Birisi için iyilik yaptığında, yaptığını hemen unut. Birisi sana iyilik yaptığında ise o iyiliği asla unutma.
JİM HAYNES
Birisi için iyilik yaptığında, yaptığını hemen unut. Birisi sana iyilik yaptığında ise o iyiliği asla unutma.
JİM HAYNES
Günler çok yönlü sıkıntılı , yorgun, yaslı ve acılı geçerken bilgiye yönelmeyi seçtim bugün için. Aksi durumda, belki de çıkışı olmayan koyu karanlık bir tünele gireceğim.
Aslında bugün her şey, sahip olduğum bir kitapta Tüylü Pavlonya ile tanışmam ve onu araştırırken kendimi başka bir yolda bulmamla başladı .Sonrasında ise "Hiçbir şey yapma" diyen beynimin sesini susturmak isterken " Hiçbir şey yapma tarımı " ile tanışmam ise hoş bir tesadüf oldu . Masanobu Fukuoka'nın savunduğu bir yöntem bu. Kendisi Japonya'da zengin bir ailenin çocuğu. Ziraat eğitimi almış, bitki patoloğu olarak kariyer yapmış. Bir dönem hastalanmış ve iyileşme sürecinde spiritüel bir deneyim yaşamış. Bu deneyim sonucu tarım uygulamalarını sorgulamaya başlamış, sonrasında işinden istifa edip ailesinin sahip olduğu çiftlikte yaşamaya karar vermiş ve orada felsefesini oluşturmaya başlamış.
Fukuoka'nın tarım felsefesinin bizdeki adı "Doğal tarım". İngilizcede ise "Natural Farming" olarak geçiyor. Fukuoka tarıma sadece yiyecek üretme tarafından bakmıyor. Bir ekosistem kuran canlı organizmaları tanımayı ve bu ekosistemi farkındalıkla kullanmayı hedefliyor. Felsefesini de bunun üzerinden geliştiriyor. Doğal tarımın beş felsefesi ise şöyle sıralanıyor ki, kendi bahçemizde bilmeden bunu uyguluyormuşuz sanırım.
İnsanların toprağı sürmesi işlemesi , makine kullanımı gereksizdir.
Hazır gübre kullanmak , kompost hazırlamak gereksizdir.
Yabani otları temizlemek gereksizdir, yabani otlar en az müdahale ile belli bir seviyede tutulabilir.
Böcek ilacı ve herbisit kullanmak gereksizdir.
Meyve ağaçlarının budanması gereksizdir.
Konu ve bu felsefe ile ilgili daha detaya ineyim derseniz ❕ ==> DOĞAL TARIM MERKEZİ
Tüylü Pavlonya'ya gelince . Vatanı Çin olan , ılıman iklimleri seven, kışın yaprağını döken, 10-15 metre boy yapabilen , çok hızlı büyüyen , çiçekleri kokulu, kavak yerine yetiştirilebilen bir ağaç. Ve bir rivayete göre Japonya'da çok eskiden kız çocuğunun doğumu ile dikilir, kız evlenme çağına gelince de ağaç kesilir ve gövdesinden kızın çeyizi için gerekli ahşap eşyaları yapılırmış. Ilıman iklimde bahçesi olan okuyuculara önerilir. Ankara'da yetişir mi ayrı bir araştırma konusu olsun benim için.
Ne tuhaf, karşılıklı ses çıkarmadan oturmuştuk ve daha öncede bir iki kez hissettiğim bir şeye, ona karşı garip bir yakınlık duygusuna kapıldım; aşk veya çekim veya sempati değil kesinlikle. Ama birbirine zincirlenmiş yazgılar. Geminin batmasından sonra birlikte bir sala tutunmuş, ıssız bir adaya düşmüş gibi. Hiçbir şekilde beraber olmak istemeyerek. Ama beraber.
Koleksiyoncu / JHON FOWLES
Hıdrellez toplumumuzun ortak bir kültürel değeri. Tarihin ilk toplulukları da dahil olmak üzere mevsim değişiklikleri genellikle törenlerle kutlanmış. Peki bu gece ne olacak ? Bu gece ,Ruz_ı Hızır . Yani Hızır günü. Hızır ve İlyas peygamberler yeryüzünde buluşup yeşilliklere değnekleri ile dokunacaklar ve tüm yeşillikler hayat bulacak yarından sonra. Hıdrellez de bir mevsim değişikliği aslında. Kışın sona erip yazın başladığının müjdecisi. Yaz ayının bir başka müjdecisi de dutların yaprağını açması. Ankara'da dutlar yaprağını açtı. Anneciğim derdi ki, dut yaprağını açmadan fazla açılmayacaksın, üşütürsün. Dut yaprağını açtığına göre, bizde açılabiliriz. Yaz geldi.
