Salı, Şubat 18, 2014

Benden şeyler


Diş problemim dolayısı ile bu aralar Kızılay'a iniyorum. Ankara'lıların bu sözü de enteresandır. Nerede oturursanız oturun tanımlama budur "Kızılay'a indim". Ankara'yı hiç bilmeyenlere şöyle anlatabilirim. Kızılay; tüm istikametlere, otobüs, minibüs bulabileceğiniz merkezi bir yer. Gideceğiniz yere vesait değiştirerek gidecekseniz, önce Kızılay'a iner, oradan gideceğiniz yerin otobüsüne binersiniz. vs, vbg..

Hayatımın yarıya  yakını orada geçti. Ortaokulu, liseyi, o semtteki okullarda okudum. Sonrasında 13 yıl kadarda iş yerim orada idi. İşte tüm bu yıllarda son derece nezih, tüm alışverişlerin oradan gerçekleştiği bir yer iken, şimdilerde  bu özelliklerini yitirmiş bir semt olmuş. Olmuş diyorum, çünkü uzun zamandır bu kadar ilgim olmamıştı. İçimden "hay bu AVM'ler, olmaz olsun " diyesim geldi. Bu değişimin sebebini, onların bu kadar çok olması ve insanların oralara kayması olarak görüyorum. Ankara'da bir AVM çılgınlığıdır gidiyor. Pazar günü babamın isteği ile yeni açılan Taurus alışveriş merkezine gittik. Yine aynı markalar, yine aynı mağazalar, yine aynı yiyecek-içecek yerleri, aynı havasız ortam ve yine kazanan bir grup. Bir arkadaşım güzel bir şey söyledi bugün, "aslında birazda Kızılay'dan alışveriş yapıp, esnafa destek olsak " dedi. Yıllarca ticaretle uğraşmış birisi olarak kulağıma gayet hoş geldi.

Hoş olan bir başka şeyse, dün eski kurs arkadaşlarım ve hocamla güzel bir buluşma gerçekleştirdik. Özlem giderdik. Buluşma, Kızılay Mado'nun üst katında olunca , benim için nostaljide oldu. Orada yaptığım organizasyonları hatırladım. Hani derler ya "film şeridi gibi geçti gözümün önünden " , bana da aynen öyle oldu. Eski günleri hatırlamakta, hafif buruk ama güzeldi. 

Hastalıklardan fırsat buldukça, azcık moralim düzgün olduğunda gezmelere gitmeyi  ihmal etmiyorum okuduğunuz gibi. Biraz yavaş gitse de; baharla birlikte, ben üzerimdeki bu saçma hal ve hastalıklardan kurtulup hızlanacağım diye düşünmekteyim. Yapmak istediğim ziyaretler, buluşmak istediğim dostlar var. Onları gerçekleştireceğim diye hayal kuruyorum. Bir de niyetimde, Ankara sokaklarında araba ile kaybolmak var. Hiç yol bilmiyorum, öğrenmek istiyorum. Misal , Eryaman'dan çok hoş bir davet aldım arabamla gidemiyorum. Bunu aşmam gerek. Yön fukarasıyım bir de. Off feci bir durum bu, bilemezsiniz. Büyük kapalı otoparklarda ilk yaptığım şey arabamı hangi kat, hangi sıraya park ettiğimi not etmek mesela. Yoksa yandım. hangi kapıdan girdim, nerden gittim şaşırır kalırım ben. 

Yapacağım en yakın iki etkinlikse şunlar. Bugün Eyvah Eyvah 3'ü izleyeceğiz arkadaşlarla. 21'in de ise "Vişne Bahçesi "  adlı oyun için tiyatroya gideceğim. Ve çok şükür yakın zamanda bir kitap okuyup bitirebildim. Marc Levy / Bay Daldry'nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu. Ben sevdim . Limonata gibi hafif bir kitap. Sıkmıyor insanı. Uykudan önce kitap okuma alışkanlığımı yeniden kazanıyorum gibi sanki. Yupppiii. O zaman gelsin kitaplar.

Tüm bunlar olup biterken, bugün ne pişirsem derdi hep benimle beraber. Dön dolaş hep aynı şeyleri pişir ye. Çok sıkıcı çokkk. Yeni şeyler deneme hevesi de yok içimde şu aralar. Kısa ve öz, bu durum beni çok yıpratıyor. "Beni deeee" diye bağırıyor gibisiniz hanımlar. Biliyorum yalnız değilim. 

Ve son olarak. İhmal ettiğimi bildiğim bloguma daha çok zaman ayırmak istiyorum. Yazabilmek istiyorum. Daha çok resim yapabilmek çok istiyorum. Yeni beceriler edinmek istiyorum. Kendime biraz özen göstermek, zayıflamak, daha sağlıklı bir görünme kavuşmak istiyorum. Çünkü dün bir kurs arkadaşımdan zılgıt yedim.! Başarılar bana ....




2 yorum:

  1. Füsuncummmmm son paragrafta beni okumuş, benim isteklerimi dileklerimi yazmışın.. Daha bakımlı olmak, daha zayıf, daha ...dahaa olmak istiyorum. İkimize de başarılar:)))

    YanıtlaSil

İki Kum Tanesi , zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkür eder.

.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...