Peki ne pişirelim ? Tarif için fotoğrafların üzerine tıklayınız.
yemek tarifleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yemek tarifleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çarşamba, Mayıs 30, 2018
Ne pişirsem
Yaz, kış, ramazan, bayram demeden hemen her gün bu sorunla boğuşur , yemeğini kendi pişiren kadınlar hatta erkekler. Yemek pişirmekten ziyade " ne pişirsem " dir sorun. Adı konmuş, malzemesi hazır yemeği pişirmek zor değildir. Zor olan ne pişeceğine karar vermektir daima. Tadı güzel, görüntüsü etkileyici , doyurucu, kolay ve ucuz reçeteler ararız çok zaman. Anadan , atadan öğrenilenler yapılır genelde. Bazen de değişik tatlar ararız. Ben estetik kısmını da severim pişen yemeğin. Bir iki dokunuşla en basit makarna bile başkalaşır masaya konduğunda mesela. Masayı hazırlarken de birazcık özendiğiniz zaman ziyafet sofrası kıvamına bile ulaşabilirsiniz sadece makarna ile.
Çarşamba, Ekim 19, 2016
10 dakikada kurabiye
Pasta börekle aram yapma açısından kötü, yeme açısından son derece iyi. Evde bu tür şeyleri yapmamaya gayret ediyorum hani pek sağlıklı değil ya, o yüzden yani, yoksa çok hamaratım !!! Bir kaç pratik tarif gördüm dün , kendime not aldım. Belki sizde faydalanırsınız ...
Cumartesi, Mayıs 07, 2016
Ondan bundan şundan
9 Mayıs 2016 günü nadir izlenebilen gökyüzü olaylarından Merkür geçişi gerçekleşecek. Merkür'ün görüntüsü güneşin üzerine düşecek. Burada hemen büyük harflerle bir bilgi gerekiyor.
GÜNEŞE BAKMAK İÇİN ÜRETİLMİŞ ÖZEL FİLTRELER KULLANMADAN , ÇIPLAK GÖZLE GÜNEŞE BAKMAK, FOTOĞRAFINI ÇEKMEK, DÜRBÜN YADA TELESKOPLA BAKMAK, GÖZLERDE KALICI HASARA HATTA KÖRLÜĞE SEBEP OLUR ...
Merkür geçişinin görünebilmesi için Kasım veya Mayıs ayında gerçekleşmesi gerekiyor bu geçişin. Kasım geçişleri 7,13,33 yılda bir, Mayıs geçişleri ise 13 veya 33 yıl aralıklarla oluşuyor. Bu geçişi kaçırırsanız bir diğerini izlemek için bekleyeceğiniz tarihler şöyle :
11 KASIM 2019
13 KASIM 2032
7 KASIM 2039
7 MAYIS 2049
Bu yıl gerçekleşecek olan Merkür geçişi için Ankara Kreiken Rasathanesi bir etkinlik düzenlemiş ve halkın bu nadir gerçekleşen olayı izlemesine olanak sağlıyor. Öğrenci 2.5 TL. Tam : 5 TL Etkinlik hakkında detaylı bilgi için TIKLAYINIZ
Ankara dışında olanları da düşünüşler ve canlı yayın yapıyorlar. İşte canlı yayın linki TIKLAYINIZ
Konu hakkında detaylı bilgi edinmek için TIKLAYINIZ
An itibari ile aklıma "gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar , yeryüzünde sizin kadar yalnızım " şarkısı geliverdi . Ardından " insan yalnız doğar, yalnız ölür" cümlesi belirdi aklımın bir köşesine. Haydaa şimdi de Zuhal Olcay mırıldanıyor beynimin kıvrımlarında "yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin " Gidin ey cümleler , kelimeler, yıldızlar, şarkılar ...
Hapşuuuuu... Bugünlerde arka arkaya en az beş ,on kez hapşuruyorum. Çünkü polenlerin mevsimi başladı. Kavak tozları uçuşuyor. Alerjik durum anlayacağınız. Bu durumu hafifletmek için bir kaç pratik çözüm önerisi var. Bir kısmını zaten mecburen uyguluyorum ama vazelini hiç denememiştim mesela.
Burun ve göz çevresine vazelin sürülürse, polenler vazeline yapışıp burundan içeri daha az giriyormuş.
Çantada polen maskesi bulundurmak ve dışarıda uzun süre kalınacaksa maske kullanmak .
Dışarıdan gelince giysileri hemen değiştirmek ve çırpıp yerine öyle asmak.
Dışarıdan gelince duş almak ve polenlerden arınmak.
Ve şapka takmak. Saçı polenlerden koruduğu için kullanılabilir bir çözüm.
Karpuz mevsimi de gelmişken, içini yiyip dışını polen şapkası yapmakda iyi fikir mi acaba ??
Müzik müzik müzik. Yeni albümler. Sıla Gençoğlu beklediğim albümü sonunda yaptı. Mürekkep albümün adı. Henüz almadım, dün piyasaya sunuldu albüm. Büyük ihtimal Pazartesi ilk işim bu albümü almak olur. Çünkü beğeniyorum Sıla'nın şarkılarını. Aralıksız dinlediğim albümü Vaveyla'dır mesela. Bu albümün ilk iki şarkısını defalarca dinlerim. Yeni ay albümünü o kadar sevmedim ama. Bakalım bu nasıl.
Ve alınacaklar listemdeki bir diğer albüm Plays Sezen Aksu . Dünyaca ünlü Royal Philharmonic Orchestra Sezen Aksu'nun 15 şarkısını yorumluyor. Albüm henüz satışa sunulmadı. Beklemedeyiz.
Tarkan Ahde Vefa albümünü sevemedim. Büyük bir hevesle almıştım oysa.
