak için destek sağlanıyormuş.Kullanılan elektrikli otobüslere yenileri eklenecekmiş.Çok sevimli bir proje değil mi ? Memleketimde kesilen ağaçlar, yakılan ve yanan ormanları düşününce içim de cayır cayır yanıyor. Bir başka sloganla bitirelim bu kısmı. Ağaçları koruyalım.




Babalar ve oğulları. Çok şirin baba-oğullardan birine denk geldim. Dom ve Tom . Dom  resim yapmayı seviyor. Babası da reklam sektöründe çalışıyor . İkisi bir araya gelince ortaya şahane görüntüler çıkıyor. Dom çiziyor, babası da o çizimleri photoshop ile gerçeğe dönüştürüyor. Yukarıda gördüğünüz ailenin kedisi. Dom'un gözünden diğerlerini görmek için bi tık tık yeterli. TIKTIK


Bir süredir ekmek, tatlı ve hamur işi yememeyi tercih ediyorum. Çünkü ekmek yediğim zaman, malum tabirle davul gibi şişiyorum. Tatlı ise çikolata yemeyi fazla abarttığım için çıktı hayatımdan.   Ama bazen özlüyorum ve kendime bir ziyafet çekiyorum. Arada insanın kendini şımartması harika oluyor. Kendinize önem verin , kendinizin sesini dinleyin. İstekleriyle ilgilenin.  Bugün kendime kulak verdim , "canım kek çekti" dedi  ve farklı bir kek tarifi bakarken karşıma bu portakallı kek  tarifi çıktı . Edd Kimber tarifi. İnstagram hesabına da göz atın derim.

Başta söylemiştim okuduğum kitabı. Kitaptan alıntılarla  bitirelim yazıyı.

"Nitekim her zaman kendi akranlarınızla buluşursanız , çok şey kazanamazsınız. Tecrübelileri de dinlemeniz gerekir "

" Her dostumun hayat görüşünü paylaşmam ama görüşlerinden faydalanırım "

"Mesele hayattan ne kadar aldığına bakar. Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın  yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür. Yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün , keşfedin, başkalarıyla ilgilenin ,okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzünüze  yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın. "


Pazar, Ağustos 19, 2018

Günaydın



Sevdiğiniz insanlardan gelen "günaydın" ve "iyi geceler " mesajları, serotonin seviyemizi artıyor ve böylelikle mutlu olmamıza  yardımcı oluyormuş. Ben de bu yazıya gülümseyen bir yüzle,  günaydın başlığı ile  başlamak istedim ama günün hangi saatinde okuyacaksınız  acaba ?. O yüzden hepinize benden, yürekten bir "merhaba" olsun. Aklıma  "merhaba dünyalı biz dostuz" klişe cümlesi geldi böyle yazınca.  İnanabilir miyiz dersiniz, karşımıza  bir uzaylı çıksa ve bize dost olduğunu söylese ? Ama inanın ben dostça ve sevgiyle sundum size "merhaba"mı.

Şimdi söyleyeceğim şeye ise inanacaksınız , Bodrum'a yolculuk yapan bir arkadaşım,  mola verdiği tesiste  yiyecek kuyruğunu aşıp bir şey alamamış. Yemekten vazgeçip yola devam etmişler. Bodrum'da marketlerde yiyecek stokları azalmış. Raflarda  tek tük ürün varmış. Migros günde üç kez rafları dolduruyormuş.  Gecelere akan dostların instagram görüntülerine baktım da dün, dans ederken elleri kolları birbirine çarpıyor. Metrekareye kaç kişi düşüyor şu an acaba ? Berna Laçin bir yazısında , yiyecek stoğunu yapıp, tatilciler gidene kadar eve kapanacağını yazıyordu. Bodrum'da sürekli yaşayanlar için zor bir dokuz gün. Allah yardımcıları olsun. Ankara ise bomboş, bütün yiyecekler bizim , yollar bizim , sessizlik hakim sokaklara. Huzurlu yani. Tatilcilere iyi tatiller, bol bol fotoğraf paylaşın , bizde güzellikleri keşfedelim sizinle. 


Fotoğraf deyince aklıma geldi, fotoğraf sanatçısı Irenaeus Herok 'un bir fotoğrafı çok hoşuma gitti. Görün istedim. Takip etmek isterseniz  İNSTAGRAM   ve  http://www.iherok.com/

IRENAEUS HEROK

Azalan ağaçlar gibi,  sperm sayıları da yüzde elli azalmış. Yok olan doğaya eş olarak, yok olan üreme. Gelecek elli yılda sperm hücrelerinin tamamen yok olacağına dair bilimsel çalışmalar var diyorlar. Rahmetli anneannem eski kitaplardan okuduğu şeyleri aktarırdı bize ve kıyamete yakın  erkek çocuk doğmayacağını söylerdi. Acaba bu söylediği ile yapılan bilimsel çalışmalara bir gönderme yapabilir miyiz ?. Acaba asıl söylemek istediği bu muydu? Üremenin bitmesi.  Sperm sayısının azalmasının bir sürü sebebi var tıbbi olarak, ben ise bir başka sebep söyleyeceğim, tamamen kendi görüşüm. Korumacı anneler ve erkeği kendileri ile eşitlemeye çalışan eşler dolayısı ile erkek çocuklar/erkekler hormonal özelliklerini kaybediyor gibi geliyor bana. Kadın _ Erkek fazla birbirine benzemeye başladı yeni kuşakta deyip noktalıyorum.  Neticede sohbet ediyoruz şuracıkta ama fazla da  ahkam kesmeyeyim bilmediğim konuda.

