Cuma, Ekim 07, 2011

Alsam alsam ne alsam



Decortie Roscoe Kitaplık


Taç Summer Aile Seti - Beyaz Beyaz


Altınbaşak De Luxe Creasoft Nevresim Takımı Çift Kişilik








Confetti Somerset Banyo Halısı Patlıcan 70x120








Taç Hazal Masa Örtüsü Seti - Ekru




















Ben bunları seçtim almak için. Pembe gönlüm sende. Tüm evi pembe yapmalı.  Belki o zaman dünyaya da toz pembe bakabiliriz.

Seçtiklerimi ve sizin seçeceklerinizi  EVMANYA.COM dan, fiyatlarını, renklerini görerek alabiliyorsunuz. 

Perşembe, Ekim 06, 2011

Üzüm

                             


                    Üzüm, üzüme baka baka kararır . . .

Gürkan Genç

Fotoğraf için Gürkan Genç'e teşekkürler.

Hedefleri olan insanlara imrenirim hep. Benim çok büyük hedeflerim olmadı hiç bir zaman. Hep kendi kabuğumda yaşadım. Küçücük dünyamda. Gezmeyi de sevemedim çok , bazı şartlardan dolayı. Buna rağmen gezenleri sevdim hep. Ama gitmeyi istemeyi de ihmal etmedim hiç. Hep istedim durdum kendi kendime. Özellikle dağlara gitmeyi .  Hala da isterim.
İnternette dolaşırken gezginlerin yol mecaralarını okudum. Motosiklet,  forumlarını takip ettim. Onların gezilerini ve fotoğraflarını zevkle izledim. Ama sadece izledim durdum. 2 tekerlekli şeyleri seviyorum. Uzak diyarlara gitmesem bile, uygun bulduğum alanlarda bisiklete ve mobilete biniyorum. Keşke bizde de sokaklar bisikletli insanlarla dolsa. Mavi bir bisikletim vardı 10 lu yaşlarda. Sabah başlardım binmeye , akşam eve geri dönene kadar onun üzerindeydim. Bütün mahalleyi turlardım akşama kadar. Orta okul bitmek üzere idi, bir gün ilkokul öğretmenimi gördüm yolda. Ben gene bisikletin üzerindeydim. Çok sevdiğim öğretmenim bana "büyüdün artık, hala bisikletemi biniyorsun, ayıp " dedi. E o zaman genç kızların bisiklete binmesi ayıptı. Öylelikle anladım ki bisikletten inme yaşım gelmişti, büyümüştüm. Hele öyle Japonya'ya bisikletle gitmek gibi şeyleri değil istemek  rüyasını bile görmek mümkün değildi. Ben de zaten o kadarını düşünemezdim o yıllarda.  Ama bu rüyaları görenleri , hedefleri olanları ve onları gerçekleştirenleri her zaman gönülden tebrik ettim, onlar bilmese ve duymasada.
Gürkan Genç'i de canı  gönülden kutluyorum. O, bisikleti ile Japonya'ya gitmiş. Onun yol maceralarının bir kısmını  zevkle okudum, izledim. İzlemeye de devam ediyorum. Ve şimdi dünya turuna hazırlanıyor.  Merakla o kısmı da izleyeceğim. Burada sözü uzatmayacağım, uzun uzun onun yaşadıklarını ben anlatmayacağım. Sizi onunla baş başa bırakacağım.

Çarşamba, Ekim 05, 2011

Çay saati

Fotoğraf : Füsun T.

 Çay, patlıcanlı börek, Kenny Rogers ve ....


