Günaydın hepimize, ben de dahil. Güzel bir kelime değil mi ? Aydınlık var içinde. Aydın olsun günümüz inşallah. Benimki bol detarjanlı bir gün olacak gerçi. Bir kaç kez söz ettim , fark etmişsinizdir belki. Gazete ve tv'den uzun süredir uzak duruyorum. Tabii katı bir uzaklaşma değil bu. Evde açık olduğu için tv'ye gözüm ve kulağım takılıyor. Gazeteye ise okumayı sevmem dolayısı ile nadirde olsa şöyle bir göz atıyorum. Bu sabah gazeteyi kapıdan ben alınca, açıp baktım . Serdar Turgut'un köşe yazısı dikkatimi çekti.
O kadar uzundu ki, tam sayfa. Okumaya başladım bu kadar uzun ne söylemiş diye. Okudukça satırın başındaymışım gibi geldi, okudukça aynı his. Bir başka gazeteciyi eleştirmiş. Tamam eleştirmiş de onun özel hayatını, karekterini eleştirmiş. Daha doğrusu yermiş. Kısacası bizim kadın dedikodularından farkı yok anlattıklarının. Şaşırmış bir vaziyette epeyce okudum, tabii sonunu getiremedim yazının. Şimdi sormak istiyorum hepinize, gazetecilik kavramı mı değişti, köşe yazıları magazin kısmımı oldu gazetelerin, nedir durum. Hani ben uzağım ya gazetelerden, kaçırdığım bişey var sanırım bununla ilgili. Beni bilgilendirin
lütfen ki, '' bu nedir yaaa '' diye düşünüp, hatta hafiften yurdum insanı olarak üzülmekten uzaklaşayım. Sonrasında bir çok cinayet haberi ile devam eden gazetemi bir kenara bıraktım ve sizlerle bunu paylaşmak için bloguma döndüm.
Şimdi ise biraz kendimi halsiz, mutsuz, keyifsiz , hatta hasta gibi hissetmeme rağmen; her kadının hayatının bazen çok zevksiz , bazen çok zevkli dakikaları olan ocak başına bir olumlama sözcüğü ile dönüyorum.
Yaşamın bana sunabileceği tüm refah ve mutluluğu kabul etmeye hazırım ve kabul ediyorum.
İyi gazetecilerin yavaş yavaş nesli tükeniyor. Dedikodu prim yapıyor artık.
YanıtlaSilBu dedikodu işini en iyi kadınlar yapar derlerdi. Demek erkeklerde iyi yapıyormuş..:)
YanıtlaSil