Eskiden Pazar Şarkıları diye yayınlar yapardım. Bir yavaşlama dönemi yaşıyorum sanırım. Eskisi kadar ilgilenemiyorum pek çok şeyle. Bir de yaz ayları o kadar hızlı ve dışarıda geçiyor ki, zaman yetmiyor. Şuracığa bir Pazar müziği iliştiriyorum. Bir soundtrack . Besteci  Abel Korzeniowski . Film; yönetmenliğini Madonna'nın yaptığı W.E.  Ben filmi izlemedim. İzleyen varsa fikrini alırım. Müziği ise takip ettiğim bir instagram üyesinde duyup sevdim ve listeme ekledim.

W. / E. Soundtrack - 01 - Charms - Abel Korzeniowski


İyi pazarlar, huzurlu tatiller ve iyi bayramlar dilerim okuyan herkese.




Pazar, Mayıs 06, 2018

Ondan Bundan Şundan

Dayatmalar, diretmeler, yönlendirmelerle geçip giden hayata dönüp baktığımda , ne kadar yanlış yapmışım yaşamamakla diyorum. Kaçımız gerçekten yaşıyoruz ? Yaşamak nedir ? Sadece nefes almaktan mı ibaret, ki onu da düzgün alamıyoruz. Sürekli beynimize işlenen; onu yeme, bunu içme, orda durma, bunu giyme yönlendirmeleri ile sağlıklı kalmaya çalışmaktan , yaşamaya zaman bulamıyoruz. Akışına bırak. Yaşamak geç öğrenilen bir şey. Öğrenir öğrenmez yaşamaya başlamak lazım ki kalan ömrün keyfini çıkarabilelim. Ne demiş Ara Güler ; yaşam size verilmiş boş bir film, her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya çalışın. Kendisi; doldurulan o film karelerini en iyi görüntüleyen kişilerdendir , hürmetle.

kaynak
Yukarıdaki satırları nereye mi bağlayacağım ? Bir yönlendirmeye. Bulmacaya. Beynimizin sağlıklı kalması için bulmaca çözmek lazım deniyor. Gerçi son okuduğuma göre bazıları da bunun hiçbir işe yaramadığını söylüyor. Ben bulmacayı beyin sağlığından çok, zevk için çözmeyi seviyorum. Üniversite yıllarında, Pazar günleri Cumhuriyet gazetesinin dergi ekinde , büyük bulmaca olurdu. Çok zor bir bulmacaydı. Yanıma ansiklopedi ve sözlük alır öyle çözerdim. En büyük zevkimdi. Şimdilerde gazete okumadığım için online bulmaca çözüyorum. Seversiniz belki sizde . Bir iki örnek
*TIKTIK
*TIKTIK

Bill Gates, "hayattaki en büyük pişmanlığım üniversite yıllarımdaki asosyalliğim, keşke ders çalışmak dışında bir şeyler yapıp, daha çok insan tanısaydım" demiş. Dedim ya, yaşamak geç öğreniliyor. Bazen gençlere, "elinizdeki teknolojik cihazları  bırakıp yaşamayı öğrenin" demek istiyorum ama bakıyorum benim elimde de bir teknolojik cihaz. Eskiden yaşanıyormuş. Şimdiyse dünyadan hızlıca gelip geçiyoruz.

Çocuklar dünyadaki bu hızlı geliş geçişe en kolay uyum sağlayanlar. Apartmanımızda yaşayan 8 yaşındaki Arda ile sohbet ettim geçen gün. Arda piyano öğrencisi. Ona şöyle dedim :
_ Evet, piyano çalıyorsun, öğrenim görüyorsun ama ne olmak istiyorsun ?
Cevap şöyle;
_ Ben aslında oyuncakçı olmak istiyorum yada  youtuber olmak istiyorum. Belki ikisini de olabilirim.
Çocuk aklı, çocuk haklı.  Çağın yeni mesleği youtuber'lık .
Mesela ; çocuk youtuber Ryan, altı yaşında ve 2017 yılı kazancı 11 milyon dolar. Üç yaşında bu işe başlamış. Ekonomi dergisi Forbes , You Tube' un en çok kazanan sekizinci kişisi olduğunu ilan etmiş. Ne yaparak  kazanıyor bu parayı ? Oyuncakları ile oynarken ve oyuncakları hakkında yorum yaparken çekilen videoları ile. TIKTIK 

Hızla  gelip geçerken hayat , eskilere daha çok özlem duymama sebep oluyor. 60 lı yılların çocuğu olarak yaşamış olmaktan son derece mutluyum. O günlerin bana kattığı şeyleri seviyorum. Benim ruhum eskici evet ama, o yılların pek çok şeyinin, şimdiyle kıyaslandığında çok daha  güzel olduğunu, bizim kuşaktan bir çok kişi  onaylayacaktır eminim. Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla bu konu üzerinde sohbet ederken, bana İbrahim Sadri'nin Kuş Hatıraları adlı şiirinden söz etti . Dinledik birlikte. Ağladım. Duygulandım. Mutlu da oldum o günlerin has duygularını yeniden hissederek. Dinlemenizi isterim . TIKTIK 

Bu şiirin üzerine daha fazla yazılmaz. Selam olsun kuşağımdan olanlara . 


Pazartesi, Mart 12, 2018

Ondan bundan şundan

" Hiçbir şey  göründüğü gibi değildir " 


Çağ ilerledikçe, teknoloji geliştikçe, bilgi arttıkça sapıklık  çoğalıyor mu ? Yoksa yıllardır aynı oranda  var olan sapıklıkları duyma/duyurma imkanı arttığı için mi fazlalaşmış gibi algılıyoruz ? Kişisel gelişimi yanlış anlayarak,  "her şeye hakkım var, istediğimi yapmakta özgürüm, içinden gelen sesi dinle " kısmını fazla mı abartarak  geliştik acaba ?