Yaşamında hemen herkesin bir şekilde hıdrellez törenlerine iştirak etmiş olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türk kültüründe canlılığını koruyan geleneklerden, törenlerden biri hıdrellez. Canlılığını koruma sebeplerinin en başında ,o gece dilenen dileklerin gerçekleşeceğine olan inanç geliyor tabii. Özellikle son yıllarda bu tür inanışlara daha çok yönelir olduk. Malum güncel durumlar çaresiz bıraktı / bırakmakta bizi. Ve hepimizin bir sürü dileği var. Tabii sadece dilek dilenmiyor 5-6 Mayıs günü ve gecesi, yapılacak daha bir çok şey var.
* Hıdırellez günü salıncakta sallanmak önemli bir şey mesela. Günahlardan ve hastalıklardan arınılacağı gibi bir inanç var.
* Hıdrellez gecesi kızlar yatmadan önce başlarına gül yaprakları serpip dilek tutarlarmış.
* Bu gece gördüğünüz rüyalara dikkat edip, bir yere not edin. İyi bir yorumcu yoksa kimseye anlatmayın.
* 5 Mayıs günü beyaz bir kelebek görürseniz çok şanslısınız. Kısmetinizin çok açık olacağına işaret kabul ediliyor.
* Sağlık için elbisenizin bir parçasını gül dalına asmalısınız. Çimler üzerinde yuvarlanmakta şifa için yapılacaklar arasında.
* Bekarlar aman dikkat, bugün süpürge kullanmak yok. Kısmetiniz kapanır.
*Sevdiğinizin ismini bir kağıda yazıp gül dalına asarsanız, kavuşurmuşsunuz.
*Birde şöyle bir inanış var; Hızır peygamber farklı suretlerle yeryüzünde dolaşmaktadır. Yarın yabancı insanların sizden bir ricaları olursa dikkatli olun, karşınızdaki Hızır peygamber olabilir!
Ve son olarak
* Ateş yakılıp üzerinden atlanırsa, içinizdeki dertlerin kederlerin ateşe döküldüğüne inanılıyor. Ayrıca nazardan ve hastalıklardan korunulduğuna da inanılıyor. Çocukluğumda böyle bir törene katılıp, ateş üzerinden atlamıştım.
Umarım tüm dileklerimiz kabul olur, yazı sağlıkla, keyifle, özgürce tamamlar kışa ulaşırız inşallah.
Zaman yine çok hızlı akıyor ve biz "yaşayamadan" yaşlanıyoruz. Daha ne kadar yaşamdan uzak kalacağız belirsiz.
Yaşamak nedir ?
Göz göze gelmektir yaşamak. Dokunmaktır. Sevmektir. Doğanın sesini duymaktır. Nefes almaktır. Kısıtlanmadan , özgürce konuşmaktır. Kısacası son bir yıldır yapamadığımız her şeydir artık bana göre yaşamak.
Yoruldum. Eminim siz de yoruldunuz. Bu arada beynimizde yoruldu. Güncel tabiri ile " beyin sisi " yaşıyoruz. Herkes dalgınlıktan, unutkanlıktan şikayetçi. Beynin yorulduğunu, sislendiğini gösteren belirtilerin kaçı var sizde ?
Unutkanlık
Odaklanamama
Algılama eksikliği
Öğrenme ve ezberleme zorluğu
Çabuk sinirlenme
Dikkatsizlik
Uyuklama
Peki tüm bunlardan kurtulmak için ne yapmak lazım derseniz, bir an önce şu yasaklardan kurtulmak derim. Çünkü çare ve tedavi olarak önerilenlerin en başında günde 30 dakika yürüyüş geliyor, sevdiklerinizle bir arada olmak geliyor, stresten uzak olmak geliyor. Beni bu güzel havalar mahvetti der Orhan Veli , bizi de bu kısıtlamalar mahvetti .
Önümüz yaz ve çoğunluk yine evde kalacak. Gidenleri ise ; "Dönüşünüzde kapanırız yine büyük ihtimal, o yüzden bol enerji depolayın, iyi tatiller " deyip yolcu edeceğiz. Kalanlar olarak ne yapacağız peki ?
