kaynak |
Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç Taylor makalesinde oyuncakları ve çizgi filmleri anlatıyor. Bakın çocuklar için hazırlanmış çizgi filmlerde çocukları ne gibi tehlikeler bekliyor.
ÇOCUK OYUNCAKLARI VE
SALDIRGAN ÖGELER İÇEREN ÇİZGİFİLMLER
Klinik Psikolog Çiğdem Çalkılıç Taylor
Günümüzün pazarlama teknikleri 'en kolay etki altında kalan' kitleye yani çocuklara yönelmiştir. Böylelikle çizgi film, bilgisayar veya game-boy oyunları, oyuncak ve tekstil endüstrisi kolkola ortak bir plan çerçevesinde satışlarına devam etmektedir. Ailelerde bu durumdan kaçınılmaz olarak etkilenmekte ve çaresizlik yaşamaktadırlar. Filanca çizgi film kahramanının oyuncakları ve oyuncak aksesuarları (silahları, gemileri vs.) kalem kutusu çanta ve tişörtleri ve daha nice tüketim malzemeleri satışa çıkmaktadır. Bir sene içinde bazen 3-4 kahraman benzer pazarlama teknikleriyle piyasaya sunulmaktadır. Burada anne ve babalar ortak şekilde hareket etmeli ve çocuklarıyla birlikte maruz kaldıkları bu çarkın dışına çıkmaya çalışmalıdırlar. Bu pazarlama yöntemleri en çok TV reklamları yoluyla etkilemektedirler. Dolayısıyla TV nin gün boyunca açık kalması çok yanlış bir tutumdur. Anne ve baba okulöncesi çağdaki çocuğuna TV yi seçerek ve kısıtlı zamanlarda izletmelidir (haftada azami 4-5 saat). Okulçağı ve sonrasında da günde azami 2 saatle sınırlanmalıdır. Aynı şekilde game-boy ve bilgisayar oyunları da okul öncesinde çok kısıtlı kullandırılmalıdır. Okul öncesinde bunlara uzun süreyle maruz kalmış çocuklar tam da bu pazarlama tekniklerinin hedeflediği tatminsiz ve talepkar, sürekli tüketen çocuklar haline dönüşmektedirler. Böyle olması kaçınılmazdır!
Saldıganlık gösterileri ve korku öğelerini içeren programlar çocukları olumsuz yönde etkilemektedir. Okul öncesi dönemde zihinsel gelişim, temelde somuttur yani çocuk gördüğünün gerçek ve doğru olduğuna inanır. Ayrıca muhakemesi henüz tam olgunlaşmadığından davranışlar ve bunların etkileri arasındaki bağlantıları tam olarak kuramaz.Taklit etme yöntemini öğrenme adına kullandığından gördüklerini uygulamayı istemesi de kaçınılmazdır.Bu dönemin psikolojik olgunlaşma özelliği henüz kendini merkez gören (benmerkezci) bir yapıda olduğundan, çocuk kendini "çok güçlü, herkesi yönlendiren" kahramanlarla kolayca özdeşleştirmektedir. Dolayısıyla çizgi filimlerde o kahramanların ne yaptıkları önemlidir. Yapılan araştırmalar,TV de şiddet içeren programları izleme sıklığı ile çocukların saldırgan davranmaları ve kendilerine saldırgan davranılmasını kabullenmeleri arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
Çoğunlukla Japon veya Amerikan yapımı çizgifilimlerde veya çocuk filimlerinde yüksek dozda "örtülü" şiddet sergilenmektedir. Bu filmlerde saldırganlık "temiz, haklı, ödüllendirilmiş ve komik" olarak gösterilmektedir. Çizgi filmlerde savaşlar kansız ve temizdir. Saldırgan eğer "iyi kahraman" ise zaten o haklıdır! Bu kahraman çok şiddetli bir saldırı ile karşılaşsa da hiçbirşey olmamışçasına hemen toparlanır. "İyilik " için de "kötülük" için de saldırgan tutum sergilendiği için çocuğun değer yargılarını oluştururken bunu anlamlandırmakta güçlük çekmesi doğaldır. Ayrıca şiddet içeren davranış, kahramanı "kahraman" yapan özelliktir yani ödüllendirilmiş bir tutumdur. Çizgifilm diliyle herşey aslında "komiktir"de! Kimse zarar görmez sonuçta herkes eğlenir.
Çocuk filimlerindeki veya çocukların pek sevdiği "yetişkin" filimlerindeki gerek saldırganlık gerekse sosyal olarak kabul görmeyen başka davranışlar ( küfür, yalan v.s) özellikle yuva ve ilkokul 1. 2. sınıf çocukları için kritiktir.Bu yaşta çocukların muhakeme becerileri olayın bütününü kavramalarına yetmediğinden, hikayenin içindeki sebep-sonuç ilişkisini gözden kaçırıp sadece en belirgin (şiddet,korku vb) unsurları akıllarında tutarlar. Bu onların bilinçli seçimlerine dayanan bir süreç değildir. Bu tür etkilenmeler içinde olan çocuğun etrafındaki kişilere benzer tavırlarla davranması kolaylaşır. Ayrıca kendine ve başkalarına dönük saldırganlığa bir çeşit duyarsızlaşma duruımu artar. Yapılan araştırmalar, bu duyarsızlaşmanın sadece psikolojik değil, fizyolojik olarak da gerçekleştiğini göstermektedir.
Çocukların öğrenmelerinde gözlemin rolu çok büyüktür. TV de izlenen programlarda sergilenen davranış ve tutumların aile içinde ne ölçüde onaylandığı ve pekiştirildiği de önemlidir. Anne ve babaların çocukların izledikleri özellikle saldırganlık ve şiddeti değerlendirmede olumlu rol oynayabileceklerini bilmeleri gerekir.Çocukların TV izlerken anne babalarının yanlarında olması ve aralarında konuşup değer yargılarını paylaşmalarında fayda vardır.Yapılan araştırmalar, ailelerin özellikle saldırganlığına karşı olumsuz tepkilerini çocukları ile seyrettikleri filimlerde paylaşmaları sonucunda çocukların bakış açılarını değiştirebildiklerini göstermektedir. Anne baba tarafından gerçek yaşama dair bilgiler, örneğin saldırganlığın filimlerdeki gibi "kolay" olmadığını,acı,üzüntü ve geri dönülmez sonuçlar yaratabileceği çocuğa anlatılmalıdır. Gerekirse örnekler verilerek pekiştirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İki Kum Tanesi , zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkür eder.