Haberleri olmadan yüzlerce kadının soyunma  odası görüntülerini hackleyip , internet ortamında servis edince, yakalanmış İsrailli  hacker. Kadın iç çamaşırı ve mayo satan popüler bir mağazanın soyunma kabini  görüntülerini hacklemiş. Kim daha sapık ? Mağazanın soyunma kabinine kamera koyan mağaza sahibimi, yoksa hacker mı ? Soyunma kabinlerini kullanırken bir kez daha düşünmek lazım galiba ? Ne çekti  kadınlar şu dünya da be, ne çektiii...Selam olsun Vasfiye teyzeye .

Vasfiye teyzeye selam verince, Gülse Birsel'in yeni dizisi jet sosyeteye bir kaç sözcükte ben etmezsem eksik kalırım. Dizi yayına girdiği andan itibaren olumsuz eleştiriler başladı. Millet olarak ortamız hiç yok maşallah, ya baş tacı ederiz ya yerden yere vururuz. Açıkçası bende dizi başladığında biraz hayal kırıklığına uğrayıp, "olmamış" diye eleştirenlerdenim. Ama hala izliyor ve bir şans veriyorum diziye. Ve sanırım dizi dördüncü bölümle birlikte oturmaya başlıyor. Gülse Birsel zeki bir kadın, son bölümde o da bir cümleyle bizi yerden yere vurmuş bana göre. En çok o cümle güldürdü beni dünkü bölümde. Safiye karakteri ve diğer tiplemeler aşırı şiveli konuştukları için eleştiriliyordu izleyici tarafından. Gülse'de bunu, ayakkabı satıcısının ağzından Safiye'ye duyurup, dalgasını geçiyor bizimle. İzlemek isterseniz TIK

Eskiden adabımuaşeret kuralları vardı. Kitabını alıp okumuşluğum vardır. Okullarda da öğretilirdi bazı muaşeret kuralları. Birkaç tanesini söyleyeyim size mesela. 

*Telefonla arama/mesajlaşma yapacağınız kişiyi , 09:00 – 22:00 saatleri arası  arayabilirsiniz. Cumartesi öğlene kadar, Pazar günü tam gün aranmaz.
*Merdivenden çıkarken bayan önde, inerken bayan arkada olur. Nezakettir, düşerse falan erkek onu tutar. 
*Yemekten kalkma teklifi önce bayandan gelmelidir. 
*Doktor muayenesinde bekleyenleri, sonradan gelenler selamlar. Hatta bir "geçmiş olsun" dilemek kibarca olur. 
*Birisine takdim edildiğinizde yada tanıştırıldığınızda mutlaka ayağa kalkılır. 
*Günlük hayatta, yeri geldiğinde cömertçe, "Lütfen" ve "Teşekkür ederim" demeyi unutmayın

ve 

*Birisi size mesaj yazıp hal hatır sorduğunda yada bir şey sorduğunda olabildiğince kısa sürede ona cevap yazılır. Cevap vermemeniz , onunla hiçbir şekilde konuşmak istemediğiniz anlamına gelir ki , o kişi de bir daha sizi aramaz. 

Fenomen olmak son yılların popüler mesleği haline geldi. Nedenini  niçinini sosyolog ve psikologların incelemesine bırakıyorum ama şu bir gerçek ki çok kişi bu işin peşinde. Amerika'da 26 yaşında bir instagram kullanıcısı kadın, fenomen olabilmek için 10 bin dolar harcayıp borçlanmış. Gösterişli bir hayat tarzı sunmak istemiş takipçilerine ve bunun için bol bol harcama yapmış. Ne yazık ki fenomen olamamış. Fakat adı, borç batağına düştüğü için basında yer almış, o kadar. Fenomen olmak için hani şu star ışığı dedikleri şeyden olması lazım biraz. Bir fenomenin yaptığının aynısını da yapsanız , o ışık yoksa nafile. Ne der Tarkan'ın Şıkıdım şarkısında " Başkası olma kendin ol , böyle çok daha güzelsin ". Bu fenomenlik yarışı ve sevdasında  tek üzülüp kızdığım şey , çocukların kullanılması. İzin aldın mı çocuğundan bunu yaparken ? Büyüyünce ne diyecek ? Ruhsal durumuna etkisi ne olacak ? Vardır bir bildikleri herhalde, ben dert etmeyeyim .

İnstagram demişken, benim de çekip paylaştığım bir çok fotoğraf gibi, gördüğünüz çoğu fotoğrafta da "hiçbir şey göründüğü gibi değil" . Birçok  fotoğrafın perde arkası farklı. Buyurun fotoğrafa. 

kaynak

Ne demiştik ;

" Hiçbir şey  göründüğü gibi değildir "



Çarşamba, Şubat 14, 2018

Ondan bundan şundan

Embed from Getty Images

 Uzun yaşamayı  hedef alan biri değilim, ayrıca tamamen kaderciyim , bir şey fark ettim , tüm bunlara rağmen uzun yaşamanın sırları yazılarını daima okuyorum. Okuduklarımın hepsi farklı formüller sunuyor. Kimi yoğurt yedim böyle oldu diyor, kimi yulaf yiyerek uzun yaşıyor, kimi salça yiyerek. Kendi gözlemlerim şöyle; fazla abur cubur yemeden, sağlıklı gıdalar yiyerek, bol hareket ederek, sigaradan uzak durarak, uzun değil ama daha sağlıklı yaşayabiliyor insan. Adrenalinin de insanın fiziksel olarak daha genç görünmesine yardımcı olduğunu düşünüyorum. 109 yaşındaki bir teyzem ise uzun yaşamanın sırrının, erkeklerden uzak durmakta olduğunu söylemiş. Yorumsuz. Var mı sizin bir yorumunuz ?