Islak köpek

Islak köpek ile geçen hafta pazar günü tanıştım. Cumhuriyet Portal da Serra Yılmaz ile yapılan bir söyleşiyi okurken. Söyleşiyi  zevkle okudum , okurken de öğrendim.  Yazının sonunda link vereceğim. Islak köpek bir müzik grubu. Serra Yılmaz bu grupla çalışmalar yapıyormuş. Doğaçlama müzik yapıyorlar. Bu öyle aklıma estiği gibi çalayım , söyleyim anlamına gelmiyormuş tabii. Bu müziğinde kendine göre kuralları varmış. E bende bazen doğaçlama yaşayayım diyorum mesela, sonra bakıyorum hayatın kendi kuralları var ve ben ancak bu kurallar dahilinde doğaçlama yaşıyorum :) Karmaşık bir cümle olabilir ama öyle işte .

Baykuş

Bu kış her yerde, her şeyde baykuş var. Yazık ki hep kötü görülmüş , hep uğursuz sayılmış zavallı hayvan. Ötüşünden bile korkulmuş. Belki de bu yüzden, onlarda bunu sezdikleri için  hep kederli bakan bir yüz ifadeleri var. Gözleri de hep ürkek.

Yastık değil gerçekten baykuş gibi bakıyor bunlar :))) Çok sevimliler.
I pad kılıfları  , yumuşacık ve sevimli bir koruyucu.













Yok yok alacağım, uğursuz falan demeyeceğim bir baykuş kolye alacağım. Belki uğurlu bile olur. 

Bu seramik baykuşları da çok sevdim ben. Seramik kursuna kaydolmak için daha bir istek duymaya başlıyorum bunları görünce. 




En güzeli de bu galiba .


Daha fazla ürün görmek için BURAYA bakabilirsiniz. Alışveriş yapmakta mümkün.


Kaynaklar
http://www.etsy.com/listing/79330818/owl-cushion-pillow-pink-white-and?ref=sr_gallery_29&ga_search_submit=&ga_search_query=owl&ga_view_type=gallery&ga_page=5&ga_search_type=handmade&ga_facet=handmade
http://www.etsy.com/listing/62140347/your-choice-felt-owl-ipod-iphone-case?ref=sr_gallery_6&ga_search_submit=&ga_search_query=owl&ga_view_type=gallery&ga_page=6&ga_search_type=handmade&ga_facet=handmade
http://www.etsy.com/listing/54737375/new-vintage-owl-watch-necklace-wk1334?ref=sr_gallery_3&ga_search_submit=&ga_search_query=owl&ga_view_type=gallery&ga_page=9&ga_search_type=handmade&ga_facet=handmade
http://www.etsy.com/listing/71351169/ceramic-owl-figurine-choose-your-color?ref=sr_gallery_23&ga_search_submit=&ga_search_query=owl&ga_view_type=gallery&ga_page=11&ga_search_type=handmade&ga_facet=handmade
http://www.etsy.com/listing/70329348/cute-owls-surprise-nursery-wall-art
http://www.etsy.com/listing/68117645/owl-hat-soft-ecru-light-tan-yellow?ref=sr_gallery_15&ga_ref=auto&ga_search_query=owl+hat&ga_order=most_relevant&ga_ship_to=ZZ&ga_view_type=gallery&ga_search_type=handmade&ga_facet=handmade

Salı, Ekim 04, 2011

Beğendim

Honda Goldwing 2012  BURADA ...

Ormanda gezinti

Eğer ki benim gibi ; ormanları, dağları, dereleri, kuşları seviyorsanız ve gidemiyorsanız , işte mükemmel bir gezi. İstediğiniz lisanı seçip geziye başlayabilirsiniz. Çarpı işaretlerini tıklayarak, kuşların seslerini duyup bilgi alabilirsiniz.

                                  Dinlendirici ve eğitici bir gezi için  TIK

Fotoğraf : Füsun T.

                         

Marifetli hallerim

Bazı günler aşka geliyorum, yapıyorum bi şeyler. E fena da olmuyor hani. Nasılda kabarmış baksanıza. Yapınca yeniyor olması, durumu vahim hale getirmese ve bana katılan kilocuklar  sinirimi bozmasa , o hoo daha ne marifetler oluşur bende . Ama işte sebep bu, bu yüzden marifetimin sınırlarını zorlamıyorum...

