Havadan galiba bendeki bu isteksizlik hali. Canım hiç bir şey yapmak istemiyor. Oysa yapmam gereken bir sürü iş var. Okumayı bekleyen bir sürü kitap, izlenmeyi bekleyen bir sürü dvd var, onlara da el sürmüyorum. Bir uyku isteği, bir keyifsizlik. Havadan dedim ya, insan vücudunun yeni ısı değerlerine alışması için 2- 4 hafta gerekiyormuş. Ani ısı değişikliklerinde ise adaptasyon daha da güçleşiyormuş ve bu durum vücudu strese sokuyormuş , savunma sistemi bu strese dayanamıyor ve zayıflıyormuş. Dengem şaşıyor benimde vallahi, vücudum ayrı ben ayrı strese giriyoruz. Bir gün günlük güneşlik, bir gün kar yağmur. Her bir durum 2-4 hafta gerektirirse bu durumda yaza kadar böyle miskin gezeceğim.
Tüm bunlar olurken bir de üstüne üstlük, zayıflayan savunma sistemini boş bulan bir sürü mikrop harekete geçip bizi kuşatıyor ve gribal enfeksiyonlara sebep oluyormuş. Bak bak baaak, nasılda zayıf anımızı kolluyorlar. Hiç de adil bir saldırı değil.
 |
Fotoğraf : Füsun T. |
Hasta olmamak için bir sürü yapılması gereken listesi var. Benim listemde bir şey var ki , gücüne nedense çok inanıyorum. Bol soğanlı yumurta. Kışın sık tüketmeye çalışıyorum. Soğanın vücut direncimi artırdığı gibi bir inancım var. Bilimsel yönüne hiç bakmadım, tamamen kişisel bir tercih. İki kuru soğanı tereyağında rengi sararıncaya kadar çevirip, üzerine yumurtayı kırıyor ve yiyorum. Tadına bayıldığım şeylerin başında geliyor bu lezzet. Kuru soğanı sofradan eksik etmemek gerek bence. Bu benim kış formülüm ama siz hasta olmamak için genel önerilere uyabilirsiniz yinede.
Genel öneriler arasında biri var ki , buna da çok inanıyor ve uyguluyorum. Sık sık el sabunlamak ve elimi burnuma , gözüme, ağzıma sürmemeye dikkat etmek. Hayır, takıntılı değilim. Sadece şu sinir mikropla, bana bulaşmaması için mücadele ediyorum kışın.
Diğer öneriler şöyle sıralanıyor :
Odalarımızı iyi havalandırmak
Mevsime uygun giyinmek
Özel eşyaları ortak kullanmamak ( Kalem, silgi, kitap, bilgisayar vs.)
Beslenme ve uyku düzenine özen göstermek. (Yorgun vücudu da çok seviyor bu mikrop zira.)
Tüm bunların yanında başta da söyledim ya , bir isteksizlikk, bir keyifsizlikkk diye. Bir de sonbahar depresyonu denen bir şey var ki aman aman. Bu da güneş ışınlarının azalması ile ilgili imiş. O yüzden güneşi görür görmez hemen istifade etmek gerekmiş.
Depresif halden nasıl uzak kalınabildiğini ise şöyle özetliyor uzmanlar : Egzersiz yaparak, iyi ve sağlıklı bir şekilde beslenerek, düzenli uyuyarak, yakın çevrenize ve dostlarınıza vakit ayırarak, keyif alınan aktiviteleri planlayarak depresyondan uzak durmayı başarabilirsiniz .
Kadınlarda daha da sık görülüyormuş sonbahar depresyonu. " Zaten ne kadar fena şey var hepsi bizim başımızda. " dedim ve der demez aklıma da dün gelen bir mail geldi.
Hemen bir alıntı yapayım size, depresif halden de uzak kalırız belki bir tebessümle. Kim yazmış bilemiyorum, gelen mailde bir bilgi yoktu. Yazanın kalemine sağlık :)
''Kadın olmak masallarda bile zor .Ya yedi minicik adamla yaşarsın, ya kurbağa öpersin, ya en sevdiğin meyveden zehirlenirsin, ya kuleye kapatılırsın, ya elin adamı tırmansın diye saçlarını uzatırsın, ya geceyarısı külkedisine dönüşür, yırtık pırtık elbiselerle kalırsın... ve en kötüsü seni sadece ayak numarandan tanıyan bi salağa aşık olursun."
Sağlıklı bir kış diliyorum hepimize.