Uzun zamandır kitap okumakta sıkıntı çekiyordum. Bir zamanlar ayda en az üç kitap okurdum, ah o zamanlar, ne güzel zamanlarmış. Evde bilgisayarım da, internet bağlantım da yoktu o zamanlar. Çalışıyordum . İşyerimde vardı bilgisayarım ve internetim. Akşam eve gelince, bol bol örgü, dantel örüp, kitap okuyordum. Kapattırsam mı acaba interneti ?. Bir kez daha inandım şuna, insan çalışırken daha çok şeye zaman ayırabiliyor. Emeklilik benim için, bir sürü zamanım olmasına rağmen verimsizlik oldu.
Geçtiğimiz günlerde
Sözler adlı blogda tanıştım
Fakir Baykurt'un
Eşekli Kütüphaneci adlı kitabı ile. Buradan sayın Merki'ye teşekkürlerimi ileteyim hemen. İyi ki paylaşmış , iyi ki görmüşüm, iyi ki aklıma düşmüş. Çocukluğumda
Yılanların Öcü filmini hayran hayran izlemiştim ama Fakir Baykurt kitabı okumadım. Eşekli kütüphaneci'yi okuduktan sonra ise bir hayli içerledim kendime, daha önce niye okumadım diye. Ve bununla birlikte şunu da anladım bir kez daha, kitap okuyamama sorunum aldığım kitaplarla ilgili sanırım. Çünkü bu kitabı elimden bırakmak istemedim.
Bu yazacağım satırlar ise kimseyi kınamak adına değil ama üzüntümü belirtmek içindir. Kitabı almak için D&R a gittim. Benim arayıp bulmam zor olacağından direk oradaki elemana müracaat ettim.
_ Fakir Baykurt , Eşekli Kütüphaneci kitabını istiyorum , var mı ?
_ Ne Baykurt ?
_ Fakir Baykurt
Kızımız bilgisayar ekranına bir şeyler yazdı, olmadı, tekrar yazdı olmadı...
_ Fakir Baykurt yazarın ismi mi ?
_ Evet
Tekrar ekrana bir şeyler yazdı ve sonrasında raflara doğru yöneldi, kitabımı aldı geldi.
İşte buna üzüldüm. Fakir Baykurt hakkında herhangi bir bilgisi olmamasına. Şimdiki gençlerimizin genel kültürü çok zayıf değil mi sizce de ?
Kitabımı aldım eve geldim , zevkle okudum. Çok çok beğendim. Özellikle gençlerin kesinlikle okumasını isterim. Tabii henüz okumamış olanlarında. Kitaba konu olan rahmetli
Mustafa Güzelgöz'e de hayran oldum. Bana hayatta yapılabilecek çok şey olduğunu bir kez daha hatırlattı. Nur içinde yatsın. Kitabın beni çok içlendiren bir özelliği ise, Fakir Baykurt'un hasta yatağında, yazdığı son kitabı oluşu.
Kitap arka kapağından :
Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir adamla tanışır. Aziz'in babası Mustafa Güzelgöz'dür bu kişi; namı diğer Eşekli Kütüphaneci.
Ürgüp'teki kitaplığı yönetirken otuzdan fazla köyün halkına eşekle kitap taşıdığı için takılmıştır bu ad ona. Herkes, özellikle de kadınlar, kitap okusun diye yıllarca çırpınmıştır Mustafa Güzelgöz.
Dimitrios ile Eşekli Kütüphaneci arasındaki sevgi köprüsü yöreyi birlikte gezerlerken iyiden iyiye pekişip güçlenir. Bu arada kan kardeşi olan Aziz ile Dimitrios'un aklına, Ürgüp ile Larisa'yı "kardeş şehir" yapma fikri düşmüştür. Ama bu o kadar da kolay olmayacaktır...
Fakir Baykurt'un, klasik anlatımının tüm olanaklarından yararlanarak, gücü yetene, hatta bitene dek, hasta yatağında yazdığı bu son romanında, sevgi, kardeşlik, azim, cesaret gibi duygular yine okuru sarıp sarmalıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabı tam bitirmek üzere iken bir öneride sevgili Esra'dan geldi .
Esra'dan Dünya'ya blogu. O da
Keklik adlı kitabını okuduğunu ve çok sevdiğini söyleyince, soluğu D&R da aldım. Şimdi Kekliği okumaktayım, yine aynı keyifle. Esra'ya da çok teşekkürler.
 |
İyi ki blog arkadaşlarım var. |