Mutfakta yemek hazırlıyorum. İçeride derin bir sessizlik, dışarıda yoğun bir kakofoni. Akşam, yine akşam. Gözüm camdan dışarı kaydı bir an. Hafif ıslak , koyu gri yollar üzerinde ,arabaların ışıkları gözüme çok güzel göründü. Kırmızı. Her girdiği yere yakışıyor. Fren lambaları yanıp sönüyor. Aklım çok eskilere gidiyor. Yıllar önce bir ramazan akşamına.
Ailece oruç tutardık. Sahur saati biraz uykulu da olsa , zorla yense de sofradaki yiyecekler, keyifli geçerdi o saatler. Babam tahin severdi. Ona bir kase tahin hazırlardı annem, bir de yumurta. Ezan okunmadan içilecek son sigara ise en heyecanlı kısımdı. Ya ezan okunur son fırtı çekemezsen. Çünkü o son fırt en tatlıydı, derince çekilirdi içe, sanki tüm gün tadı kalacak gibi. Cep telefonları henüz çıkmamışken, çalar saatler ramazan ayının en nadide eşyası olarak yatağın başucunda yerini alır, canhıraş bir sesle tam zamanında tüm aileyi ayağa kaldırırdı. Aslında, o zembereğin son ana kadar tırrr diye çıkardığı ses bile güzelmiş. Şimdi öyle hissediyorum. Güzel olan bir başka şeyde, ev telefonundan akrabaların telefonunu çaldırıp kapatmaktı. Biz uyandık demekti. Onlarda karşılık olarak bizim telefonu çaldırırlar ve böylece, konuşmadan, sevgi dolu bir iletişim kurardık, yan yanaymış gibi. İçimiz ısınırdı. Gülüşürdük. Bazende sadece çaldırıp kapatmaz, konuşur şakalaşırdık gecenin o saatinde. Asıl amaçsa, uyanamayan varsa uyandırmaktı.
Az önce aklımın kayıp gittiği ramazan akşamı ise bir daha asla yaşanmayacak, otuzlu yaşlarımın en güzel akşamlarından biriydi.
Annem; iftar için yemekleri pişirmiş, onları iftar saatine kadar sıcak tutma çabası içinde mutfaktaydı. Bir taraftan, salata yapıyor, bir taraftan sofrayı kuruyordu. Pidemizi ve tatlımızı babam alır gelirdi. Ben camdan dışarı bakıyor, telaşla evine iftara yetişmeye çalışan insanlara hikayeler yazıyor ve camda babamın gelişini bekliyordum. Arabamızın farını tüm araçlar içinden seçerdim. Gözüm araçların farlarında, kulağım ezan sesinde, Ankara üzerinde oluşan kızıl akşam bulutlarını seyirde idim bir taraftan.
Çok mutluydum.
Çocukluk eşittir mutluluk. Her şey çok özeldi, kıymetliydi. Bu ara çok eskiye gider oldum. Ah hep orada kalabilsek..
YanıtlaSilYaş ilerledikçe eskiyle daha çok haşır neşir olunuyor nedense. Gerçekten çok özel günlermiş Esracım.
SilAh çocukluk, başlıbaşına mutluluktu zaten. Benzer iftar ve sahurları ben de yaşadım. O tadı bulmak artık imkansız...
YanıtlaSilTatlı olan neydi bir türlü anlayamıyorum. Gençlikte galiba o iksir o lezzet.
Silne güzel anlatmışsınız bayıldım...sevgiler..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, sevgiler.
SilÇoğu zaman bir ses, bir görüntü, bir koku bir anda zamanda yolculuk yaptırır. O an mutlumuyuzdur bilmeyiz hele çocukluk ve gençlikte yerdemiyiz gökte mifarkında değilizdir. işte sonra ilerliyen yaşlarla
YanıtlaSilyoğun bir özlem oluyor böyle. herkesin kesin ramazan günleri anısı vardır. şimdi ben oluşturmaya çalışıyorum kızım için. sahura kalkarız mutlaka, iftarda onu da cezbetmek için sevdiği yemekleri yaparım. bu iş gücün içinde üşenmem iftara insanları davet ederim. uzun ve sıcacık akrabalarla , dostlarla dolu sofraları da o da yaşasın diye yaparım.
çoçukluğumuzun anılarını bir nevi sürdürme çabaları belki de bunlar.
kocaman öpüyorum :)
Güzel ailenle nice ramazanlar yaşa ve yaşat Buketcim. Yorumunu cevaplamayı unutmuşum , geç oldu ama bu vesile ile kutlayım, yaklaşan ramazan ayı tüm ailene bolluk bereket ve huzurla gelsin, hayırlara vesile olsun. Sevgiler.
SilNe güzeldir geçmişin o anılarda kalan günleri. Beni de çocukluğumun ramazan günlerine götürdünüz, teşekkür ederim.
YanıtlaSilBenim kadar mutlu olduysanız ne güzel, o zaman bana da ne mutlu. Değer verip okuduğunuz ve yorumladığınız içinde ben teşekkür ederim.
Sil