Herkese merhaba.
Bu cümle ile birlikte, Japonya'dan bildiren sevimli blogcu Sergül'ün kulaklarını çınlatıyorum. Sergül, video kayıtları paylaşıyor ve kayıta başlarken mutlaka "herkese merhaba" diye başlıyor. Çok tatlı bir çift olan Sergül ve Yoshi'ye sevgiler. Japonya ile ilgili yazılarını zevkle takip ediyorum. TIK
Bu geceyi biraz uykusuz geçirdim. Parkinsonizmi olan ve aldığı ilaçlardan dolayı uykusunda "imdattttt imdatttt " diye bağıran babama kulak verince , fırsat bu fırsat deyip benim uyku firar ediverdi. Onun bana geri dönüşünü beklemek biraz acılı bir süreç oldu. Çünkü dişim zonkladığı için zor bela uyumuştum. Uyanınca dişim yeniden zonklamaya başladı. Bela demişken, bu 2014 yılının başıma bela olmasından baya bi korkmaya başladım. Başladığından beri yatay vaziyetteyim, dikey ve rahat bir duruma geçmeyi umut ediyorum. Bir hastalık bitiyor bir yenisi başlıyor. Bunaldım resmen . Bir başka ve olumlu düşüncem ise şöyle; ay sonuna kadar tüm hünerlerini gösterip beni rahat bırakacağını düşünüyorum bu 2014'ün . Evet evet bu olacak kesinlikle. Bolca asabiyim de bu yüzden. Sık sık sesimin yükseldiğini fark ediyorum. İçimde de bir fırtına bir fırtına. Dün aklıma şöyle bir şey geldi. Arabaya binip biraz sessiz tenha bir bölgeye yol alayım, sonra arabadan ineyim "Heytttttt uleynnnn dağılınnnnnn " diye kara bulutlara haykırayım. Hatta; atamam ama denerim en azından, şöyle ağız dolusu bir çığlık atıp, hiç bir şey olmamış gibi arabama binip geri döneyim diye düşündüm. Bu satırları yazarken de şunu düşündüm. Kim bilir bunu yapmayı isteyen kaç kişi var. Hem de ne büyük sıkıntılardan dolayı. Tövbe yarabbim, bu ufacık şeylerde böyle düşündüğüm için affet beni. Dert verip derman aratma. Bunlar dert değil, ne dertler var, sus Füsun. !!!
Bilenler bilir , uzun yazı okumayı da paylaşmayı da sevmem. Bu aralar çenem düştü işte. İdare edeceğiz hep beraber.
Son yıllarda pastada değişik modalar , değişik şekillendirmeler mevcut. Şimdiki moda , temalı pastalar. Pastahaneye nasıl bir hikayeniz olduğunu ya da ne tür bir tema istediğinizi bildiriyorsunuz ,onlar sizin isteğinize göre pastayı oluşturuyor. Bu işte seramik sanatçıları çalışıyor. Pastayı çamur gibi işliyorlar. Şimdi göreceğiniz örneğin teması ise "ölüm bizi ayırana dek" imiş. Pasta sanatçısı bu temadan alttaki düğün pastasını çıkarmış.Çok başarılı bir çalışma . En ince ayrıntılara kadar çalışılmış. Böyle bir düğün pastası ister misiniz bilmem ama sanatlarını konuşturmuşlar.