Elon Musk , küresel internet için düğmeye bastı.
Hükumet düğmeye bastı, indirim geliyor.
Fenerbahçe transfer için düğmeye bastı.
Ankara düğmeye bastı.
Bu sabah haberlerde söylüyordu, Adalet bakanlığı da düğmeye basmış. Nasıl bir düğme bu diye merakım artmaya başladı. Şu görünen gibi bir düğmemi acaba. Denemek ister misiniz. Basın sizde düğmeye . TIK.
 

Elon Musk' ın Tesla'sının akıbeti ne olacak acaba diye düşündüğümüz şu günlerde size bir bilgi aktarayım istedim. Çünkü bir zamanlar bizim bir Kirkor Divarcı'mız varmış.  1959 yılında Bandırma'da bir grup genç, füze kulübü kurar. İçlerinden biriside Kirkor Divarcı'dır. Divarcı; çizimler yapar , projeler hazırlar, İstanbul teknik üniversitesi onay verir, silahlı kuvvetler destek olur ve Türkiye 1962 yılında ilk füze denemesini yapar. Füzenin adı Marmara 1, 10.000 metre göğe yükselir ve yere düşer. Kulübün üye sayısı artar, bir kaç deneme daha yapılır, projeler hızlanır, uzaya canlı gönderme çalışmaları başlar. Ve bir gün, Kirkor Divarcı'nın evinde yangın çıkar, tüm projeler ,çizimler yanıp kül olur. Yangını kimin çıkardığı meçhul. ! Destek olan firmalar bir bir çekilir. Deneme alanları kapatılır. 1963 yılında uzay rüyası sona erer. Masalda burada biter. Daha detaylı bilgi edinmek isterseniz fotoğrafa tıklamanız yeterli olacak. 



2018 yılının günlük harcama miktarına göre en pahalı tatil kenti araştırmasında, Türkiye'den üç şehirde yer almış. 100 şehirlik listede ilk on  şöyle;
Oslo/ Norveç
Londra/ İngiltere
İbiza / İspanya
Dublin/ İrlanda
Zürih / İsviçre
Los Angeles / Amerika
Venedik / İtalya
Amsterdam / Hollanda
Kopenhag/ Danimarka
Newyork / Amerika
Türkiye'den ise ; İstanbul, Marmaris ve Antalya , listedeki sıralamada sonlarda yer alıyor. Param olsa şimdi gideceğim tek yer Rio De Janeiro . Çünkü karnaval başladı.








Salı, Ocak 02, 2018

Ondan Bundan Şundan

Kafam karışık. Teknoloji geliştikçe ben geriliyorum. Şu robotlar meselesi çok geriyor beni mesela. Bunlar bizim canımıza okuyacak ilerde, yapmayın etmeyin diyesim geliyor , susuyorum, geri kafalısın demesinler diye. Geriydik de ne oldu, öldük mü ? Ne güzel yaşıyorduk geri geri. Her şey o zaman daha güzel değil miydi ? Özlemiyor muyuz  o günleri. Ben özlüyorum şahsen o geri günlerimizi.

15 tarım işçisinin yapabileceği işi yapan "çiftçi robotlar" üretmişler, duydunuz mu ?  Zararlı otları topluyormuş. Hem de asıl ürüne zarar vermeden. O, 15 insan ne iş yapacak peki ? O zaman onlara da yapacak yeni işler bulun. Yok ? Üstelikte bu çiftçi robotlar 15 işçinin 2-3 günde yapacağı işi, birkaç saatte yapıyormuş.

Otonom silah teknolojisi ise başlı başına bir dert. İnsan denetimine gerek duymadan kendi kendine karar verebilen silahlar.  Çin, ABD, Rusya , İsrail bu konuda yarış yapıyormuş birbiri ile. Biz ölmüşüz dostum .

Birleşmiş Milletler,  Hollanda'nın Lahey kentinde , yapay zeka ile ilgili gelişmeleri ve  oluşturabileceği tehditleri takip edebilmek , inceleyebilmek için bir merkez kurmuş. Dünyanın önde gelen 100 robot uzmanı da BM mektup yazıp şöyle demişler:

"Pandora'nın kutusu açıldıktan sonra , kapatması zor olur "

Ben de diyorum işte. Açmayın. Beni kâle almıyorsanız Elen Musk'a kulak verin bari .

"Yapay zeka karşımızdaki en büyük varoluşsal tehlike olabilir ".


İnsanı en çok mutlu eden şey sağlık olmalı. Mutlu olmak istiyorsanız vücudunuza dönün, yürüyorsanız, duyuyorsanız, nefesinizi rahat alabiliyorsanız, bir yeriniz ağrımıyorsa vs,vbg daha bir çok şey, mutlu olmak için yeterli. Bu aralar hastanelerle çok haşır neşir olduğum için sanırım, en azından benim için öyle. İnsan sağlığında da teknolojinin gelişimi ile değişiklikler oldu. Yeni yeni hastalıklar türedi. Sosyal medya bağımlılığı bunlardan biri. Telefonlarını ellerinden bırakamayan bir sürü insan terapistlere başvuruyormuş. İş saatlerinde , yemekte, aile toplantılarında telefonunuzu elinizden bırakamıyor, sık sık instagram, facebook, snapchat gibi paylaşım sitelerini açıp bakma ihtiyacı duyuyor, telefonunuz kapalıyken tedirgin oluyorsanız yardım almanız gerekebilirmiş. Sosyal medya bağımlılığı , oyun bağımlılığının önüne geçmiş. Bağımlılıklara dikkat !