Ve Ayla Çelik . Albümün adı Ben. Son günlerde bıkmadan , sıkılmadan dinlediğim şarkısı. Bağdat . Albümü alır mıyım ? Hayır. Ama Bağdat single olarak çıksaydı alırdım.
Pazar şarkısını buraya sıkıştıralım hemen .
Acıktım. Dün nefis bir zeytinyağlı bezelye pişirdim. Ama şu an canım onu yemek istemiyor. Ne istedi diyecek olursanız. Yumurta salatası istedi. Annem yapardı bazen. Yufka ekmeğin içine sarıp yemesi güzel olur. Nergizleme de diyorlar bazı yerlerde adına. Tarif yazalım meraklısına.
Kişi adedine göre malzeme miktarını ayarlayın.
Malzemeler:
Yumurta
Taze soğan
Maydonoz
Taze nane ( arzuya göre reyhan da olabilir )
Pulbiber, tuz , karabiber
Limon, zeytinyağı
Katı haşlanmış ve soyulup orta büyüklükte doğranan yumurtalara, küçük doğranmış maydonoz, taze soğan ve diğer malzemeler ilave edilip salata haline getirilir. Oldu size nergizleme .
Pazartesi, Haziran 01, 2015
Havuç sote
Yemek yapmayı çok fazla seven biri değilim. Elimde lezzetlidir aslında. Yaptım mı güzel yaparım yani. Yapmama sebeplerimden biri, fazla yememek için. Yani; çeşit ve lezzet ne kadar artarsa , o kadar fazla yenir diye düşünmekteyim. Bir diğer sebepse malum mesele. Tembellik. Mesela pasta börek işine hiç bulaşmamaya çalışıyorum. Bugünlerde canım fena halde kek çekiyor yalnız. Her an elimden bir kaza çıkabilir.
Buzdolabında, ne demek olduğunu pek de anlamadığım şu durum mevcut , "fare düşse kafası yarılır " . Farenin buzdolabında işi ne ? Neden fare de , ayı değil mesela ! Anlayacağınız buzdolabı boş. Malzeme olmayınca , makarna kurtarıcıdır. O mutlaka mevcuttur bir yerlerde. Bende makarna yaptım iki gün önce. Sadece makarna tabakta hoş durmayacak diyerek, dolapta kalan bir havuç ve iki üç sivri biberi görünce, bunlarla nasıl bir lezzet oluşturabilirim diye.düşündüm. Ayyy çok uzattım , sadede geliyorum.
Bir adet havucu sebze soyacağı ile soyup yıkadım ve sonrasında soyma işlemine devam ettim. Ta ki havuç bitene kadar. Teflon tavaya iki yemek kaşığı zeytinyağı ilave ettim. 2-3 sivri biberi iri iri doğradım. Bir fiske tuz ilave ettim. Çok tuz atmayın havucun tadını bozar. Hani tatlı yaparken felan bir fiske atılır ya o kadarcık. Hepsini yağa attım ve sotelemeye başladım. Havuçlar hafif yumuşayınca içine bir çay kaşığı zerdeçal ilave edip, sotelemeye devam ettim. Havuçlar yenecek kıvama gelene kadar yaptım bu işlemi. Sonrada makarnanın yanına artistik bir şekilde yuvarlayarak koydum. Makarna bir havalı oldu, tabak bir havalı oldu, aman Allah'ım. Ayyy o havuçtaki zerdeçallı lezzet, nasıl anlatsam bilmem ki. Makarnanın yanına bu kadar mı yakışır.
Bunu bu şekilde yapan var mıdır bilmiyorum. Çünkü tamamen doğaçlama yaptım ben. Yani herhangi bir yerde görüp duyup yapmadım. Yapan yoksa patenti benim demek isterim. Varsa da arkamı döner giderim.
Çarşamba, Nisan 08, 2015
Unlu börek
Kuzenimin tarifi ile yapmıştım ilk unlu böreğimi, onun yaptığı kadar çıtır olmamıştı. Denemelere ve tariflere devam ettim. Sonunda çok pratik ve çıtır olan tarifi Harikalar Mutfağı adlı sitede buldum. Kuzenin tarifine de çok benziyor. Dilim döndüğünce tarif edeyim size.
2 yemek kaşığı un
2 yemek kaşığı nişasta
1 su bardağı sıvı yağ
1 yemek kaşığı sirke
3 adet yufka
1 adet yumurta sarısı,böreklerin üzeri için
Arzuya göre, Çörek otu-susam-haşhaş, yine böreklerin üzeri için
Yağın içine, unu, nişastayı ve sirkeyi ilave edip karıştırın. Un ve nişasta ölçüsü çok tepeleme değil, silme de değil. Normal bir yemek kaşığı. Bir adet yufkayı serin. Yufkanın yarısına hazırladığınız yağlı karışımdan sürün. Yufkanın yağ sürmediğiniz kısmını, yağlı tarafa doğru kapatın ve yarım ay elde edin. Elde ettiğiniz bu yarım aya tekrar karışımdan sürüp , yufkayı altıya bölün. Sigara böreği hazırlar gibi. Geniş tarafa istediğiniz iç malzemeyi (haşlanmış patates, peynir, kavrulmuş kıyma, kavrulmuş ıspanak olabilir ) koyup , gevşek bir şekilde sigara böreği gibi sarın, hafif yağlanmış ya da yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizin. Üzerine yumurta sarısı sürüp, zevkinize göre ;susam, çöre otu yada haşhaş atabilirsiniz. önceden 200 derecede ısıtılmış fırında pişirin.
Umarım beğenirsiniz. Buzlukta bekletilebilir mi henüz denemedim. Ama en azından misafir için, bir ya da iki gün önceden hazırlanıp buzluğa konulabilir diye düşünüyorum.
