Tango ; içinde kalp kırıklıkları, asilik, hırçınlıkla birlikte melankoliyi de barındıran dans ve müzik türü. . Dansı da , müziği de aynı adla anılıyor. Kelimenin, Afrika tamtamlarının çıkardığı "tan- go " seslerinden türediği düşünülüyor. Kökeni tam olarak bilinmiyor. En önemli ve ana çalgısı Bandoneon. 1800'lü yıllarda göç sırasında ortaya çıkmış tango. Müzik tüm acılara ilaç olmuş, hemen her dönemde. Kendi topraklarından uzak kalan , açlık ve sosyal sıkıntılarla karşılaşan insanlar oluşturmaya başlamış bu müziği. Sonrasında ise, genelevlerle birlikte gelişmeye başlamış. Kadın sayısının az olması sebebi ile kuyrukta bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük tango grupları kurulmuş. Bu sebeple de uzun süre ahlaka aykırı bulunmuş bu müzik türü ve dansı.
Türkiye'de Cumhuriyet yıllarında dansla birlikte benimsenmiş tango. Ve o dönemin sanatçıları bandoneon yerine akardeon müzik aletini dahil ederek besteler yapmışlar.
Türk tangosunda sözler genellikle aşk ve ayrılık üzerine yazılmış. Bende bugün onlardan birini seçtim, keyifle dinleyin, sevdiklerinizle dans edin diye. Münir Nurettin Selçuk eşliğinde güzel bir pazar günü dilerim.
Ne kadar dertliyim bilsen
Acımıyor musun sen?
Hasretin kalbimi neden yorsun?
Gelmiyorsun, gelmiyorsun.
Dönmeyecek misin geri?
Ey yeşil gözlü peri
Gözüm yolda bekliyorum hergün
Bir öksüz gibi bütün.
Gel ki gönlüme neşe saçılsın.
Bir gülüşünle güller açılsın.
Kuşlar söylesin hep sana şarkı.
Ömrümün olmasın bir cennetten farkı.
Gözümün yaşını dindir.
Artık beni sevindir.
Kalbime saplansın derin derin
Senin uzun kirpiklerin.
Karanlık sardı her yeri
Kaldır şu perdeleri
Sen yoksun diye güneş de söndü.
Odam zindana döndü.
Kaldım kimsesiz bir öksüz gibi.
Sensin benim gönlümün sahibi.
Ufkumda ay gibi yüksel artık.
Hasretin gönlüme çöktü , yeter artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İki Kum Tanesi , zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkür eder.