Cumartesi, Mart 01, 2014

Bugün ne yapsam derken

Evet seviyorum, internette gezinmeyi çok seviyorum. Bu sabahta yaptım aynı şeyi. Önce bugün ne yapsam diye gezindim. Sergilere baktım, konserlere baktım, sonra  dünyada bugün neler oluyor diye bakarken, birden kendimi bir blogda buldum. Okuduğum, günün dünya haberleri ya da bugün ne yapsam ile bir ilgisi yok. İşte internet sörfü böyle bir şey. Bir şeye bakarken bir başka şeye atlayıp, oradan bambaşka bir şeye yönelebiliyorsunuz. O kadar hızlı yaşanıyor ki her şey.  

Nerden nereye geldim bakın. Önce Ankara Rehberi ' ni kolaçan edeyim dedim. Sergilere, konserlere baktım. Sonra evdeki işler aklıma gelince, "boşa bakma istersen" dedim kendim, kendime. "Bugün bir yere gidemezsin."  O sırada gözüm rehberin tarih bölümüne takıldı. Oraya bakarken Ankara'da tarihi kilise var mı acabaya kadar geldim. Onu araştırırken Ankara'da olan bir yangında yanan Clemens kilisesini gördüm. Derken o büyük yangını öğrenmek istedim. Onunla ilgili bakınırken bir bloga  rastladım. Orada kaldım. 

foto

1917 büyük Ankara yangınından söz edeyim mi biraz ? Ankara'da 1917 yılında, kentin zengin azınlıklarının ve Türklerin oturdukları, ayrıca iş merkezi olan bölgede 3 gün süren bir yangın çıkar. Hisarönü, Saraçlar çarşısı, Bedesten, Atpazarı ve Çıkrıkçılar yokuşu'nu kapsayan bir yangındır. Yaklaşık 1900 hanenin yok olduğu söylenmektedir. İşte Clemens kilisesi de bu yangında yok olur. 1917 de Selanik'te de bir büyük yangın çıkmış ve orada da şehrin üçte ikisi yok olmuştur. Orada da Türk ve Museviler yaşamaktadır. Yeni moda tabirle, "zamanlama manidar "..

Refik Halid Karay Ankara adlı kitabında büyük Ankara yangınını bakın nasıl anlatmış. 

“Ankara yangınını görmeyenler, Roma'nın nasıl yandığına, o dehşete, o kıyamete akil erdiremezler. Bir meydanlığa rast geldim, Ankara Ermeni'lerinin zenginliğine delil olarak orada muvakkat bir abide kurulmuştu. 
Yangından kaçırılan yüz kadar piyanonun sıra sıra dizildiğini gördüm. Üstelerine seçme, pahalı halılar serilmişti. Birden kocaman bir yanık kütük geldi, aralarına düştü; söndürmeye koşacak adam yoktu. O kütük bir kundak gibi çeyrek saate kalmadı piyanoları tutuşturdu. Hem nasıl tutuşturmak? Gaz dökmüş, benzin serpmiş gibi... tellerinden bin bir nağme çıkarak o kupkuru cilalı sandıkların yanışı çok acayip olmuştu. İnsan  gibi inleye inleye, teller ateş gibi kızararak bembeyaz dişleri sıcaktan etrafa pıtır pıtır serpilerek ne feci ve ne tuhaf yanıyorlardı... Ankaranın en kibar mahalleleri, en büyük çarşısı, serveti, refahı çoktan kül kesmişti. Yolda saçları dağınık, gözleri ürkmüş ve güzellikleri atmış genç kızlara rast geliyordum; ellerinde yangından kurtardıkları eşya vardı: Lavanta şişeleri, pudra kutuları, kurdele ve dantel parçaları, kadife muhafazalar.


    Çocuklarını kaybeden anaların ise haddi hesabı yoktu. Kıyamet Ankara’da o gün kopmuştu ve mahşer günü o gün burasıydı. Neler görmedim. Saçlarından tutuşmuş kadınlar, yolda doğuran gebeler, cübbeleri alev almış hahamlar. Ankara'nın dörtte üçü ortadan silinmişti. Sıra açlığa, sefalete, perişanlığa gelmişti.”


Bu yazıda en çok dikkatimi çeken yüz kadar piyano oldu. ? O yıllarda yüz kadar piyano, bu yıllarda çıkar mı bu rakam.?


Bu bilgileri size aktardığım blogda , ilginizi çekecek daha bir sürü yayın var. Blogun adı Fotoğraf günlükleri. Okunacak ve görülecek bir sürü fotoğraf ve yazı mevcut. Beğeneceğinizi düşünüyorum.  Yangın öncesi ve sonrası bölge fotoğrafları ve diğer bilgilenmeler  için  TIKTIK  

İnternet bilgilerinin tek kötü tarafı, bilginin tam doğruluğunu çok araştırmak gerekiyor. Kısacası nette okuduğumuz her bilgiye direk inanmak biraz sakıncalı. Hani dedikodu kulaktan kulağa dolaşırken birden değişiverir ya, internet bilgileri de bence böyle. Refik Halid Karay yazısı ve yangın ile ilgili bir diğer kaynak, yazıyı bir de burada okuyun derim. Hangisi aslından alıntı bilemedim.   TIK

belkide en güzeli kitabı alıp okumak TIKTIK



7 yorum:

  1. aaaaa ankara rehberini biliyorum yaaaa. kitapçılarda dağıtılıyor yaaa. hatta hep dosttan alırım ankarada olunca. ayrıcaaa, dost, türkiyede en sevdiğim kitapçı biliyomusun ve orda kitabım satılıyomuş yaaaa çok heyecanlı bişi buu.

    ve de bu kilise nerdeymiş bilemedim. klemens. refik halit karay ankara hemen alıcam. yangını duydum ama bişi okumamıştım. okuycam ay çok heyecanlandım yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin yerine ben heyecanlanıyorum kitabın için :))) D&R da yoktu hala. Alamadım henüz. Kızılay'a inersem bakayım o zaman Dost'a. Dost dosttur, ben de severim orayı, uzun süredir gitmedim. yaaa :))

      Kilise zaten viranmış ve yangında tamamen yok olmuş. Tam araştıramadım ama geçmişten kalan tek bir kilise var sanırım hala aktif olan. Diğerleri hep yeni ve apartmanlarda diye biliyorum.
      Kitabı bende alıcammmm ...Ankara..

      Sil
  2. çıkrıkçılar hisarönü tarafı ha.

    ankarada tarihi kilise yok muydu. hatırlamadım şu anda. ama bak kilise gruplarını biliyorum ya. batıkentte gittim bi kiliseye ya. yemek vardı filan ayin vardı. türkler yerlere attı kendini ayinde ha :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niye attılar ki yerlere kendilerini :)))) töbe töbee.. kilisede oluyor muymuş öyle şeyler :)) Enteresan.

      Sil
  3. Keşfettiğin blog çok güzel, şöyle bir göz attım. Okunaca çok şey var, sakin bir günde tekrar bakacağım:) Mutlu pazarlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sakin bir zamanımı beklemekteyim, fotoğraflarla oluşu çok güzel..Hep mutlu ol :)

      Sil
  4. http://bugunneyapabilirim.com/

    YanıtlaSil

İki Kum Tanesi , zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkür eder.

.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...