![]() |
afiyet olsun |
Cuma, Şubat 06, 2015
Karnıyarık
Foto : Füsun T. |
Güzel yaptığım söylenen yemeklerden biriside karnıyarık. En kolay yemeklerden biri gibi gelir bana her zaman.. O zaman başlayalım tarifi vermeye hemen. Tabii yine ilk kez karnıyarık yapacaklara uygun detay bir tarif olacak . Uzun uzun yazacağım ama korkmayın gerçekten yapımı kolay.
5 adet patlıcan Patlıcanı alırken orta boy ve düzgün olanlarını seçmeye dikkat ediyoruz.
250 gram kıyma
4 adet sivri biber yada köy biberi iki tanesi içine iki tanesi süslemeye
1 büyük kuru soğan
2 orta boy domates veya 1 yemek kaşığı dolusu domates salçası
Maydonoz
Karabiber
Tuz
İlk olarak bir teflon tavaya kıymamızı koyuyor ve bir çay bardağı kadar su ilave edip güzelce pişiriyoruz. Kıyma suyunu çekince, içine ince doğranmış kuru soğanı ve küçük doğranmış 2 adet biberi ilave ediyoruz. Yağ koymuyoruz, çünkü patlıcanlar kızaracak ve içine çekeceği yağ, yemek için kafi gelecek. Kıymaya da yağ koyarsak fazla yağlı olur. Bir tatlı kaşığı tuz ve bir çay kaşığı kadar karabiber ilave ediyoruz Soğanlar ve biberler ölünce , mevsim yaz ise bir orta boy domatesi küp küp doğrayıp ilave ediyoruz, mevsim kış ise bir yemek kaşığı dolusu salçamızı ilave ediyoruz. Bir iki dakika karıştırarak domateslerin ölmesini sağlıyoruz. Son olarak içine yarım demetten biraz az maydanozu ince ince doğruyoruz ve bir iki kere karıştırıyoruz. Ocağımızı kapatıyoruz. İç malzememiz hazır.
Patlıcanları yıkıyor saplarını kesiyoruz. Saplarını kesmeden estetik bir servis yapmak istiyorsanız kalabilir. O zaman, sapı çok uzunsa birazını kesip kısaltacağız. Yıkadığımız patlıcanları temiz bir bez yada havlu kağıtla kuruluyoruz. Bunu yapmamız şart, çünkü patlıcanları kızartacağız. Eğer üzerinde su kalırsa yağa atınca su taneleri çatlamalara sebep olur, eliniz kolunuz yanar. Bir kızartma tavasına zeytinyağı koyuyoruz. Patlıcan kızarırken çok yağ çeken bir sebze, bu yüzden yağı bolca koyuyoruz. Kuruladığımız patlıcanları çizgili soyacağız. Ve patlıcanı tek bir yerden, iki ucunda yer kalacak şekilde, boydan boya bıçakla yarıyoruz. Bu yarma işleminde bıçak patlıcanın altına geçmeyecek. Yani patlıcana bir cep açıyoruz, buraya kıymayı koyacağız sonra. Bu cep çizgisini önceden yapıp kızartıyoruz ki, pişince bize kolaylık olacak. Kızdırılmış yağa patlıcanlarımızı koyup, kızartma işlemi yapıyoruz. Yakmadan orta derece bir kızartma yapmaya dikkat ediyoruz. Kızaran patlıcanları açtığımız .cepler üste gelecek şekilde, fırına verebileceğimiz bir kaba alıyoruz. Elimize bir kaşık alıyor ve o çizginin içine kaşığı sokup cebi genişletiyoruz. Patlıcanların karnı yarılmış oluyor böylece. Bu yarıklara da hazırladığımız kıymalı içi bir kaşık yardımı ile dolduruyoruz. Bir adet domatesi halka şeklinde bölüyor ve patlıcanların üzerine koyuyor, onun üzerine de sivri biber koyuyoruz.
Sıra pişirmeye geldi. Fırınımızı 200 derecede yakıyor, yemeğimize bir çay bardağı su ilave ediyor ve fırına veriyoruz. Suyunu tamamen çekince pişmiş oluyor. Dikkat edin yakmayın. Neticede bir çay bardağı su. 15 dk kadar bir sürede suyunu çekebilir. İçini ve dışını daha önce pişirme işleminden geçirmiş olduğumuz için, saatlerce pişmesi gerekmiyor zaten.
Foto: Füsun T. |
Yanına pirinç pilavı ve cacık çok yakışır. Bu menüye birde salata ilave edip, misafirlerinizi ağırlayabilirsiniz. Bayılma garantili bir tarif verdim size. Bayılan misafirlerinizi bir sade kahve ile ayıltabilirsiniz. Afiyet olsun, şifa olsun.
Perşembe, Şubat 05, 2015
Muhallebi
Bu yemek tarifi işi bir hayli zormuş. Yemek bloggerlarının önünde saygıyla eğiliyorum bu yüzden. Bu haftayı yaptığım yemek tariflerine ayırmıştım. Çok şükür iki gün kaldı. Azimliyim onu da tamamlayıp, yemek macerasına son vereceğim.
Anneciğim çok çok lezzetli yemek yapardı. Bir gün aniden yemek yapmayı bıraktı ve işi bana devretti. Anadolu kültüründe "el vermek " diye bir şey vardır, annemde "elimi sana veriyorum " diyerek o leziz yemeklerini benimde yapabilmemi sağladı. Zaten çocukluğumdan beri onun yamaklığını yapmıştım. Tuzu ver, soğanı soy, maydanozu yıka, yağı erit vs,vbg.
Bazen,"kendim uydurdum bu tarifi" der bir şeyler yapardı. Bugünkü muhallebi tarifi içinde aynı şeyi söylerdi. Burada ben de bir şey söylemek istiyorum. ÇOK ÖZLEDİM
Afiyetle yerken kulaklarımı çınlatınız.