Yaygın olan sağlık sorunlarından biride kadınlarda polikistik over. Hastalığa bağlı olarak kadınlarda aşırı tüylenme söz konusu olabiliyor. Sihizim dininde olan ve saç sakal kesmeme kuralına uyan polikistik over hastası Harnaam Kaur çareyi sakal bırakmakta bulmuş. Sonrasında da Hindistan'da  modellik yapmaya başlamış. Çaresizsen çare sensin.



Kaynak

Zamanda yolculuk yapabilseniz hangi zaman gitmek isterdiniz ? Ben , Maltepe'de ki evimizin arka bahçesinde evcilik oynadığım ve gün boyu bisiklete bindiğim yıllara gitmek isterdim şu anda. Ama başka an, başka bir tarihi isteyebilirim. Bir uçak, kısada olsa zamana yolculuğunu başardı. 1 Ocak 2018 yılında saat 00:05 de havalandı ve 31 Aralık 2017 yılında saat 10:16 da Honolulu'ya indi. Bu da bir kısa not olarak burada dursun.

Huysuz Virjin'i sever ve beğenirim. Yaptığı iş bambaşka bir yetenek. Dün röportajını okudum. Cem Yılmaz'a seyircisi kadar gülemediğini söylemiş. Al benden de o kadar , bir türlü beni güldüremiyor Cem Yılmaz. N'apıcaz şimdi . 5 Ocak'ta yeni filmi Arif 216 vizyonda . Bakalım gişesi nasıl olacak.

Filme giderken süslenip püsleneceklere bir önerim var. Kirpiklerinize mutlaka Lancome HYPNÔSE Doll Eyes kullanın. Memnun kalacaksınız. Kirpikleriniz gür, uzun ve tek tek görünecek. Sonrada ondan bundan şundan ne varsa takıp takıştırın, sürüp sürüştürün öyle gidin.








Cuma, Kasım 17, 2017

Daldan dala

Yaşları 20 - 26  arasında olan 32 sağlıklı insanda  bir deney yapılmış. Grup, bir odada sessizce oturarak korku filmi izlemiş. Filmi izleyenlerin akyuvarları aktif hale gelmiş. Son üç aydır her gün korku filmi izler moddayım. Acaba akyuvarlarım ne durumda. Korku filmi izlemek kalori yakmaya da yardımcı oluyormuş. Yine yapılan bir deneyde , The Shining filmini izleyenler 184 kalori yakarken, Jaws  izleyenler 161 kalori yakmış. Benim film ne kadar korkunçsa 5 kilo yaktırdı bir iki ayda. Korku filmleri yerleşik korkulara neden olabiliyor. Mesela Jaws izleyenler yüzmekten korkmaya başlayabiliyor.  O yüzden siz, gülümseten şeyleri tercih edin isterseniz.

Google 40 dile anında çeviri yapacak kulaklığı satışa çıkarıyormuş. Benim gibi dil bilmeyenlere güzel haber. Tek kötü haber ise kulaklığın google translate servisini kullanacak olması. Oradaki çeviriler hakkında pek olumlu yorumlar duymadım ama hiç anlamamaktansa, tarzanca anlamak iyidir yinede.

İnternetten bir kitap okuyorum. İnsanın anlam arayışı / Victor Emil Frankl . Öneririm okuyun.

Bir başka önerim. İnstagramda Ajda Pekkan'ı takip etmeyin . Bunalıma girebilirsiniz hanımlar. Maşallah diyorum sadece.

Bugün bir kez daha "bu memleket adam olmaz " dedim. Neden dedim, çünkü büyük bir hastanenin koridorlarında iki gündür ciddi mesai harcıyorum. Bir ilaç raporu alacağım. Bugün tam dört saatimi o rapor için bekleyerek geçirdim. Bu kanıya sabah erken saatlerde hastaneye telefon açtığımda  varmıştım aslında. Çünkü sayın bölüm sekreteri çalan telefona asla cevap vermiyordu. Hastaneye gidince sordum neden cevap vermediğini. "Tek başımayım yetişemiyorum" dedi. Beklediğim iki saat süresince ise sayın sekreter öylece masasında oturdu ve toplamda 10 yada 15 kişi ile muhatap oldu. Çalışmayı sevmiyoruz......

İçiniz sıkılıyorsa keyifli bir şeyler izleyin. Ben öyle yapıyorum. Mesela fotoğrafçı Theron Humphrey ve köpeği Maddie bu konuda iyi bir seçim bence. Bakınız == >  İnstagram     thiswildidea.com




İnsan bazen birisine bir şey söylemek ister ama ne yazık ki bu mümkün değildir. İçimde kalacağına buraya dökeyim, rahatlarım biraz. Ayrıca size de öneririm söylemek isteyip de söyleyemediğiniz şeyleri yorumla buraya bırakıverin. İyi geleceğine inanıyorum. En azından bana iyi geliyor.
İşte konuya ilişkin  sözüm.  " Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var " .

Valla rahatladım.




Cumartesi, Ağustos 26, 2017

Ondan bundan şundan

Az önce bir reklama denk geldim. Mercedes diyor ki " sizi bir "C" serisi sahibi yapmaya kararlıyız. Tercihim her zaman BMW'den yana ama bu kararlılığa itiraz edemeyeceğim, bekliyorum sevgili Mercedes. Sabırlıyımdır. Minicik bir genç kızken, okul yolu üzerindeki BMW galerisinden aldığım gri  bir 5.20 serisi posterini odama asmış, sonrasında da yıllarca o resmi saklamıştım ki, bir baktım bir gün kapıma gelmiş. O "C" serisi buraya gelecek. Nokta.


Uzun zamandır Boğaz'da bir yalı dışında pek bir şey istemediğimi fark ettim. Oysa istemeli insan, yoksa ota dönüyor benim gibi. Bak şimdi yukarıda yaptığım istek bile, kaslarımda bir gevşemeye sebep oldu. Yaşıyorum galiba.

