Pazartesi, Eylül 26, 2016
Notedu
NOTEDU, ihtiyacınız olan ders notlarına internet üzerinden ulaşıp, satın alabildiğiniz , dilerseniz kendi ders notlarınızı yükleyip satabildiğiniz bir internet sitesi. Diyelim ki derslere giremediniz ve ders notlarına nasıl ulaşacağınızı da bilemiyorsunuz, kolay , NOTEDU ya tıklayın. Yine diyelim ki, çok güzel ders notu tutuyorsunuz ve parada kazanmak istiyorsunuz, kolay, tıklayın NOTEDUya, satın ders notlarınızı.
Kısacası NOTEDU , yeni nesil ders notu pazar yeri.
Kurucusu Merve Diker Saltalı . İTÜ 2015 çeyrek finalinde ilk 60 girişimci arasına girdi. Dünya güzeli, dünya tatlısı, dünya iyisi bir genç girişimci o. Çünkü benim kızım sayılır. Onunla gurur duyuyorum. Başarılarının artarak çoğalacağından eminim. TIK
Bu yayını paylaşarak sizde; ucuza not almak isteyen ya da notlarını satarak para kazanmak isteyen öğrencilere destek olabilirsiniz. Teşekkürler.
TWİTTER ve FACEBOOK dan da takip edebilirsiniz.
Pazar, Eylül 25, 2016
Pazar şarkısı

Fotoğrafta gördüğünüz ikinci kitap Dinle Küçük Adam / Wilhelm Reich
Kesinlikle okunması gereken kitaplardan. 80 li yıllarda almıştım yanılmıyorsam. Üçüncü kez okuyorum. Sürekli çantamda geziyor bu ara.
Okumalar bitip, güneşle olan hasbıhâlimizi sonlandırınca sıra yapılması gereken işlere geldi. AVM'nin güneşsiz, uğultulu, kasvetli ve kirli havasına doğru yol aldım. İçeri girdim ki bir sürü çocuk orada. Eyyy ana babalar, alın kaçırın çocukları güneşe, parklara diyesim geldi ama diyemedim tabii. İçimden vır vır ettim durdum. Bu arada, çocuğunu oyuncakçının kapısında kadar getirip
" bak; içeri girince, ağlamak, ille de bunu alacaksın diye tutturmak yok, sadece bakacağız hiçbir şey almayacağız "
sözleri ile oyuncakçıya giren babaya hayretlerimi sundum içimden yine. Bide dedim ki; işte parka götürsen mis gibi enerjisini dağıtsa bu çocuk, bu saçma sözlere de gerek kalmaz.
Bana neyse !!!

İndirimli indirimsiz bir sürü ürünü gözden geçirdikten sonra, üç cd ve bir tükenmez kalemle çıkabildim sonuçta. Şebnem Ferah ve Fikret Kızılok, iki al bir öde kısmından seçtiklerim. Tam arşivlik albümler. Geçenlerde aynı reyondan Melis Sökmen ve Kalben albümlerini almıştım. Büyük keyifle dinliyorum. Kurcalayın derim , güzel şeyler yakalayabilirsiniz bu reyondan. Bedava sirke baldan tatlıdır ne de olsa.
Erol Evgin albümüne gelince, o , yeni çıkanlar reyonundan bir düet albümü. Kadın vokallerle , hit olmuş Erol Evgin şarkıları seslendirilmiş. Dün gece bu albümü dinledim. Sıla ile olan Ateşle Oynama düeti muhteşem olmuş. Ses uyumu ve senkron harika. Defalarca dinleyebilirim. Zaten Sıla aşığıyım malum. Ama albümün diğer düetleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim şimdilik. Belki bir kez daha dinlersem fikrim değişir.
Pazar şarkılarımız gelsin o zaman. Tabii ki bu üç albümden seçtiklerimi dinleyeceğiz bugün.
Zaman zaman / Fikret Kızılok
Vazgeçtim Dünyadan / Şebnem Ferah
Erol Evgin _ Sıla / Ateşle Oynama
Neyi unutmuyoruz... Sevdiklerimize, çocuklarımıza, büyüklerimize, ailemize sıkıca sarılıp , bol bol öpmeyi. Mutlu geçsin gününüz, sağlıkla.
Çarşamba, Eylül 21, 2016
Ne alsam ?