Anneciğim çok çok lezzetli yemek yapardı. Bir gün aniden yemek yapmayı bıraktı ve işi bana devretti. Anadolu kültüründe "el vermek " diye bir şey vardır, annemde "elimi sana veriyorum " diyerek o leziz yemeklerini benimde yapabilmemi sağladı. Zaten çocukluğumdan beri onun yamaklığını yapmıştım. Tuzu ver, soğanı soy, maydanozu yıka, yağı erit vs,vbg.
Bazen,"kendim uydurdum bu tarifi" der bir şeyler yapardı. Bugünkü muhallebi tarifi içinde aynı şeyi söylerdi. Burada ben de bir şey söylemek istiyorum. ÇOK ÖZLEDİM
Malzemeler:
1 litre süt
1 su bardağı toz şeker
1 çay bardağından bir parmak az un
Yapılışı:
Toz şekeri, unu bir tencereye koyuyoruz. Çırpma teli ile karıştırıyoruz. Ocağın altını orta ateşte yakıyoruz. Sütümüzü yavaş yavaş ilave ediyor ve sürekli karıştırıyoruz. Kaynayana kadar karıştırarak pişiriyoruz, kaynadıktan sonra ara ara karıştırarak 5-10 dakika kadar daha pişirip ocağın altını kapatıyoruz. Muhallebimiz hazır.
Sunumu sizin zevkinize kalmış. İster sade tüketin, ister içine muz doğrayın, ister çilekle servis yapın, isterseniz üzerine ve içine bebe büsküvisi koyarak , yada oreo ile servis yapın. Tamamen zevke kalmış bir sunum. Mesela ben bir keresinde yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi, üzerine yarım kesilmiş Trabzon hurması ile servis yaptım.
Afiyetle yerken kulaklarımı çınlatınız.
Çarşamba, Şubat 04, 2015
Sosyete Mantısı
Ne komik bir adı var di mi? Bundan üç yıl öncede paylaşmışım bu tarifi. Neyse , tekrardan zarar gelmez diyelim bir kez daha paylaşalım. Bu haftayı yemek tariflerine ayırdık nasılsa. Bu tarif benim en sevdiklerimden. Defterimin yıldızlı tariflerinden. Yapılışı son derece kolay, yemesi de son derece lezzetli, keyifli.
250 gr. kıyma
1 adet kurusoğan
3 adet hazır yufka
2 yumurta
1 yemek kaşığı yoğurt
1 su bardağı süt
1 çay bardağından biraz az zeytinyağı
üzeri için :
1 yumurta sarısı
susam
çörek otu
Kıymayı az bir miktar su ile pişiriyoruz. Yufkalar bazen çok tuzlu olabiliyor, o yüzden kıymaya tuz koyarken yufkanın tuz oranını göz önünde bulundurun. Kıyma suyunu çekince bir yemek kaşığı zeytinyağ, ve ince doğranmış kuru soğan ve birazcık karabiber ilave edip, soğanlar ölene kadar kavuruyoruz. Üç yufkamız olduğu için göz kararı üçe bölüyoruz ki, eşit dağılım olsun.
Süt, yoğurt, yağ ve yumurtayı bir kapta iyice karıştırıyoruz. Bu karışım 3 yufka için. Daha fazlası için adetleri artırmanız gerekir.
Bir yufkayı seriyoruz. Hazırladığımız karışımın üçte birlik kısmını serdiğimiz yufkanın tamamına sürüyoruz. Çok ıslandı diye düşünmeyin öyle olacak çünkü.
Yufkanın dairesel kenar kısmının tamamına ,ayırdığımız birinci parça kıymayı dağıtıyoruz. Bıçakla ,artı ( + ) şeklinde yufkayı dörde bölüyoruz. Kıymayı koyduğumuz kısımdan başlayarak birinci parçayı yuvarlayarak rulo yapıyoruz. Dört parçayı da aynı şekilde yapacağız.
Fırın tepsisine yağlı kağıt seriyor ve hazırladığımız börekleri tepsiye alıyoruz. Bir yumurtanın sarısını içine bir iki damla zeytinyağı koyarak karıştırıyoruz, fırça yardımı ile böreklerin üzerine sürüyoruz. Gül böreği olarak yiyecekseniz, üzerine susam ve çörek otu serpebilirsiniz. Sosyete mantısı olarak yiyecekseniz, susam ve çörek otuna gerek yok. Ama , çörek otu şifadır, bu yüzden ben her iki şekilde de çörek otu koyuyorum.
Böreklerimiz pişti. Şimdi sıra işin sosyete kısmına geldi. Sarımsaklı yoğurt hazırlıyoruz. Bir tavada 2-3 yemek kaşığı tereyağını bir miktar zeytinyağı ile birlikte eritiyoruz. İçine bir yemek kaşığı dolusu salça ilave ediyoruz ve salçayı birazcık çeviriyoruz. İçine iki kaşık kadar su ilave edip karıştırıyor, altını kapatıyoruz. Böreklerin üzerine önce biraz sarımsaklı yoğurdu, sonra da arzuya göre salçamızı döküyoruz. Hepsinin üzerine bir tutam sumak, birazcık nane koyup afiyetle yiyoruz.
Pazartesi, Şubat 02, 2015
Brüksel lahanası
Bugünden sonra blogum yemek blogu olacak. Korkun benden yemek blogcuları, Füsun sahalara iniyor.!!! Şaka şakaaa . Benden çıksa çıksa bir haftalık yemek tarifi çıkar. Deneyip beğendiğim bir kaç tarif var onları paylaşırım ve biter. Baya bi lezzetlidir elim oysa . Tembel olmasam neler neler yaparım da, tembelliğin romanını yazıyorum resmen. Neyse yemeğimize geçelim biz en iyisi.