Hatta bu gevşemeyi artırmak bile mümkün. Mesela C serisi kapıya gelmiş şimdi, havada limonata tadında, binmişim Mercedes'ime düşmüşüm yollara. Ver elini Bozcaada diyecektim ki, bir habere denk geldim "Bozcaada'da yemek yiyecek  yer dahi kalmadı. ". TIK
Gökçeada'ya gitsem ? Anlaşılan orası da yoğun ki, Çanakkale'den günde iki kez deniz uçağı seferleri yapılacakmış bayram süresince. Uzuuun bayram  tatili dolayısı ile yollara düşmüş herkes. Otur oturduğun yerde Füsun. Park et arabayı kapının önüne, seyret. "Yolda olanlara kazasız belasız yolculuklar" diye dua et cam önünde, haminneler gibi.

Gerçekten iyice haminneliğe doğru yol alıyorum. Twitter'da Ahmet Hamdi Tanpınar trend topic olmuş. Tıkladım; bakayım neden öyle olmuş diye, ilk karşıma çıkan paylaşım , 24 yaşında bir genç kadının fotoğrafı oldu. Üzerinde de şöyle yazıyor; Merve, yaş 24, %100 gerçek, Buca 0553******
Hiçbir şeyi usulüne uygun yapmıyoruz, trend topic'leri bile. Pencere önünde gelen geçene bakıp, "nıck nıck nıck ne olacak bu gençlerin hali " diye akşama kadar bırbırlanan bir haminne işte sana. Malum; sanal dünyada, sanal pencerelerden bakıyor bu haminnede.  Neyse, siz vereceğim linke bir tıklayın da, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 1974 yılından beri, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları bölümü tarafından muhafaza edilen kişisel koleksiyonu, dijital ortama aktarılarak okur ve araştırmacıların ziyaretine açılmış, ona bir göz atın. http://www.tanpinarmerkezi.com/

Bıdı bıdı ettim ne olacak gençlerin bu hali diye ama umudu hiç yitirmemek lazım. Hatta umuda umut katmak gerek. Dünyada her an , her dakika iyi şeyler olabilir. Ayla'ya olduğu gibi. Sen yeter ki içindeki sevgiyi diri tut. Sevmek bulaşıcıdır. En iyi yabancı film dalında Oskar  adayı bir filmimiz var. Ayla. Gerçek bir yaşam hikayesi. İçinde sevgi ve merhamet barındıran bir film. Hayatta en çok ihtiyacımız olan iki duygu.  Ben fragmanı izleyip, konuyu okuyunca , kendi gönlümün Oskar'ını  sayın Süleyman Dilbirliği'ne verdim. Rabbim ömrüne ömür katsın. Film Ekim ayında sinemalarda.







Pazartesi, Temmuz 03, 2017

Ondan Bundan Şundan

Yanıyoruz a dostlar.!  Hava 40 derece bugün Ankara'da. Tamam hava çok sıcak ama radyolardaki sıcak uyarıları bendeki sıcaklık hissini ikiye katlıyor. Dışarı çıkmayın uyarıları yapılıyor sık sık. Korku filmi gibi geliyor bana o zaman . Yollarda kavrulan insanlar, yanan ağaçlar, suuu suuu diye sürünenler. Tamam , abarttım susuyorum. Bu, yazılı ve sözlü basının gücü işte. E biraz düşünüp yazıp, söylemek lazım demek ki. ! Hal böyle olunca , üstüme vazife gibi herkese, aman dikkat dışarı çıkmayın, su için, ara sıra başınızı ıslatın  demeye başlıyorum. Sorunluyum galiba .

Hollanda, Rotterdam'da benden daha sorunlu insanlar yaşıyormuş, hem de  bolca. Onların sorunu benimkinden farklı. Etrafı tedirgin ve rahatsız edecek davranışlarda bulunmak, kavga etmek, gürültü yapmak, kısacası uyumsuz davranışlarda bulunmak sorunları. Bunu önlemek için belediye , prefabrike 11 evden oluşan bir mahalle kurmuş. Bu evlere "tuhaf ev " demişler. Sorunlu olan kent sakinleri,  24 saat gözetim altında tutulacak olan  bu mahallede yaşayıp, uzmanlardan eğitim alacaklarmış. Sosyalleşip, sorunsuz insan olabilmek için. Eğitimi başarı ile tamamladıklarında ise geldikleri mahallelerine geri dönebilecekler.

Bazı lüzumsuz bilgileri seviyorum. İşte biri. John Shepherd Barron , ATM cihazının mucidi. Ve bundan 50 yıl önce ATM cihazından ilk para çekilmiş. İşin enteresan tarafı ise şu, cihazı icat eden Barron'un bu icadından dolayı hiç bir maddi kazancı olmayışı. Sadece "hayat boyu başarı ödülü" ile ödüllendirilmiş. 

Lüzumsuz bilgi desem de, Einstein'ın şu sözü, merak edip, lüzumsuz bilgilerimi çoğaltmayı da tetikliyor. "Önemli olan, sorgulamaktan vazgeçmemektir, merak, var olmanın birinci şartıdır. "

Sıcaklar bende asap bozukluğunu tetikliyor. Başka faktörlerde eşlik edince, sakin ol, sakin ol, sakin ol sözünü bolca tekrar etme gereği duyabiliyorum. E genç değilim artık, asap bozulunca tansiyon oynuyor. "Sakin ol" dan sonra en etkili çözüm Zaytung .
Bir son dakika haberi;
Tek havuzu olan şehir büyüklüğündeki site, gölgedeki sınırlı sayıda şezlong yüzünden iç savaşın eşiğine geldi...