Benim listemde ilk olarak Sırla seramik sırlama stüdyosunda bir workshop'a katılmak var. Bu objeye bayıldım mesela, bende yapmak istiyorum. Beynimde oluşan sise de iyi geleceğini düşünüyorum. Sizde katılmak isterseniz nerede olduğunuzun önemi yok, online katılımlar da gerçekleştiriyorlar. Kendi arkadaşlarınızla özel grup olarak katılabilirsiniz. Alternatif çok. İnstagram'dan takibe alıp, bilgi edinebilirsiniz.Derslere katılmasanız bile Sırla sahibi Ekin hanımın fırın açışını mutlaka izleyin hikayelerinden. İnstagram adresleri BURADA
Listemdeki ikinci seçenek Astroloji...
Astrolog olayım diyorum. Online derslere katılayım. İnstagram'da canlı yayınlar yapayım, burçları yorumlayım. Hatta an itibari ile başlıyorum yorumlara. Okuduktan sonra sizde bana, astrolog olup olamayacağımı yorumla bildirin olur mu ?
İlk olarak her zaman en sona kalan ve benim de burcum olan balık burcundan başlayacağım. O kadar torpil olsun. Yükselen burçlarınızı okumayı unutmayın.
Balık ve yükselen balık
En iyi burç sensin, en güzel insan senin burcunda, en en en her şeyin en iyisisin. Mayıs ayında gönülden dilediğin ne varsa hepsi gerçekleşecek. Bol paralı, az kilolu bir ay olacak Mayıs ayı senin için. Arkandan dedikodunu yapanlara aldırma, hepsinin ayağına dolanacak ve ifşa olacaklar. Sana büyük ve büyülü bir aşk görünüyor bu ay. Hadi yine iyisin.!
Koç ve yükselen koç
Ani bir haberle hayatında değişiklik yapacaksın. Büyük bir fırsat kapını çalacak, fazla bekletme hemen aç yoksa kaçabilir. Paraları da nereye koyacağını şimdiden planlasan iyi olur. Yastık altı her zaman güzel rüya gördürür, bi düşün derim.
Boğa ve yükselen boğa
Bu aralar tartılmadın herhalde. Yemek düşünmeyi biraz ertelesen iyi olacak. Değişim seni bekliyor. Seks ve para içinde sörf yapacaksın bu ay. Söylemesi benden.
İkizler ve yükselen ikizler
Yeni deneyimler bekliyor seni. Entelektüel yanın çok işine yarayacak. İş yerinde seni bir sürpriz bekliyor, terfi edebilirsin. Ayın yarısını kapalı geçirmek seni çok yoracak. Kalan yarısında şans ve keyif seninle. Tadını çıkar.
Yengeç ve yükselen yengeç
Doğa canlanırken sen uyumayacaksın tabii ki. Bol gezmeli bir ay bekliyor seni . Meditasyon sana iyi gelecek şeyler arasında birinci sırada. Maddi manevi güçleniyorsun. Ommm.
Aslan ve yükselen aslan
Çevrene dikkat et. Arkandan dolaşanlar var, gözünü dört aç. Egonun sırası değil. Bana bir şey olmaz deme , o ancak Gülben Ergen için geçerli. Para konusunda dikkatli ol su akarken testini doldur. Şanslısın.
Başak ve yükselen başak
Yine obsesyon tavan. Bi sakin ol canım başak burcum. Her şey yoluna giriyor bu ay , endişeye gerek yok. İlaçlarını aldın mı ?
Terazi ve yükselen terazi
Paranın uzak durduğu tek burç sensin bu ay. Eski sevgililerinden hangisi geri dönsün istersin.? Geliyor gelmekte olan, kendine çeki düzen verme zamanı.
Akrep ve yükselen akrep
Bol bol derin nefes al ver , al ver. Sinirlenme , sakin ol. Bu ay bir sınavın içindesin. Para yok , aşk yok, sağlık desen ; bakarsan bağ bakmazsan dağ. Bu ayı da atlatırsan seni kimse tutamaz , sabır senin göbek adın, az daha sabır.
Yay ve yükselen yay
İnancını pekiştirdiğin , psikolojik sıkıntılardan kurtulduğun bir ay olacak Mayıs ayı senin için. Fırsatlar önünden resmi geçit yapacak ama sana bir faydası olmayacak . Ama çoookk mutlu olacaksın bu ay. Deme di deme.
Oğlak ve yükselen oğlak
Diyetteysen küçüleceksin, değilsen hemen diyete başla. Bu ay senin ayın. İşler yolunda, keyifler keka olacak. Etrafındaki işe yaramayan insanlar ve eşyaları temizleyeceksin bu ay. Kolay gelsin.