Soframızda çok fazla kullanılan bir sebze değil Brüksel lahanası. Mevsiminde bir kaç kez pişiririm. Genellikle garnitür olarak kullanılıyor mutfaklarda. Ben zeytinyağlı yemeğini seviyorum. Zeytinyağlı pişiriyordum ama içine havuç ve patates koymuyordum, tadı da pek iştah açıcı olmuyordu. Portakal ağacı sitesindeki tarife rastladığım günden beri de havuçlu ve patatesli pişiriyorum.
![]() |
foto: Füsun T. |
Lezzeti çok fazla sevilmediği için sofralarda pek tercih edilmiyor ama faydaları çok. Bu tarifle bir kere pişirip denemenizi öneririm. Mımmm nefis oluyor valla. Yerken bolca limon da sıkabilirsiniz, daha bir leziz oluyor.
Nasıl pişireceğiz. ?
Manavlarda ve marketlerde paketlenmiş şekilde satılıyor. Bir paket Brüksel lahanası almak yeterli. Lahanaların en üst kabuklarını koparıp alıyoruz ve sapını da kesip temizliyoruz. Güzelce yıkıyoruz. İki adet havucu soyup, yıkayıp yarım ay şeklinde doğruyoruz. Havuçlar ince ise yarım aya gerek yok, bir santim kalınlığında doğrayabilirsiniz. Ben arpacık soğanı çok sevdiğim için bolca koyarım. Zevkinize göre bir miktar arpacık soğanın da kabuklarını temizleyip yıkayın. Bir adet patatesi de güzelce soyup, yıkayıp, küp küp doğrayın.
Üç yemek kaşığı zeytinyağını tencereye koyun, içine silme bir tatlı kaşığı tuz ilave edin. Bir çay kaşığı toz şeker atın. Havuç ve patates var, şeker de neyin nesi diyorsanız, ben şekerin yağda karamelize olduğunda yemeklere ayrı bir tat kattığını düşünüyorum. Et yemeklerinde eti kavururken , sotelerken de bazen ilave ederim. Tencereye soğanları koyun, orta ateşte karıştıra karıştıra birazcık öldürürken, havuçları da ilave edin. Bir sürede havuçlarla beraber çevirin. Bir tatlı kaşığı dolusu domates salçası ile birlikte, Brüksel lahanalarını da tencereye alın. Bir kaç kez karıştırıp ocağın altını kısın, patatesleri de ilave edip tencerenin kapağını kapatın ve ara ara karıştırarak lahanaların hafifçe yumuşamasını bekleyin. Lahanalar yumuşayınca, sebzelerle aynı hizaya gelecek kadar sıcak su ilave edin. Su sebzelerin üstüne çıkmasın. Lahanalar yumuşayana, yemek suyunu çekene kadar pişirin.
Umarım beğenirsiniz, afiyetle yersiniz.
Pazar, Temmuz 06, 2014
İftar Menüsü
Bendeniz orucu başlamadan bitirmiş bir kul olarak yine de iftar sofrası peşindeyim. Göz doymuyor. Orucun ilk günü fenalaşınca ara vermek zorunda kaldım. Tekrar deneyeceğim inşallah, olmadı kış aylarında telafi edeyim diyorum. Hayırlısı Allah'tan. Sağlık önemli malum. Hele ki benim gibi yaşlı bir kadın için. Ruhum yaşlandı benim yaa. Napcaz şimdi, netcez şimdi.. Bak bu sözler bile nostalcik kaldı artık. İftar sofrası olmasa bile evde yemek pişmek zorunda ve ne pişecek derdi malum. Arkadaşların bloglarını dolaşırken ne pişireceğimi de buldum. Kendime notlar olarak ve ayrıca bu güzel blogları tanıyın diye ve ayrıca bu güzel tarifleri görün diye bu yazıyı hazırladım.
Oruç tutan arkadaşlarımı can_ı gönülden tebrik ediyorum. Zaman çok uzun. Allah sabrını versin, kabul etsin ve hayırlısı ile bayramı karşılasınlar. Hoş biz oruç tutmayanlar bayramı daha bir şevkle karşılar her zaman. Olsun be son moda tabirle "bizimde kalbimiz temiz "
Arabaşı çorbası... Şahane lezzet. Anacığımın yaptığı şahane çorba. Bu tarifi de görünce, yapılası ve içilesi oldu en kısa sürede. Üstelikte üşütmüşüm sanırım . Hapşuruk, boğaz ağrısı, mide bulantısı gibi bişiler bişiler var üzerimde bugün. Olsa iyi gider ama bugün yapamam, halim yok.
Hafif Mutfak Tarif için TIKLAYINIZ |
Lezzetli Sanatlar Tarif için TIKLAYINIZ |
Zeytinyağlı Yerelması.. Bunu gördüm canım istedi ama yerelması yok ki şimdi. Napcaz şimdi. Başka bir zeytinyağlı bulmak lazım menüye. Artık ya fasulye ya barbunya yapıcaz napalım. Bu tarif köşede bekleyebilir zamanı gelene kadar.
Hafif Mutfak Tarif için TIKLAYINIZ |
Çiğ Kabak Salatası.... Bunu ilk kez gördüm. Sunum şahane. Denenecekler listesinde yer aldı hemen.