Alışverişe çıkmayı sevmeyen gruptayım ben. Zaten giyinmeyi de pek bilmem. Kışın siyah kazak, yazın siyah tişört, bir de kot pantolon yeter de artar bana.
Havalar soğuyunca ne giysem derdi başlar. Dolapta hiç bir şey yoktur. Bu tüm kadınların ortak derdi değil mi ? Benim bile derdim. Mağaza mağaza gezmektense online sitelere bir bakayım dedim.
Salı, Eylül 20, 2016
Pazartesi, Eylül 19, 2016
Çocuklarımız Neden Bu Kadar Çabuk Sıkılıyor, Hayal Kırıklığına Uğruyor Ve Hiç Bekleyemiyor?
Tüm öğrencilere başarılı bir eğitim yılı diliyor, anne babalara da gözünüz aydın diyorum.
Çocuk yetiştirmek çok büyük emek ve bilgi gerektiriyor. Çocuğum olmamasına rağmen bir sürü yazı okuyorum bu konu ile ilgili. Senelerle birlikte ve teknolojinin son sürat gelişimi , hayatımızdaki en baş köşeyi istila etmesiyle beraber, çocukların sorunları da değişti. Şimdi paylaşacağım yazıyı tüm anne babaların ve geleceğin anne babalarının okumasını dilerim. Yazıyı okumak için, butona tıklayınız lütfen.
Pazar, Eylül 18, 2016
Pazar ondan bundanı
Estarabim, estarabim, sağdan soldan estarabiiimm a umm a umm. Dilimde bu şarkı ile uyandım sabahleyin. Neden diye sorun ? Dün gece bir arkadaşım facebookta canlı yayın yaptığında , bu şarkıyı söylüyordu.( pek de güzel söylüyordu ) Bende onu izleyip uyudum. Sabah gözümü açtım estarabim söylüyorum. Demek ki dedim, uyumadan öncesi önemli. Bundan sonra ona göre davranıp, en iyi şeyleri düşünüp uykuya geçeceğim. Benim bir Erkin Koray cd'im vardı ayol. Bugün onu dinlesem ya. TIKTIK
Düşünmek dedim de; ne yiyip ne yemeyeceğimizi düşüne düşüne bi hal olduk. Neye elimizi atsak cısss. !! Şimdi bebekleri daha iyi anlıyorum, her ellediklerine cıss dendiğinde neler hissettiklerini. Beden sağlığımızdan önce , ruh sağlığımızı bozdular. İnsanlığın sonunun nasıl geleceği belli. İnsan getirecek insanın sonunu. Sabah bir yazı okudum, köye yerleşme hayallerim daha bir depreşti. Rüyamda da tavuk gördüm , köy gördüm. Bu ne tesadüf. Nerden mi geldik bu konuya, sabah bir yazı okudum dedim ya ordan geldik , okumak için kırmızı elmaya tıklayın. Elmayı top top yapmak istiyorsanız da buraya TIKTIK
Beyazperde
Artıyor kara çarşaflılar
yurdumun her köşesinde
neden olacak
siyaha boyanıp
kadınlara giydiriliyor
yıkılan sinemalardan
geriye kalan
onca beyaz
perde!
Sunay Akın şiirlerindeki ironiyi seviyorum. Şiiri seviyorum. Şairleri seviyorum. Sanatı, sanatçıları seviyorum. Üretenleri seviyorum. Tiayroları, sinemaları, kitapları, resimleri, heykelleri, hepsini seviyorum. Yine sevgi pıtırcığı gibi görünsem de ince bir hüzün var içimde, gidenlere. İşte tipik balık burcu. Hep tahterevallide. Bir aşağıda bir yukarıda. Dengede durması en zor burç. Ve en bi sevecen burç .
Gününüz sevgi dolu geçsin. Mutlu mesut keyifli bir pazar geçirelim.
Hani bonus diyenler için çok sevdiğim BOOONUUUSSS
Cumartesi, Eylül 17, 2016
Oxalis Corniculata
Bugün bir başka güzel.
Sabahları uyanır uyanmaz ilk işim, balkonda beni bekleyen güvercinleri mutlu etmek oluyor. Çünkü genellikle suları bitmiş oluyor ve su kabının başında mutlaka bir bekçi kuş duruyor. Ben su kabını doldurunca, sırayla ziyarete başlıyor diğer kuşlar. İçen gidiyor, yenisi geliyor hemen. Bahçede bol miktarda serçe var ama şehirde çok az. Olanlarda balkona gelmiyor. Güvercin ve saksağanlardan korkuyorlar sanırım. İtiraf edeyim , serçeleri daha çok seviyorum.