Kova ve yükselen kova
Aldatılmaya müsaitsiniz bu ay. Gelen önerileri iyi dinleyin, dikkatli değerlendirin. Her şeye imza atmayın. Bu imzaya evlilik de dahil. Yavaş gitmekte fayda var. Size eş mi yok akıllı kovalar. Beklemede kalın.
Bu sabah kahvaltıda çocukluğumdan bildiğim bir dörtlüğü söyledim. Sanırım dedemden öğrenmiştim. Karnı doyup sofradan kalkarken söylerdi diye hatırlıyorum.
Yarabbi şükürün
Karnı doydu Bekir'in
Yerse getirin
Yemezse ağzına yüzüne tükürün
Benim bildiğim hali ile böyleydi dörtlük. Dedem nerden öğrenmişti , başkaları da biliyor mu, devamı var mı diye düşününce minik bir araştırma yaptım. Araştırma sonucunda gördüm ki, halk edebiyatında yemek destanları olarak mevcut olup , daha bir çok örneği varmış. Ne mutlu , bir şey daha öğrendim bugün.
Sımatiye ne demek ?
Sımat; Yer sofrası , sofraya dizilmiş yemekler demek. Sımatiye ise ; yemek hakkında yazılan şiirlermiş. Bir çok örneği mevcut olan bu şiirlerin ilk örnekleri Kaygusuz Abdal'a aitmiş.
Yemek destanlarının çoğu onbir heceli oluyormuş. Üç tür özellikleri var. Çeşitli yemekleri konu edinenleri, sadece bir yemek, içecek, tatlı ya da meyveyi konu edinenleri ve mizahi olanları.
Anonim halk şiirinde sofradan kalkarken tekerleme niteliğinde yemek duası edilirmiş. İşte bu duanın içinde geçiyor benim bildiğim dörtlük.
Rabbi yessir
Vela tüassir
Rabbi Temmim
Bi 'l-hayr
Erenler erliğine
Şükür Hakk 'ın birliğine
Dostların varlığına
Lokma nur
Kaza bela dur
Nimete bereket
Geçmişe rahmet
Elhamdürüsüyle
Kızlar sürüsüyle
Babam karısıyla
Ben de birisiyle
Elhamdülillah Ya Rabbi şükür
Doymadıysam yüzüme tükür
Elhamdülillahi Şakirin
Karnı doydu fakirin
Daha varsa getirin
Yemezsem yüzüme tükürün
Amin ecmain
Ya Rabbi şükürün
Evi yıkılsın Bekir 'in
Bir tas çorba getirin
Yemezsem yüzüme tükürün
Amin dedik
Dilli düdük
Bunu bulduk
Bunu yedik
Daha olsa
Daha yerdik...
Bir başka örnek ise kahve ile ilgili. Bir kahve sever olarak bu dizeleri de bilir ve söylerim bazen.
Ehl-i keyfe kahve verse tazeler
Ehl-i keyfin keyfini yelpazeler
Ehl-i keyfin keyfini bilmem ki kimler tazeler
Taze elden taze pişmiş taze kahve tazeler
Gönül ne kahve ister ne kahvehane
Gönül sohbet ister kahve bahane
Evlere kapanmış olsak da , zamanımız bol gibi görünse de, uzun yazılar okumak bana bazen zor geliyor. Bir çoğunuzda da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. O yüzden; bu konu hakkında anlatılacak çok şey olsada ben burada noktalayacağım. Sizlere benim okuduğum linkleri bırakıyorum. İlginizi çektiyse, daha detaylı öğrenmek isterseniz vereceğim linke tıklayınız.
Yazarının kendi sesinden Instagram canlı yayınında dinlediğim ve sonrasında okuduğum bir yazı paylaşıyorum sizinle. Okuyun istedim. Ömür Kahraman yazmış bu yazıyı. Katıldığım ve katılmadığım yerleri olan bu yazıyı okuyup, hissettiklerinizi değerlendirmenizi istedim.
******
Hayatım boyunca hep güçlü kadın dediler. Oysa bana hiç sormadılar güçlü kadın olmayı ben mi istedim ya da bu benim tercihim mi diye. Etrafımdaki güçlü kadınlara da...
Dünyada hem iyimsere, hem de kötümsere ihtiyaç vardır. İkisinden biri olmasaydı dünyada denge kurulamazdı. İyimserler uçağı icat ettiler, kötümserler paraşütü.
La Edri
Bir fil, bir tonluk yükü hortumuyla kolayca kaldırabilir. Ama siz, hiç bir sirke gidip bu dev yaratıkların sessizce küçük bir kazığa bağlandıklarını gördünüz mü?