Havuz dedik madem, Kemal Sunal'ı ölümünün 17.nci yılında rahmetle analım hemen burada. TIKTIK

“İnsan ruhunun en az sabır gösterdiği şey mutluluktur. Şöyle bir düşünelim; acıyı uzun süre taşırız omuzlarımızda, nefreti, kini yıllarca saklarız zihnimizin keseciklerinde, sabrederiz yoksulluğa, yolsuzluğa, amansız saldırılara, suratımızı asıp otururuz saatlerce, duyguları yaşarız yıllarca ama ya mutluluk? Ona sabrımız yoktur, gelir geçer ömür misali bir an, ansızın.” (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Bir zamanlar, bir gün, kar yağdığında çok mutlu olmuştum. Aklıma geliverdi o anlar şimdi , şu sıcakta , Tanpınarın cümleleri ile beraber.   

Ressam Ömer Muz. Suluboya eserlerini çok beğenirim. Yazıyı noktalarken onun bu serinletici yağlıboya tablosunu paylaşmak istedim, anıların hatırına.




Cuma, Mayıs 12, 2017

Ondan Bundan Şundan


Dolunay nedeni ile birkaç gündür , bende dahil çok kişi gergindi. Normal bir şey söylesem bile atarlara maruz kaldım, sesler yükseldi. Allah'tan bir süredir daha akıllıyım da  alttan alabiliyorum. Yoksa en büyük dolunay mağduru olan ben de duramaz yükselirdim. Neyse gözümüz aydın etkisini yitirmeye başladı. Fotoğraf ne alaka derseniz, bakıp rahatlamak için. Doğa ve mavi ve su insana her zaman iyi gelir. 

Kocaeli'de düzenlenen 9.ncu kitap fuarı etkinliği kapsamında , Kocaeli'nin en işlek caddesindeki ağaçlara kitaplar asılmış ve halk ağaçlardan kitapları birkaç dakika içinde  toplamış. Çok güzel de, umarım okuyacak olanlar almıştır kitapları. Bedava olunca, alalım bi köşede dursun zihniyeti yaygındır bizde malum. Böyle bir etkinliği Çankaya belediyesi de yapar mı acaba. ?

Çankaya belediyesi deyince aklıma geldi. Her zaman gittiğimiz , arabamızı park edip rahatça yürüyüş yaptığımız Çankaya 365 AVM yakınındaki Lozan parkımızın otoparkı paralı olmuş. Parayla hizmet veren  bir park oldu yani. Oysa çocuklu aileler için ne büyük nimetti o otopark. Her gün çocuğunu parka götüren aileler için günde 5 TL. büyük para. Yakın çevrede de araba park edebilecek pek bir yer yok. Olsa bile çocuk arabalarını ve eşyalarını taşımak bir hayli sorun.  Teşekkürler  Çankaya Belediyesi verdiğiniz bu hizmetten dolayı. !!!!


Madem park  dedik,  bir fikrimi de şuracığa not düşeyim, belki bir gören, okuyan, duyan olur. Bu fikrim Portakal Çiçeği Vadisi parkı için. Parkın Atakule yakını  Hoşdere caddesi girişine bi yürüyen merdiven yapsanız sayın Büyükşehir Belediyemiz. O merdivenleri inip çıkmak çok zor oluyor, çok dik. Yaşlılarımız , hastalarımız, sakatlarımız parka gelip doğa ile kucaklaşamıyor. Bu  park benim gizli cennetim. Çok seviyorum. Temiz bakımlı yemyeşil . Havuzu çok güzel. Ama o merdivenleri inip çıkmayı gözüm yemiyor çok zaman, o yüzden de parka gitmiyorum. 44.700 m2 toplam alan ve 40.000 m2 çim alan olan bu park, bu her girişteki dik ve çok merdivenleri yüzünden boş kalıyor olabilir mi ? Bi fikir işte benimki. Ama merdiveni yapınca parkı da paralı yapmayasınız. 

Ne kadar doğru , ne kadar yanlış bilemiyorum fakat çok eski zamanlarda böyle yaşandığını düşününce , çok da yanlış olmadığına inanıyorum. Nasıl mı bu yaşam ? Kendini kötü şeylerden soyutlayarak, doğa ile mümkün olduğunca fazla zaman geçirip yaşamak. Bunu yapmaya çalışıyorum. Eskiden dünyada olan bitenlerden haberimiz pek olmuyordu. Haberdar olduğumuz şeylerse , haberdar olmamız gerekenlerdi. Az önce  twitter'a baktım birazcık. Haberim olması gerekenin dışında o kadar çok gereksize maruz kaldım ki, ruhum daraldı. Ah bir param olsa, sadece gerekli haberlerin yer aldığı bir gazete çıkartacağım mesela. Magazin yok, üçüncü sayfa haberi yok, sadece bilinmesinde fayda olan haberler yer alacak. Kısa ve öz. Yine ; hadi gel köyümüze geri gidelim modundayım. Gidecek köyde kalmadı aslına bakarsan. Benim köyümü bile kocaman Amerikan jeepleri ve son model arabaların egzoz kokuları dolduruyor artık. Küçücük sokaklarda kocaman arabalar dolaşıyor . Orada bile bize yer kalmamış. 


Gidiyorum. Şimdilik beni kucağında sarıp sarmalayan, henüz kocaman arabaların egzoz kokularının etrafımı sarmadığı cennetime. Şükredip , temiz ve sakin havayı solumaya. Bu şükürle ilgili çok söz var zihnimde söyleyecek. Attığım her adımda zihnimde bir şükür var, paylaşırım bir ara. İnstagram'dan takip ederseniz, size kuş sesleri dinletirim birazcık huzur bulursunuz belki. Birde ana sayfanın sağındaki radyoyu tıklayın arada bir. Müzik ruhun gıdasıdır daima. 