Pazartesi, Ekim 03, 2011

Olcay Kavuzlu

Öylesine bir gündür. Her şey normal devam etmektedir. Gayet sakin ve dinginsinizdir. Bir anda öyle bir şey yaşarsınız ki , hayatınıza bir çizik atar o an , izini bırakır. Zaman zaman o çiziğin yerinde bir kıpırdanma hafif bir sızı hissedersiniz sonraları ve aklınıza geri düşer yaşadığınız o an. Sızı deyince illede kötü bir  yaşanmışlık değildir bu. Güzelde olsa sızlatır, acı da olsa.
Atılmış çiziklerin aklınıza dahilidir o sızı.
Bir çok an var benim hayatımda da iz bırakan. Kimi an  bir kişi ile izini bıraktı, kimi bir koku ile, kimi bir renk ile , kimi bir korku ile, kimi bir tebessüm ile, kimi kahkaha ile, kimi özlemle... Uzar gider böyle.  İşte bunlardan birisi Olcay Kavuzlu.


Kaynak : http://www.sahnetozu.net/

Kimdir Olcay Kavuzlu . 

1970 doğumlu. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu. Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.
Detaylı bilgileri  buradan  okuyabilirsiniz.
Tiyatro sevdiklerim arasındadır. Sezonlarda mümkün olduğunca izlemeye çalışıyorum. Geçen kış da nasıl bir oyun olduğunu hiç incelemeden Soğuk Bir Berlin Gecesi adlı oyuna gittim. Benim bir huyum var, oyunun içine fazla giriyorum. Aşığım ya tiyatroya, kaptırıyorum kendimi. Oyun Barış Eren 'e ait. Yazmış ve yönetmiş. Oyunculardan birisi Olcay Kavuzlu idi, yani oyundaki adı ile Tarık. Oyunun konusu kısaca şöyle.
  Devlet Tiyatroları yorumu  :
''Bir yanda; Avrupa’nın ortasında uygar bir kentte, uygar insanlar arasında dili, dini ve kültürü farklı olduğu için yabancı konumuna düşen daha doğrusu düşürülen, dışlanan, ötekileştirilen Tarık’ın bu insanlara sorduğu soru.
Neyi seversiniz siz? Arabalarınızı seversiniz, köpeklerinizi seversiniz, ha birde biralarınızı yudumlamayı seversiniz.
Diğer yanda; yine aynı Tarık’ın kendisini tutkulu bir aşkla seven, çevre baskısına karşı onu kanatları altına alan Katrine, zaman zaman ilkellik boyutuna varabilecek zaafları yüzünden pis kokan bir aşk yaşatan olaylar örgüsü… ''

Oyun başladı iyi hoş, Olcay kavuzlu'yu  da Fulya Koçak'ı da ilk kez izliyorum. Onlara odaklandım ilkin.
Nasıl oynuyorlar diye. Muhteşem oynuyorlar. Hatta oynamıyorlar, yaşıyorlar ve yaşatıyorlar. Sonra sonra oyun ilerledikçe ben bi gerilmeye başladım yavaştan. İkinci perde de koltukta dimdik oturmaya başladım. Nefesim daralmaya başladı sonra sonra. Katrine' i öldürdüğünde , Tarık'ın ölümün kokusunu yok etmek için sahneye sıktığı o iğrenç oda spreyi kokusu burnumdan beynime doldu. Üstelikte en ön sıradayım. Üstüme bile sindi o koku.   Oyun bittiğinde alkışlayacak halim kalmamıştı. Eve geldiğimde sarsıntıdaydım. Ertesi gün, tüm günü burnumda ölümün o tiksindirici kokusu ile  yatarak geçirdim. Şaka değil o derece etkilendim. Hassasım napim. Neden mi bu kadar çok etkilendim. Konu çok güzel işlenmiş. Yabancılığın yabanlığı Tarık tarafından mükemmel oynandı. Aşk pis mi kokar ? Kokarmış. Kokuttular vallahi.Tarık'ın saplantıları kokuttu aşkı. İşte öyle ki oyunda bir anda ben Katrine oldum. Olcay Kavuzlu ile karşılıklı oynadık sanki. Hatta oynamadık yaşadık. Bu derece gerçekçi oynanır mı , oynanırmış. Helal olsun. 
Ve perde kapandığında hayatımda bir çizik oluşmuştu işte.