Anne Eli Gibi Tarif için TIKLAYINIZ |
Aylinle Yemek Vakti Tarif İçin TIKLAYINIZ |
Çarşamba, Nisan 30, 2014
Bugün ne pişirsem
Kadınların en sıkıntılı düşüncelerinden biri bu değil mi ? Ayda bir düşünülse neyse ama her gün "bugün ne pişirsem" derdi sizi bilmem ama beni gerdi. Dün sağ olsun ablam etli yaprak dolması sarmış, bana da verdi. Yanına bir şehriye çorbası ile dünü atlattık. Bugün nohut- pilav ikilisi yapılacak o da tamam. Hadi iki gün de onu yedik. Sonraki gün ne yapacağım ? Araştırdım , buldum, paylaşıyorum. Belki fikir olur size de.
İlk tarif Anne Eli Gibi blogundan. Ellerine sağlık.Bu vesile ile Reyhan'a teşekkürler. Fotoğrafların altına yemeklerin isimlerini yazdım. Tıkladığınızda tarife ulaşacaksınız.
Hava serin. Çorba ilaç gibi geliyor. Bulgurlu yoğurt çorba yapıyorum ama mısırla denememiştim. Mısırlarda GDO lu, neyse bi kereden bi şey olmaz deyip yiyeceğiz.
![]() |
YOĞURTLU MISIRLI BULGUR ÇORBASI |
İlhan beyin yemek yapma aşkına hayranım ve onun sitesinde fırında peynirli enginar tarifi gördüm. Enginarı severim ama uzun zamandır yapmadım. Bunu deneyeceğim. Elinize sağlık İlhan bey diyorum ve işte tarif.
FIRINDA PEYNİRLİ ENGİNAR |
![]() |
KİLİS TAVA _ TEPSİ KEBABI |
ANNE ELİ GİBİ
BİR KASE LEZZET
FESTİGAN
Pazartesi, Temmuz 08, 2013
Vişne terletme
Önce pazara yada markete gidiyorsunuz. Bir güzel vişne alıyorsunuz. Sonra eve gelin. Sakın başka bir yere uğramayın. Eve gelir gelmez, vişneleri paketten çıkartıp bir güzel yıkıyorsunuz. Buraya kadar olan kısım anlaşılmıştır sanırım. Anlamadıysanız baştan anlatabilirim. Evet şımardım haklısınız. Bazen böyle şımarırım işte.
Vişne terletmesi benim en sevdiğim şeylerden birisi. Sanırım daha önce de blogda bahsetmiştim ama bir kez daha tekrar yapalım belki okumayanlar okur. Pek bilinen bir şey değil sanırım vişne terletme. Belki de yöresel bir şey. Çocukluğumda anneannem öğretmişti bana. Bahçedeki vişnelerden yapıp yemiştik. Komik de bir anısı vardır bende. Kuzenimle beraber memlekette, anneannemin evinde vişne terletme yapıyoruz. O zaman bakır küçük taslar vardı, onda yapıyorduk. O arada ne olduysa biraz atıştık, sinirlenen kuzenim bakır tası şrankkk diye başıma vurmuştu. Hala anlatır anarız o günü.
Vişne terletmesi benim en sevdiğim şeylerden birisi. Sanırım daha önce de blogda bahsetmiştim ama bir kez daha tekrar yapalım belki okumayanlar okur. Pek bilinen bir şey değil sanırım vişne terletme. Belki de yöresel bir şey. Çocukluğumda anneannem öğretmişti bana. Bahçedeki vişnelerden yapıp yemiştik. Komik de bir anısı vardır bende. Kuzenimle beraber memlekette, anneannemin evinde vişne terletme yapıyoruz. O zaman bakır küçük taslar vardı, onda yapıyorduk. O arada ne olduysa biraz atıştık, sinirlenen kuzenim bakır tası şrankkk diye başıma vurmuştu. Hala anlatır anarız o günü.
Nasıl mı yapılıyor ? Vişnelerin saplarını koparıp yıkıyorsunuz. Bu işlem için iki çukur kase ve tuz lazım. Vişneyi kasenin birine koyuyorsunuz, bolca tuz atıyorsunuz. Tuzu bol olursa lezzeti daha güzel olur. Çekinmeyin atın. Sonra diğer kaseyi üzerine kapatıp başlıyorsunuz sallamaya. Bir kaç dakika yeterli olur. Vişneleriniz terlemiş ve yenmeye hazır hale gelmiştir.
Afiyet olsun
Salı, Temmuz 02, 2013
Portakallı kek
Size de oluyor mu acaba.? Portakal kelimesini duyunca " portakalı soydum başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum, duma duma dum" diyesiniz geliyor mu ?
Portakallı keki geçtiğimiz ay yedim. Bir bahçe toplantısında Sevimciğim yapmış, getirdi sağolsun. Nefis olmuştu . Aklıma kazındı tadı. Aradan zaman geçti canım çekti. Sevim Bodrum'da bu sıralar, kim yapacak bu tembele keki. Arkadaşlara "canım portakallı kek istiyor " dedim. I ıh , o da işe yaramadı. Hatta birisi "yap da yiyelim" dedi. Baktım çare yok, Sevim'i aradım tarifi aldım hemen. Attım üzerimdeki tembelliği bi çırpıda, marifetli hallerime büründüm hemen. Girdim mutfağa yaptım bende.
Tarifi çok beğendiğim için, denemek isteyen olur belki diye paylaşıyorum. Hatta deneyin diyorum, pişman olmazsınız. Şimdi bir çoğunuz " ben bu tarifi biliyorum " dersiniz. Bilenler bilmeyenlere aktarsın.
Malzeme :
3 yumurta
6 kaşık toz şeker
6 kaşık un
2 portakalın suyu ve rendelenmiş kabuğu
1 paket kabartma tozu
Sosu için malzeme:
3 portakal suyu ve rendelenmiş kabuğu
3 kaşık toz şeker
Yapılışı :
Yumurta ve şekeri beyazlaşana kadar çırpın. Daha sonra içine portakal suyunu ve rendelenmiş kabuklarını atın, hafifçe karıştırın. Unu ve kabartma tozunu da ilave edin ve hepsini birden bir kez daha karıştırın. Boza kıvamında bir karışım oluyor. Yağlanmış,unlanmış kek kalıbına dökün. 160 derece de ortalama 40- 45 dakika pişirin.
