Daha çok hayal kurmak lazım...
Bu hafta sonu okulların tatil olması ile birlikte , tüm AVM'lerde bol çocuk sesli günler bizi bekliyor demektir. Öyle ya, tatile girmiş bir çocuk başka nereye götürülebilir !
Şöyle bir hayal ettim. Benim çocuğum olsa ne yapardım acaba diye. Hava şartları ne olursa olsun kesinlikle açık havada bir program yapardım. En basitinden "yürüyüş" olabilirdi. Eminim bir çok çocuk yaşadığı mahallenin sokaklarından bihaber. Sabah kapının önünden servise biniyor, akşam kapının önünde servisten iniyor. Elinden tutulacak yaştaysa elinden tutar, koluna girilecek yaştaysa koluna girer mahalle sokaklarında yürüyüş yapardım onunla. Varsa; mahalle bakkalından alışveriş yapar, esnafa selam verip hal hatır sormayı öğretirdim.
Altı, yedi yaşındayım, annem cebime 2.5 T.L para verir, elime de bir liste tutuşturur. Git manavdan ve kasaptan şunları al gel derdi. Kasap amca ile tatlı bir muhabbetten sonra bana hediye ettiği " al bu da sana, annen pişirsin de ye , büyü güçlen " diye verdiği ,böbrek bonusu ile eve dönerdim. Manav amca da meyve ikram ederdi.
O günleri yaşamış, mahalle hayatının tüm güzelliklerini yaşamış, o maya ile yoğrulmuş bir bakkal kızı, hayal ettiği çocuğunu ancak bu şekilde gezdirebiliyor demek ki.
İçimde uzun zamandır bir köy özlemi var. Bu hafta sonu bir köye gitsem diye düşlerken, nereye gidebilirim araştırması yaptım. Ankara civarındaki köylerden habersizim. Tıpkı sabah kapıdan servis alıp, sonra eve servisle bırakılan çocuklar gibi. Köylerimizde şehrimizin mahalleleri sayılmaz mı ? Bunlar iç sesim. Özetle, Nallıhan kuş cennetine gitmeye karar verdim hayalen. E bir ön araştırma şarttı tabii. Bu ön araştırmada çok hoş bir bilgi edindim işte.
Bir varmış bir yokmuş Nallıhan'da Hoşebe Mesire yeri varmış. Burada da asırlık ardıç ağaçları varmış. Bu ardıç ağalarının yetişmesi için ardıç kuşuna ihtiyaç varmış. Çünkü ardıç ağacı tohumlarını yere dökermiş ama tohumlar kendi kendine çimlenemezmiş. Çimlenmesi için; tohumları bir ardıç kuşu yiyecekmiş. Sonra o tohumların kabukları ardıç kuşunun sindirim sisteminde açılacakmış. Sonrada ardıç kuşu pırt yapıp toprağa pisleyecek, açılan o tohum toprakla buluşacak ve düştüğü yerde çimlenecek, ağaç olacakmış. Sırf bu ağacı görme için bile gidilir Hoşebe'ye.
Foto: http://www.kuslar.gen.tr/ |
Bir hayal insana neler öğretebiliyor. Ne güzel maceralara, serüvenlere sürüklüyor. Ne der Yahya Kemal Deniz Türküsü adlı şiirinde;
Çıktığın yolda, bugün, yelken açık, yapyalnız,
Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervâsız,
Yürü! Hür mâviliğin bittiği son hadde kadar!...
İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar.
Daha çok hayal kurmak lazım.
Çocuklar doya doya eğlensin :) benim de bir postum vardı ardıç kuşu ve kent çöplüğü diye gerçekten tabiata hayran olmamak mümkün değil :) http://www.istanbulistanbulolali.com/2011/12/ardc-kusu-ve-kent-coplugu.html
YanıtlaSilOkudum yazınızı şimdi. Doğa en büyük öğretmen insana. İnsan yaşamak istemiyor galiba artık, kendi kendini ve yaşadığı dünyayı yok etme peşinde sürekli.
SilNallıhan 2 yıldır aklımızda kardeşimle benim, bu yaz kısmetse niyetimiz var, belki birlikte gideriz belli mi olur :)
YanıtlaSilPek de hoş olur, sizin gibi iki bilgili kardeşle keşfetmek oraları. Nasip tabii ki. :)
SilÇok güzel bir paylaşım. Yarın karneler verilecek ve yarıyıl tatili başlayacak. Ardıç kuşu öyküsünü kızıma anlattım. O öğretmen yarın çocuklarına anlatsın diye. O da çok sevindi doğrusu. İlginç bir hikaye; öğrenecek çok şeyimiz var. Sayenizde örenmiş olduk. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilNe çok sevindim bu bilginin aktarılmasına. Ben teşekkür ederim size, okunduğunu bilmek insana mutluluk veriyor.
SilYazdığın gibi en basiti yürüyüş. Üstelik AVM`lerdeki gibi saçma sapan para da harcamaz insan:)
YanıtlaSilEsnaflar bizi okumasın :))
Sil