Sonra , kendimi tuhaf bulmaya başladım. Bu kadar etkilenilir mi diye. Oyunu izleyen başka kişilerin fikirlerini araştırdım. Bir ben değildim. Bana paralel duygular ve fikirler vardı .  İçim rahatladı :)
Olcay Kavuzlu ve Fulya Koçak  bu oyunla; Sanat Kurumu Tiyatro ödüllerinde , en iyi oyuncu ödülünü aldılar. Haklarıydı gerçekten. Müthiştiler çünkü. Abartmıyorum.
Şimdi bana Olcay Kavuzlu dendiğinde, ben de iz bırakan mükemmel bir oyuncu diyorum. Oynamıyor yaşatıyor.  Soğuk bir Berlin gecesi içinse , bir kez daha asla izlemem diyorum. !!! Bir kez yeter bana :)  Bazı seyirciler oyunun +18 olması gerektiğinden söz etmiş. Aynen katılıyorum. Bazı seyirciler çocukları ile gitme gafletinde  bulunmuş ne yazık ki, ve eve döndüklerinden beri  kızları onlarla birlikte yatıyormuş. Ve eminim ki aşkın o kötü kokusu , o çocuğun burnundan asla gitmeyecektir. Aşktan kaçacaktır. Aslında oyunda genel konu bir Türk erkeğinin , Berlinde yaşadığı yabancılık, dışlanma ve ötekileşme gibi görünse de, yaşanan pis kokulu aşk her şeyin önüne geçiyor ikinci perde de . Ve akılda kalan tek şey Tarık'ın kokuttuğu aşk oluyor. Tabii oyunun bu kadar ağır algılanma sebeplerinden birisi de bana göre Olcay Kavuzlu'nun oyunculuk gücü. Tüm izleyenleri oyunun içine çekip yaşatması. Geçen yıl devlet tiyatroları oyunları biraz ağırdı gerçekten. O yüzden çocuklarla , gençlerle tiyatroya gideceksek ,oyun seçerken dikkat etmek lazım. Ben de bu yıl daha seçici olacağım sanırım ..

                      

Pazar, Ekim 02, 2011

Çılgın

Ahşap aksesuarlar

Çevre dostu ürünler. Ahşabın dayanıklılığı. Yıllar geçtikçe daha da güzelleşir ahşap. Benimde annemin çeyizinden kalan bir komodinim var, ceviz ağacından. Benimle yaşayıp gidecek. Bu konsolun ise 11 tane çekmecesi var. Kullanılmış havası verilmek için eskitme uygulanmış. Ladin ağacından yapılmış. Tokalar, takılar ve kağıt evraklar için .
Bu saklama kutuları huş ağacından. İçini tıka basa doldurmaya müsait. Ortalıkta ne varsa saklamak için ideal ve şık bir tasarım.

Lotus çiçeğinden esinlenilerek yapılan bu aynaya katlarla derinlik verilmiş. 


















Banyoda kullanabileceğiniz güzel bir ahşap raf. Tik ağacından yapılmış.Geçmiş zamanlara yolculuğa çıkarıyor insanı.















Banyonuz için bambudan yapılmış kutular.








Tüm bunlar nerede , işte BURADA. Alışveriş de yapabiliyorsunuz.









Kaynak : styleathome

Pazar şarkısı

Gece ve müzik

Cumartesi, Ekim 01, 2011

Karalamalar


Senle bitse tüm yolculuklar
Sana getirse tüm denizler beni
Sen beklesen her iskelede  
İçimdeki tüm ışıltıları sana taşısam..


Füsun T. 01. 10. 2011 ,Ankara

.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...