Kek pişerken sosunu hazırlayın. 3 portakalı ve kabuklarını ve de 3 kaşık şekeri bir kaba alın ve ocakta bir iki dakika kaynatın. Çok kaynatırsanız sos acıyabilir.
Fırından çıkardığınız kek ılıdığında , sıcak olan sosu kekin üzerine yavaş yavaş dökün. Sosu iyice içine alması için , üzerine bıçakla ya da çatalla delikler açıp, buralardan da dökebilirsiniz. Geriye afiyetle yemek kalıyor.
Afiyet olsun. Eviniz portakal kokularıyla dolsun |
Pazartesi, Şubat 11, 2013
1001 çeşit
2013 yılına giriş benim için zorlu oldu. Hemde pek erken, onuncu günü vurdu beni. Takvim değiştirip Çin astrolojisine mi geçsem acaba. Dün itibari ile "Yılan yılı" başladı. Bundan önceki yıl Ejderha yılı idi. Dün girdiğimiz yıl su yılanı yılı olarak da adlandırılıyormuş. Bu işle ilgilenenler, bereketli, aşkın yoğun yaşanacağı bir yıl olacağını söylüyorlar. Hiç fena gelmiyor kulağa. Kişisellikten uzaklaşıp dünya genelinde yaşanabileceklere bakalım biz en iyisi, fazla bencil olmak iyi değil.
Bu yıl dünyada beklenmeyen değişimler olabilirmiş. Keşiflerde, bilimde yenilikler olacakmış. Tren kazaları ve depremler, volkan patlamaları bekleniyormuş. İsyan hareketleri olabilirmiş. Buradan sonrasını devam etmiyorum, gördüğüm kadarı ile aşkın dışında pek iyi bir şey olacak gibi durmuyor. Takvim değişmenin gereği yok bu durumda.
Bazı şeyleri tekrar etmeyi seviyorum. Birisi de Pakize Suda'nın yazılarına olan sevgimi tekrarlamak. (Ben aslında herşeye sevgimi tekrarlamayı seviyor gibiyim. Sevdiklerime de bunu belli ederim. ) Onu okumayı çok seviyorum. Bu pazar günü yine hoş şeylere dokunmuş, kendi güzel kinayeli dokunuşlarıyla...MIŞ/MUŞ kısmındaki yorumu çok hoşuma gitti ... TIKTIK
Kiloları ile arası iyi olanlar muhakkak vardır ama bir yaştan sonra ister istemez genişleyen bedenlerle konu hakkında muhabbetimiz daha bir fazlalaşıyor. Daha sık olarak "kilo vermem gerek" sözcüğünü kullanıyoruz. Bende, 45 kilolarla 40'lı yaşlarını bitirip, 6 lı rakamlarla 50'li yaşlara devam eden biri olarak sık sık kullanıyorum bu sözü. Geçen hafta gördüğüm bir arkadaşım, konu nerden açıldıysa bir içecekten söz etti. Diyetisyeni tavsiye etmiş. Ben de, "şimdi o modda değilim sonra alırım tarifini" deyip geçmiştim. Dün gazetede Ender Şaraç'ın köşesinde o tarifle karşılaştım. Hem kendime not olsun, hem de size bildireyim diye buraya aktarmaya karar verdim.
Bu tarif, bir gün yapılacak bir detoks. Hızlı bir şekilde toksin atmanızı sağlıyormuş. Göbeği erittiğini söyledi arkadaşım.Yapar mıyım bilmiyorum ama aklımızın bir köşesinde dursun bakalım.
2 orta boy yeşil elma
3-4 adet esmer kuru kayısı veya mürdüm eriği
1 adet parmak büyüklüğünde çubuk tarçın
3-4 tane karanfil
tüm bunlar 1.5 litre su ile kaynatılacak ve gün içinde ılık olarak tüketilecek.
İlave bir şeyler yapmayı düşünürseniz TIKTIK
Tarifleri verdikten sonra bir de unla ilgili bir tarif vereyim. Yurdumuzda yörelere göre gelenek ve görenekler benzerlikte gösterir, değişiklikte. Şimdi yazacaklarıma bir kısmınız " bizde de öyle yapılır" diyeceksiniz büyük ihtimal. Biz de öyle yapılmaz mesela. Ankara yöresinde yeni doğmuş bir çocuk , bir eve ilk defa gittiğinde, gittiği ev sahibi çocuğun yüzüne un sürermiş. Hem bolluk bereket anlamında , hemde saçı sakalı ağarana kadar yaşasın anlamında ve inancında. Bizde de, ilk kez gelen yeni doğmuş çocuğa yumurta ve şeker verilir mesela , bereket anlamında. Daha neler neler var. Bunları okumayı seviyorum şahsen. Yine Ankara geleneğinde, küçük çocuğun tırnağı altı ay kesilmezmiş, kesilirse çocuğun huysuz olacağına inanılırmış. Ankara'lılar hastalıkları tedavi ederken neler yapıyorlar bakın. Mesela başınız mı ağrıyor, başı ağrıyan kişiye şöyle diyorlarmış.
'Başının ağrısı çöpe çöpeSeni bir beyin küçük kızı öpe'
Elleri terleyen kişilere de önerileri var. Hiç tanımadığınız bir kişinin evine girip yatak ve yorganına elinizi dokunmanız gerekiyor. Biraz dayak yeme riskli. Ev sahibi oklaç'ı yada eğriyi kapıp sizi kovalayabilir ama terlemenin geçme garantisi var. Tabii kaçarken bilinizi ağrıtmamaya özen gösterin. Sonra çot kalırsınız alimallah.