Kuşların su işi bitince,çiçeklerin suyla buluşması başlıyor. Onlarda gözümün içine bakıyor ne zaman bize sıra gelecek diye. Dikkatli bakarsanız sizde görürsünüz size nasıl batıklarını. Bu sabah çiçeklere su verirken, birden, bir patlamaya tanıklık ettim. Minnacık bir yonca çiçeğim var ( Oxalis corniculata ) , kendi kendine çıktı bir saksının içinde. . Mercimek tanesi kadar sarı çiçek açar. Zehirli yabancı otlar kategorisinde yer alıyor . Türkçe adı Boynuzlu Ekşi Tırfıl . Yaprakları ekşimsi olduğu için böyle demişler. Bu sabah tam ona su verirken, çiçekten bir şeylerin fırladığını gördüm. Çıtır çıtır da ses çıktı o anda. Şaşkına döndüm, hatta çiçekten uzaklaştım. Önce böcek sandım, suyu görünce zıplayıp kaçıyorlar dedim. Üstüme de sıçradı çünkü. Yakın gözlüğümü takıp ( yaşlıyım ben epeydir ) bakınca anladım ki, tohumlar patlıyor ve etrafa saçılıyor. Patlama öyle şiddetli ki, tohumlar uzağa düşebiliyor. Gönlüm bu mucizenin güzelliği ile mest oldu. Varoluşu izlemek müthiş bir şey.
Nerelere gittim bu olaydan sonra, neler neler düşündüm bir bilseniz. Her gün bir mucize oluyor etrafımızda farkında olsak da olmasak da. Bugün o mucizelerden bir tane de ben istiyorum. Çağırıyorum " gel "diye !
Pazartesi, Eylül 12, 2016
Bayram
Birkaç gün önce market alışverişimi kasada noktaladığımda, kasiyer bayan, kolonyaları indirimli alabileceğimi söyledi. Sonrada aramızda nostaljik bir sohbet başladı.
Bizden çok eskide, şeker lüks tüketim maddeleri arasındaydı. Çikolata ise tamamen lüks. Bayramlarda en sevilen ziyaretler, çikolata ikram edilen evlere olurdu çocuklar için. Tabii bir de mendil arası para veren büyükleri ziyaret etmek çok zevkliydi. hele ikisi bir arada olursa ,evde de kafa dengi bir çocuk varsa, şenlik olurdu. Keyifler ikiye katlanır, hemen oyuna başlanırdı.
İsim, şehir, bitki, hayvan. O an için oynanabilecek en pratik topluluk oyunu idi. İhtiyaç olan şey boş bir kağıt ve kalemdi, her evde bulunurdu. Tek sorun, "sana neden büyük kalem geldi, benim kalemimin rengi güzel değil " olurdu. Heyecanla oynardık. Kazanınca mutlu olurduk, bilemediğimiz her şey içinde hafiften bir utanç duyardık, bilgi azlığımızdan dolayı. Hey gidi günler.
Sonra büyüdük biraz. Bayramlarda şeker ikram edip kolonya tutabilecek yaşa geldik. İşte kasiyerle nostaljik sohbetimizde bu konuda oldu. O zamanlar, yani yaklaşık 70 li yıllar, bayramlarda mutlaka şeker ve kolonya ikram edilirdi. Evde bunu yapabilecek en küçük ferde düşerdi bu görev genellikle. Nedense ? Ya da bizim evde öyleydi. Sahi sizde nasıldı ?
Bayramlaşmaya gelen misafire hal hatır sorulduktan sonra, annem kaşını gözünü oynatırdı hemen " kalk kolonya ve şeker tut " anlamına gelen bu kaş göz işaretlerinden hiç haz etmezdim. Kasiyer bayanda sevmezmiş "nefret ederdim kolonya tutmaktan " dedi. O yılların derdi buydu bayram günlerinde. Şimdiki gibi bayram sabahlarına şehit haberleri, savaş çığlıkları, nükleer denemelerle uyanmıyorduk. Bayramlık giysilerimizi başucumuza koyup huzur içinde uyuyorduk, bekçi babaların düdüğü eşliğinde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)