Son geldiğimde henüz ağaçlarda yaprak yoktu. Trafiğin sesi, keşmekeşi ve şehrin gri evlerinden sıyrılıp yeşile boyanınca gözlerim, mutluluğum bir anda tavan yaptı.. Bıraktım kendimi yokuş aşağı. Lay lay lom. Ve biraz sonra havuza ulaştım. Suları açmışlar , havuzu yeni doldurmaya başlamışlar.
Şırıl şırıl su sesi. Yanımda,gelirken kitapçıdan aldığım taze taze hiç açılmamış iki dergi. oturup okusam mı ?
Havuzun kenarında otursam mı oturmasam mı ikilemini kısa sürede ,"oturmayım" olarak noktaladıktan sonra, yürüyüşe devam ettim. Çünkü gözlüklerim yanımda yoktu. Dergileri okuyamayacaktım. Gözlüksüz bir hiç oluveriyor insan. İçimden içimden "köprüden geçti gelin " türküsünü mırıldanarak tahta köprüyüde geride bıraktım.
Yola devam... Benim cennetin inişli çıkışlı bir parkuru var. Bu da yürürken insana ayrı bir hoşluk katıyor. Bugi bugi gibi. Hoppp iniyorsunuzz, hopppp tırmanıyorsunuz.
Tırmanışa geçtik işte. Çimlerden aşağı yuvarlana yuvarlana inmeli. Havuz , köprü her şey aşağıda kaldı. Bakalım ilerde neler göreceğiz.
Bu kırmızı ağaç çıktı karşıma. Yeşillerin arasında fena halde albenili duruyordu. "Burdayım, baksana ne kadar alımlı ve güzelim. Fotoğrafımı çeker misin ?" dedi bana. Evet dedi , ben duydum . Kırmak olmazdı onu. Çektim hemen fotoğrafını.
Tırmandım tırmandım tırmandım. Yoruldum ama ben . Belim ağrıyor. Uzun süre yürüyemeyeceğim.
Kısa bir mola. Bu bankları çok seviyorum. Nesini mi ?. Ahşap olmalarını. Sıcacık. Metal banklar gibi buz gibi değil. Yaşıyor onlar. Üzerinde ne hikayeler saklı. Bir sürü isim yazıyor. Yok, bankla konuşmadım. Ben oturunca kuşlar etrafımda dolaşmaya başladı. Yanıma onlar için yiyecek bir şey almamış olduğuma üzüldüm. Neyse bir daha ki sefere telafi ederim. Mor menekşeler de nefis. Şu ana kadar parkta ben, güvenlik görevlisi ve bir de kuşlar, kuşlar, kuşlar var. Sessizlik.
O da kim ? Aşağıda ağaçların arasında birisi var. A a, napıyor o. ? Kayaların yanındaki minik taşı kaldırdı ve altından naylona sarılmış bir paket çıkardı. Güvenliğe mi haber vermem gerek acaba. Ne saklamış oraya ?
Lise yıllarında bir yerlere bu şekilde sigara saklayanlar, kulaklarınız çınlasın.
Delikanlıyı, efkarı ve hayalleri ile başbaşa bırakıp yola devam . Veee inişe geçtik. Güneş ağaçların arasından bana gülümsüyor.
Kalpli bir şeyle karşılaşmamak bana yakışmazdı ve bu ağaçla karşılaştım. Ağacın adını "kalp ağacı" koydum. Yürüyüşü kalp ağacının orada, elimi kalbime koyup, gönlümden ufak bir reverans yaparak noktaladım. Bugünlerde belim ağrıyor ve yoruldum. Evden uzaklaşma zamanımda doldu bu arada. Tekrar geleceğim gizli cennetim. Bekle beni.
gerçekten cenneti görmüşsünüz:) ne güzel bir yer böyle, çok sevdim ben burasını. bir dahaki sefere hazırlıklı gidin, keşke diyeceğiniz birşey olmasın, kuşlara yem, gözlükler vs.:))
YanıtlaSilsevgilerimle
Çok güzel yermiş,
YanıtlaSilAnkaraya gelirsem eğer uğrayacağım bir yer =)
Benide götür benide. Çok güzelmiş benide götür.SEvgilerimle..
YanıtlaSilAlıp beni derinlere
YanıtlaSilAlıp götürdünüz nerelere
Dünya dışı bir yerlere
Cennetin denizimi ki
Cennetin dünya izimi ki
Şaşkın şakın bakarken ben
Beni sardı ora birden
Sağda solda bir kaç melek
Her birisi yeşil yürek
Resmederken eğilerek
Size selam veriyordu
Kanat takıp uçuyordu.
...........
Sevgili Asortik, bir daha ki sefere kumanyalarla gitmeyi düşünüyorum zaten. Yürümekten çok piknik yapacağım, kitap okuyacağım. Aslında kim bilir şehirlerimizde ne gizli cennetler saklı da bilmiyoruz...
YanıtlaSilllknurcum, aslında küçük bir park burası. Ama bakan göze göre değişiyor işte her şey .. Ben bu şekilde gördüm. :))
YanıtlaSilVuslatcım, götüreyim tamam :))
YanıtlaSilAman efendim Tebriz, bu ne hoş bir yorum. Teşekkürler. Meleklerde gelmiş bizim cennet tam cennet olmuş. Bir dahaki sefere meleklerle konuşurum ben artık. :))
YanıtlaSil