Oklaç : Oklava
Eğri : Bıçak
Bil : Bel
Çot : Sakat
Sevdiğim şehrim benim.
Şehrimde bu hafta gitmeyi planladığım iki sergi var. Birisi Çağdaş Sanatlar Merkezinde. Nihat Kahraman Resim Sergisi . Resim yaptığım için sergi gezmemin, yeni ressamlar tanımamın bana katkı sağlayacağına inanıyorum. Bir diğer etken ise içinde bulunduğum ruhsal durumdan birazcık sıyrılabilmek. 12 Şubat'ta başlıyor 26 Şubat'ta sona eriyor sergi. Çağdaş sanatların ikinci katında A salonunda.
Ve konuyu tatlı bağlayalım. Laf yine dönüp dolaşıp anneme gelecek. Dervişin fikri ve zikri durumu işte. Annem hastaneye yatmadan önce ayva almıştım tatlı yapmak için. Tatlı ile arası pek hoş değildi ama severdi ayva tatlısını. Hastane günleri, ölüm derken ayvalar buzdolabında öylece kalmıştı. Hayat devam ediyor ,dün tatlıyı yaptım. Beraber yiyemedik ne yazık ki. Daha önce çok kez ayva tatlısı yapmama rağmen kafam dağınık olduğu için, "ayva tatlısına ne kadar şeker koyuyordum anne " de diyemeyeceğim için bilgisayardan tarife bakma ihtiyacı hissettim. Tarifi izlediğim bir blogdan uyguladım.. Anne eli gibi blogu. Aynen uyguladım tarifi ve sonuç gerçekten mükemmel oldu. İşte TARİF
Bu benim daha önce yaptığım tatlının fotosu. Ayvaların rengi fazla kızarmıyordu , bu sefer nar gibi kızardı. Meğer sırrı varmış.
1001 çeşnili güzel günlerle geçecek bir hafta diliyorum hepinize.
Perşembe, Kasım 15, 2012
Marifetli hallerim
Herkes gül böreği yapıyor tabii ki. Marifet bunun neresinde demeyin sakın küserim. :)))
Tarifte vereceğim bu sefer. Çünkü her gül böreği tarifi bunun kadar güzel olmayabiliyor. Gül börekçiler bir de bunu deneyin derim. Mantı şeklinde yemeyecekseniz, ertesi gün börek şekli daha da muhteşem oluyor, yumuşacık.
3 yaprak yufka
2 yumurta
1 bardak süt
1 yemek kaşığı yoğurt
1 çay bardağından birazcık az zeytinyağı
Peynir yada kıyma
Çörek otu
Yoğurt, süt ve yumurtayı çırpın. Bir adet yufkayı serip üzerine bu karışımın bir kısmını sürün. 3 yufkada bu karışımla ıslanacak, ona göre göz kararı pay edin.Çok ıslandı bu demeyin öyle olacak. Tamamına yayın karışımı
Yufkayı 4' e bölünecek şekilde bıçakla kesin.Artı işareti yapacaksınız yani. Sigara böreği sarar gibi karışımı ( arzuya göre soğanla kavrulmuş kıyma yada peynir ) geniş kenara koyup yuvarlayın. Sonra döndürerek gül şeklini verin. 3 yufkayı da bu şekilde yaptıktan sonra bir süre buzdolabında bekletin. Pişireceğiniz zaman, üzerine yumurta sarısı- zeytinyağı karışımı sürün. Börek olarak yiyecekseniz üzerine çörek otu serpin. Mantı olacaksa çörek otu koymuyorum ben. Bir de kıymayı kavururken çok çok azcık yağ koyun. 150 derece fırında pembeleşene kadar pişirin. Afiyetle yiyin, kulaklarımı çınlatın.
Perşembe, Temmuz 26, 2012
İftar menüsü
Yemek bloglarını her dolaştığımda canım türlü şeyler çekiyor. Yapamıyorumda. O yüzden dikkatli dolaşıyorum blogları. Bugün evde yemek yok, hava aşırı derecede sıcak. 45 dereceyi görüyor Ankara. Yemek yapmayı değil yemeyide istemiyor canım. İftarda biraz peynir, ekmek, salata yeter bana. İki üç gün önce dolaşırken blogları , aşağıda fotolarını gördüğünüz yemeklerin hepsini çok canım çekmişti. Hepsi de sevdiğim şeyler. Tarifleri de son derece pratik. Yaparım bir gün bunları diye not almak istedim. Unutmamak için de böyle bir post hazırlamaya karar verdim. Sizlerle paylaşmakta güzel olacaktı. Ayrıca bu blogları tanımayan arkadaşlar varsa içinizde tanımış da olurlar. Hem çoğumuzun ortak derdi ne pişirsem değil mi ? Belki birinden esinlenirsiniz işinize yarar bu menü. Hepinize güzel bir gün dilerim.
Tarifler için fotoların altındaki linklere tıklayınız.
Ezogelin Çorba Lezzetli Sanatlar'dan
Patatesli rulo börek / Binbir Çeşni Saliha Erozan'dan
Zeytinli ekmek Lezzet Yağmuru'ndan
Fırın köfteler Bir kase lezzet'ten
Börülce salataları Özlemaki'nin Yemek Günlüğü'nden
Limonata benden :)
*Bu postu hazırlamak için blogger arkadaşlarımın tek tek iznini istedim. Bana izin veren tüm dostlara teşekkürler ve sevgilerimle. Yemeklerinin fotoğraflarını bu amaçla kullanmak için izin verecek başka yemek blogu sahibi arkadaşlar varsa bu postun altına mesaj bırakabilirler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)