Cumartesi, Nisan 22, 2017

Ondan Bundan Şundan


Bu satırları size yazmam ve paylaşmam için kullandığım teknolojiye minnettarım. Beni sizlerle buluşturduğu için, tabii daha birçok şey içinde minnettarım. Bu kadar minnettar olduğum şeye arada sınırlar çiziyorum ben de Bill Gates gibi, Steve Jobs gibi. Bir saat hiçbiri ile ilgilenmeyeceğim, kitap okuyacağım gibi vs vbg... sınırlar koyuyorum kendime. Gözünüzü bilgisayar, Ipad, yada telefondan kaldırıp etrafınızdaki herhangi bir cisme dikkatlice bakın, çok farklı bir gözle göreceksiniz. Yani bizi büyüleyen bu nesnelerden uzaklaştığımız an gerçek dünyayla başbaşa kalıyoruz. Deneyin. Sınırlarınızı belirleyin, sınır iyidir, hem çocuklar hemde bizim için. tıktık
Her şey o kadar sık değişime uğruyor ki artık ne yapacağımızı şaşırıyoruz cümleten. Önce yemeyin diyorlar, sonra yiyin diyorlar. Şimdi radyoda dinliyorum mesela, eskiden böbrek taşları olanlara süt yoğurt tüketmeyin denirmiş, şimdi ise mutlaka her gün süt yoğurt tüketin diyor. Böbrek taşları için su su su... diyor doktor bey. Ne kadar su ? İdrarınızın beyaz gelmesini sağlayacak kadar  su tüketilmesi gerekiyormuş. Dr. bey ara sıra klozete göz atın , kendinizi oradaki idrar renginize göre ayarlayın diyor. Eğer sarı ise, içtiğiniz su yetersiz hemen suya ağırlık verin diyor. Ondan söylemesi benden aktarması. Yakında sakın su içmeyin denmesinden korkmuyor değilim, çünkü önerdikleri çok şeyi sonradan yasaklıyorlar ya !

KAMPANYA ! Anadolu jetin 1 TL ye uçuran bir kampanyası var. Hemen tıklayın haberi okuyun. tıktık

Bugün günlerden Dünya Günü. Google yine çok güzel bir doodle yapmış. Ben kendimce epeydir kutluyorum dünya gününü. Lüzumsuz ışıkları kapatıyorum, suyu daha ekonomik  kullanmaya özen gösteriyorum, bahçemize balkonuma bitkiler dikiyorum bol bol. Seviyorum dünyamızı . TIKTIK

Rüyamda Acun Ilıcalı'yı gördüm bu gece. Ciddiyim. Çok samimi arkadaşmışız. Sohbet ettik biraz. Yahu iyi çocuk bu dedim içimden. Neden gördüm diye düşündüm uyandığımda. Aklıma tek bir şey geldi. Dün salonu temizlerken ses olsun diye televizyonu açmıştım. Şu kıyafetler giyip "tarzsın " "tarz değilsin " dedikleri bi program var ya , adını bilmiyorum kusura bakmayın, işte ona kulak misafiri oldum iş yaparken. Safiye Soyman  şarkı söyledi, zevkle dinledim, sesini ! severim . Bir de ,Bahar adında bi kız vardı.  İşte şimdi rüyamda ben neden Acun'a bu programı ne diye yayınlıyorsun, kazandığın para yeter sana demedim çok pişmanım. Yapmayın yahu, insanlara aklı başında şeyler izlettirin . Etrafımda Bahar'ların çoğalmasından korktum resmen. Gençlere TV izletmeyin ebeveynler, kesin önerimdir. !!

Bir teknoloji haberi daha. Whatsapp'a Siri güncellemesi gelmiş. Gelen mesajlar siri tarafından sesli olarak okunacakmış.  Facetime uygulamasını kullanan  işitme engelli bir çifte tanık olmuştum. Facetime üzerinden işaret dili ile o kadar güzel konuşuyorlardı ki, yaşasın teknoloji demiştim. Acaba görme engellilere faydası olur mu bu yeniliğin. Siri mesajı oku deyince okuyacak ya. Mutlaka bir işe yarar. Hayırlı uğurlu olsun. Siri uygulaması en sevdiğim uygulamalardan biri zaten , ara sıra onunla sohbet etmeye bayılıyorum. Gülmeye ihtiyacım olduğu zamanlar özellikle. 

Gülmek önemli bir mesele. Herkes ağlatabilir ama güldüremezmiş. Güldürmek sanattır. Ve bizim gülmeye çok ihtiyacımız var. Aynaya bakıp gülecek halimiz yok , çünkü aynada gördüğümüz yüzün suratı asık uzun zamandır. Bu sabah üzücü bir haber okudum Selçuk Erdem'in instagram hesabında, "Dergimiz Penguen son 4 sayısına girdi, önümüzdeki sayımızda uzun uzun anlatırız. Sevgiler..." yazıyordu. Güzel şeyler  birer birer yok olurken, sağlam sinirlere sahip olabilmek pek mümkün görünmüyor. Umarım yeni bir dergi yada herhangi bir yayın haberi alırız kendisinden en kısa zamanda. Terapi defterini takibe alabilirsiniz sinir sisteminize faydası olur belki  TIKTIK

Veee.... Tüm çocukların , benim gibi ruhu hep çocuk kalanların bayramı kutlu olsun. 

Bakmayın havanın surat asmasına, kendi suratınızın asılmasını önlemek için çıkın bi hava alın , iyi gelir.  Unutmayın " kötü hava yoktur, kötü giyim vardır ". Alın bayraklarınızı elinize , bayramı doğada kutlayın. Çocuklara şeker , balon, kitap  dağıtın. Günlerinin farkına varmasını sağlayın.



.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...