Bir fil, küçük ve güçsüzken bir zincirle hareketsiz bir demir kazığa bağlanır. Ne kadar çok zorlarsa zorlasın, zinciri kıramayıp kazığı yerinden oynatamadığını keşfeder.
Sonradan fil, ne kadar büyük ve güçlü hale gelirse gelsin, yerde yanı başında duran kazığı gördüğü sürece hareket edemeyeceğine inanmaya devam eder.
Birçok akıllı yetişkin de sirkteki fil gibi davranır. Düşüncelere, hareketlere ve sonuçlara hapsolmuşlardır. Asla kendi koydukları sınırların ötesine geçemezler.
" Çünkü sabah günün gençliğidir; her şey neşeli, ferah ve kolaydır: Kendimizi güçlü duyumsarız ve tüm yeteneklerimiz tam bir düzen içindedir. Sabah saatlerini geç uyanarak kısaltmamak ,uygunsuz işlerle yada konuşmalarla harcamamak gerekir; sabahı yaşamın özü olarak görmek ve bir ölçüde kutsal saymak gerekir. Buna karşılık , akşam, günün yaşlılığıdır : Akşamları bitkin, boşboğaz ve dikkatsiz oluruz. Her gün, küçük bir yaşamdır, her uyanış ve yataktan kalkış küçük bir doğumdur, her taze sabah küçük bir gençlik ve her yatağa gidiş ve uyuyuş küçük bir ölümdür. "
Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar / Arthur Schopenhauer
Yakın zamanda bir arkadaşımla telefon konuşmamızda bana " ben artık hiç dışarı çıkmayacağım, hayatım evde yemek yapmak, temizlik yapmakla geçecek ve sanki bu hayattan başka bildiğim bir hayat yoktu gibi gelmeye başladı " dedi. Evde kal modunu o kadar benimsedik ki, bazen bende hep böyle yaşayacağım gibi hissediyorum gerçekten. Üstelikte, yaz olması dolayısı ile açık havada çokça vakit geçirmeme rağmen. Ya kış nasıl geçecek.? Daha çok eve kapalı kalacağız. Biz eve kapalı kalmaktan hoşlanmazken, kara kara kış nasıl geçecek diye düşünürken, bunu hastalık olarak yaşayanlar olduğunu öğrendim iki gün önce.
Hikikomori ; Japonca'da "sosyal çekilme " anlamına geliyor. Japonya'da bir çok genci etkisi altına alan bir hastalığın adı bu. Kişi odasına çekiliyor, zamanının çoğunu bilgisayar başında geçiriyor, sürekli oyun oynuyor, müzik dinliyor, film izliyor. Yeme-içme-uyuma gibi tüm ihtiyaçlarını odasında bilgisayar başında gerçekleştiriyor. Hatta bazıları tuvalet ihtiyacını bile odasında , pet şişe kullanarak karşılıyormuş. Sanal bağımlılık gibi görünse de, ondan farklı olarak bu insanlar yıllarca odalarından çıkmıyorlar anladığım kadarı ile. Hastalık sadece Japonya'da değil elbette. Görülme sıklığı olarak en çok orada olması ve Japon doktorların bu adı vermesi dolayısı ile Hikikomori olmuş. Türkiye'de de mevcut bu hastalık, gençler en çok etkilenen grup. Bu corona bitmezse artış gösterebilir gibi geldi bana. Ne dersiniz?
Belirtileri neler ?
* Zamanın büyük kısmını evde geçiriyorlar ve dışarı çıkmak istemiyorlar.
* İnsanlarla ilişkiden kaçınıyorlar hatta arkadaşlıklarını sonlandırıyorlar. Daha da fenası aile bireyleri ile bile konuşmak istemiyorlar.
*Aşırı yalnızlıktan dolayı zaman içinde kaygı bozukluğu ve stres artışı gözlemleniyor.
*Bir şey sorulduğunda bağırarak cevap veriyorlar.
*Saldırganlık gösteriyorlar.
*Bilgisayar başında yemek yemeye başlıyorlar ve sürekli bilgisayarla meşgul oluyorlar.
Nedenleri daha çok çocukluk ve ergenlikte geçirilen ruhsal travmalar teşkil ediyor. Beğenilmemek, sevilmemek , sevgiliden ayrılmak, arkadaşlar tarafından dışlanmak, kendini çirkin yada beceriksiz görmek gibi bir çok şey güven duygusunu azaltırken, kişinin çevresinden uzaklaşmasına sebep oluyor. Çocuklarımızı iyi gözlemlememiz gerek anlaşılan.
![]() |