diğer pastalar ve detaylar için tıklayıp Gallery'e bakın |
Onlar sanatını pastada konuştururken Dana &Stephane Maitec'te fotoğrafçılıkta sanatlarını konuşturuyorlar. Moda ve portre fotoğrafçısı olarak şahane çalışmaları var. Bir de blogları var bazı çalışmalarını paylaştıkları. Nefis fotoğraflar mevcut. Bloga bi uğrayın derim. Bir de video sunayım size, çekimlerin nasıl yapıldığına dair. Çok zevkli bir iş bence TIKTIK
Dana & Stephane Maitec Photography |
Sanat üzerinden gittik bugün. O zaman son olarak tiyatroya yer verelim. Geçtiğimiz hafta Ankara Devlet Tiyatrosunda Macbeth'i izledim. Tiyatroya hayran olan ben bu sezon, içimdeki fırtınaların etkisi ile biraz zor adapte oluyorum. Ruhumla, tüm benliğimle izlerdim oysa oyunları. Yalan da söylemeyi sevmem, oyunun 2 saat 30 dakika olduğunu öğrenince bi durakladım ama, oyuncu kadrosuna bakınca devam Füsun dedim. Yanılmamışım.Güzel bir oyundu. Bir ara gözlerim doldu. Oyundan değil, gördüğüm oyunculardan. Güven Besimoğlu, Savaş Tamer... Ankara tiyatrosunun emektar oyuncuları. Siz çok yaşayın dedim içimden. Oyunda neye odaklandığım önem arz ediyor sanırım. Ben fena halde oyundaki cadılara odaklandım. Bittim bayıldım. Tabii cadıların yüzleri tam seçilmiyor kostüm dolayısı ile ama neden o kadar odaklandığımı sesten anladım. Cadılardan biri Ferahnur Barut . Her oyunda sevdiğim bir oyuncu. Sırf cadıları görmek için yine gidilir bu oyuna. Sezonun güzel oyunlarından. Fakatttt, Macbeth gibi bir oyun için bence çok daha güzel şeyler yapılabilirdi demeden de geçemeyeceğim. Misalen, çok sevdiğim Sinan Pekinton'un performansını ben düşük buldum. Büyük otoriteyim ya !
Ankara Devlet Tiyatrosu / Macbeth |
Veda zamanı. Canım arkadaşım; oyuncu , radyo programcısı ve seslendirme sanatçısı Rıza Karaağaçlı'dan bir esinti ile koyalım noktayı. Bugünlük benden bu kadar, ölmez sağ kalırsam , yani sıra bende değilse , yeniden görüşmek üzere, en güzel günler , en güzel geceler sizin olsun.
ayrıca "iyi geceler Türkiye" :)
YanıtlaSilEveetttt.. :))
Silşimdi bu ne güzel post oldu böyle, hele Rıza Karaağaçlı'nın kapanış cümlesini yazmışsın ya beni baya eskilere götürdü, yüzümde gülümseme oluştu. Ne güzeldi hakikatten.
YanıtlaSilBu tiyatro oyununu ben de merak ediyordum, bu aralar tiyatro ile benim de aram eskisi gibi değil, o yüzden benden önce gitmiş kişilerin yorumlarını önemsiyorum.
Pastalara gelince, yok canım ben öyle pasta almayayım, baya gerçekçi olmuş keza.
Aaa, Rıza dinler miydin sen .. Ne güzel. :)
Silİzlenebilir bir oyun, ama ben daha güçlü bir macbeth isterdim şahsen.
evet dinlerdim:)
SilBu sene devlet tiyatrolarının oyunları genel olarak bana cazip gelmedi. Bu işin bilir kişisi değilim ama oyunlar cezbetmemeye başladı
Bende radyo kayıtları var, hala oradan dinliyorum. Lulucum :)
SilBelki oyuncuların, yönetmenlerin mutsuzluğundan kaynaklanan bir sorun vardır tiyatro oyunlarında .
Fusuncum; Rıza Karaağaçlı'dan bir esinti ile koyalım noktayı. demişsin de hani o esinti?..
YanıtlaSilHahaha , Vuslatcım benim saflığım işte. Herkes biliyor sanki o esintiyi.:)) Rıza radyo programını kapatırken her gece "Bugünlük benden bu kadar, ölmez sağ kalırsam , yani sıra bende değilse , yarın yeniden görüşmek üzere, en güzel günler , en güzel geceler sizin olsun. " böyle der kapatırdı. Esinti bu cümleydi yani.
SilPastalar kalsın, korktum be ya:)
YanıtlaSilKorkunç gerçekten :)))
SilBu pastayı kesinlikle istemem ama muhteşem dizayn edilmiş o ayrı konu...
YanıtlaSilBen de istemem valla :)
Sil